Markar ESAYAN
Kökü Batılılaşma tarihi kadar uzun, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı'nda derin travmalarla beslenen bir çatışmanın içinden geliyoruz. Denebilir ki çatışma yüzyılının çocuklarıyız hepimiz. Sürekli tehdit altında yaşadık. Can ve ruh kayıpları verdik ve veriyoruz. Tabii ki kimse bu durumdan memnun olamaz. Memnun olmayanlar bir şeyler yapma gerekliliği duygusunun içine düşüyor ve mücadeleye katılıyor. Ancak bu mücadelenin kendisi de o kadar zorlu ve ayartıcı ki, yıpranma, bir şeyler yapıldığı oranda artıyor.
Bu fasit daireden nasıl çıkılabilir? Çıkılabilir mi?
Tabii ki... Yoksa insanlık tarih boyunca defalarca geldiği o uçurumların kenarından aşağı düşer insan yapımı bir kıyametin kurbanı olurdu. Aklıselimle davranmak, eninde sonunda, kendisini çıldıran insanlığa dayatıyor. İkinci Dünya Savaşı'nı hatırlayın... 1944'te kıta Avrupa'sında yaşayan sıradan bir insan, tarihin sonunun geldiğini düşünebilirdi. Zweig ve çoğu gibi bu ümitsizlikle hayatına son da verebilirdi. Ama çok değil, birkaç yıl sonra Avrupa refah toplumuna geçecek, sosyal demokrasi -Tamam, Doğu'nun kaynakları ile- bir otuz yıl tahttan inmeyecekti. 1960'larda gençliğini yaşayan bir Avrupalı dostum, 'Hak etmediğimiz kadar aşkın bir refah toplumunun üyesi olma şansına sahip olduk' diyordu. Biraz kıskandığımı ve öfkelendiğimi itiraf etmeliyim. Çünkü bu sahte cennetler, dünyanın öteki taraflarında gerçek cehennemler yaratıyordu.
Refah ve adalet dünya geneline dağıtılmadığı müddetçe bu geçici durumun garantisi yok. 2008 ekonomik krizi bunun bir örneği. Doğu kalkındıkça Batı bunalıma düşüyor. Çünkü Batı'nın refahı, Doğu'nun sömürülmesine bağlı. 'Sorun' şu ki, artık Doğu sömürülmeye engel olabiliyor. Kalkınmasını Batı'dan daha bağımsız biçimde sürdürebiliyor ve yatırımları kendi ülkesine çekebiliyor. Amerikan Merkez Bankası bunu önlemek için borçlanma oranlarını aşağı çekmeye çalışıyor ama bu o kadar da kolay değil. Çünkü ABD dünyanın en borçlu ülkesi. Eş zamanlı olarak da kalkınan ülkeler garip olaylara sahne oluyor. Brezilya ve Türkiye aynı günlerde karışıyor. Ukrayna'da yapılan manipülasyon geri tepiyor ve Batı duvara tosluyor.
Sorun yeniden tanımlanmalı, denklem yeniden kurulmalı...
Gezi ve 17-25 Darbe girişimi küresel mücadeleden hiç de bağımsız değil. NSA Küba'da bir darbe için Twitter benzeri bir sosyal ağ kuruyor ama eline yüzüne bulaştırıyor. Türkiye Twitter'ı engelleyerek 'Zamanlar değişti, bana saygı duy' mesajı gönderiyor. Hem Gezi, hem 17-25 ve hem de şu Twitter olayında Batı 'Türkiye'yi anlamıyor.' ABD ve AB için Türkiye'yi anlamamak gibi bir durum söz konusu değil. WikiLeaks belgelerinden, ABD'nin Gülen cemaatini bizden yıllar önce çözdüğünü görüyorsunuz. Burada sorun, Batı'nın kendini merkez alan ekonomi paradigmasından vazgeçmemesi ve dünyayı paylaşmayı değil, yönetmeyi seçmesi. İşin kuramsal tarafında ise liberal demokrasilerin gelir ve hakların dağıtımında tık nefes kalması söz konusu.
Batı, kendi demokrasi değerlerini Türkiye, Mısır gibi ülkelerdeki çıkarları için araçsallaştırarak aslında kendi kendini güçsüzleştiriyor.
Türkiye için de son 12 yılın anlamı ülkenin 250 yıldır içinde debelendiği tarihsel kapanı kırmaya dönük hamlelerini ima ediyor. Tarihsel kapanın anlamı üretim gücünü yitirmek, ithalata ve dış borca mahkûm hale gelmek ve bağımsızlığını yitirmektir. Bağımsızlığını yitiren bir ülke kendi kararlarını veremez. Mesela Kürt sorununu çözmeye çalışır ama çözme iradesini gösteren liderler ya darbeye uğrar, ya da şüpheli bir ölüme kurban gider. Ülke sürekli aynı sorunların içinde debelenir ve toplumsal barışı 'yıpranır.'
Türkiye Erdoğan liderliğinde tarihsel kapanı kırmak üzere önemli bir momentum yakaladı. Erdoğan çizilen sınırları aştı ve kendisine ceza kesildi. Bu kritik hamleler, 20. Yüzyıl reel politiğinin altını oyma anlamını taşıyordu ve bu tesbit doğruydu. Ortadoğu halklarının Türkiye'yi dikkatle izlemeleri boşuna değil. Çünkü bu kapanın Türkiye gibi Müslüman (öteki) bir ülke tarafından kırılması, Batı'nın Doğu ile farklı bir ilişki kurmak zorunda kalmasına yol açacak. Bu yeni ilişki biçimi, Filistin sorununun çözümünden, Afrika'nın kara talihini yenmesine doğru bir hattı ortaya çıkaracak.
O nedenle, Türkiye'nin ve Erdoğan'ın sorumluluğu büyük... Türkiye'nin tarihsel kapanı kırması, Doğu'nun Batı'dan rövanş alması gibi dar bir zihniyetin içinde heba olmamalı. Batı'ya, hem başarılı olarak, hem de bu dünyanın daha eşit bir şekilde yaşanabilecek bir yer haline getirilmesinin şart olduğu anlatılarak gidilmeli. Çünkü orada da bu durumdan memnun olmayan, kendi devletlerini eleştiren ciddi bir duyarlılık var. Kaldı ki Batı'nın ürettiği değerler, artık bizim de değerlerimizdir ve mücadele adına bunları reddetmek kompleksi ima eder.
Bunu keşke içerideki Batıcılar da görebilse ve artık koloni valisi gibi davranmaya bir son verseler. Ancak içlerine düştükleri zihinsel ve ahlaki darlık, modern ötesini tahayyül edememeleri, demokratlığı keşfedememeleri buna engel.
Bu nedenle, formül, Kemalistlerin veya sömürgecilerin yaptığı hatalara düşmemek, demokratlığa sarılmak, ama mücadeleyi de keskin bir biçimde vermeye devam etmektir. Ortaya akıl koymak, bunu vicdanla birleştirmek ve çok çalışmak... Sadece Türkiye, sadece Müslümanlar için değil, tüm dünya mazlumları için sorumluluk duyabilmek.
Yıpranmadan mücadele vermenin formülü de halis niyet ve güdülerle hareket etmektir.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019