Markar ESAYAN
Kandil’in kapısını çeşitli istihbarat örgütlerinin, paralel yapının heyetlerinin aşındırdığını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Bu oyunlar son iki yüzyıldır sistemli bir şekilde böyle oynanıyor.
Bir elli yıl sonra işin aslını öğreniyorsunuz ama çoktan oldukça cazip ve güncel prodüksiyonlar kurulmuş oluyor. Haliyle oyunu kuran ve bilgi (medya/STK) tekeline sahip olan üst akıl avantajlı durumda oluyor. Günümüzde darbeler ve toplumsal/siyasi mühendislikler daha çok açık istihbarat üzerinden örgütleniyor. Yani bunları demokratik hakların kullanılması veya meşru halk hareketlerinden ayırmak son derece zor.
Türkiye’nin en büyük avantajı, toplumsal bilincin son iki yüzyılın acılı tecrübelerinden ötürü olgunlaşmış olması. Aslında kuvvetli liderlik ve toplumsal bilinç ile Türkiye hiç de kendisinden beklenmeyen menzillere ulaştı. 7 Şubat MİT darbesi bu noktada bir milat oldu. Bizim asıl demokrasi/vesayet mücadelemiz aslında bu tarihten sonra başladı. Belli ki, bu noktada esas olan AK Parti veya Erdoğan değil, paralel yapıymış. Hepimizi heyecana gark eden darbe davası süreçleri, tehlikenin kamuoyu yaratmak için abartılması ve iklimin 2006/2007 suikastları ile yaratılmış olması yüksek bir ihtimal. Ancak paralel yapı ile devletin yeni tür bir vesayete alındığı kesin.
7 Şubat’ın miladi değeri, üst aklın “Paralel yapı hancı, AK Parti/Erdoğan yolcu” denklemindeki sapmanın başladığı tarih olması nedeniyle... Erdoğan, bu süreci o kadar iyi yönetti ki, kontrolden çıktığı anlaşıldığında panik başladı ve yanlış bir zamanlama ile 17/25 darbesi ile “düzeltme” yapılmak istendi.
Ancak, geç kalınmış ya da erken davranılmıştı. Erdoğan kendisini gizlemiş, güçlenmeyi beklemiş, orduyu ve Çözüm Süreci üzerinden İmralı’yı yanına almıştı.
Bu ülkede egemenlik mücadelesini kazanmak için 4+1=HE denklemini çözme mecburiyeti var. Yoksa ağzınızla kuş tutsanız, Menderes veya Özal gibi trajik bir demokrasi hikâyesi olarak kalırsınız.
(4), dört iktidar bloku, (1) ise ekonomidir. HE ise Halk Egemenliği…
Muhafazakârlar (1), Ulusalcılar(2), asker (3) ve PKK(4)… Bunlar dört önemli/ana iktidar kolonudur…
Bunlara olmazsa olmaz ekonomik bağımsızlık ve istikrarı eklemelisiniz. Şu kadarını söyleyelim, daha kısa bir zaman öncesine kadar, Türkiye’de dört-beş milyar doları sistemden çekerek darbe yapmak mümkündü. Artık değil.
Erdoğan üç kolonu yanına çekerken, ekonomiyi de iyileştirdi. Denklemi (1+3)*HE>1 şekline getirdi. Yeni Türkiye’nin temel formülü budur.
Haliyle vesayetin kavgası bu beş unsuru etkilemek, geri almak veya çökertmek üzerinden veriliyor. 6-8 Ekim ayaklanması bu nedenle örgütlendi. Kobani konusunda Türkiye yavaş/eksik davranmış olabilir ama Kobani’nin düşmemesi Türkiye sayesinde olmuştur. Bunu Kandil de, PYD de pekâlâ biliyor. O nedenle de şimdi “AK Parti’ye karşı savaşın size özgürlük verelim” diyorlar. Kandil’den gelen ve HDP’nin bir kısmına yansıyan gel-gitlerin nedeni bu. “Neden daha fazlasını almayalım” tereddüdü var.
Oysa bu bir yalan. Kürtlerin aklını küçümseyen bir kolonyal bakış. Beyaz adamın incik boncuk karşılığında altınlarını çaldıkları yerlilere reva gördükleri bir zelil tuzak. “Türkiye’nin Kürtleri” olarak kurucu öğe olmalarından başka Kürtler için gerçekçi/kazançlı başka bir yol yok. Hatta Rojava ve Güney Kürdistan’ın geleceği de Türkiye ile birlikte hareket etmekten geçiyor. Çünkü Çözüm Süreci’nde zuhur eden anlayış, Kürtlere araçsal değil, kalıcı, saygın kurucu bir özne olarak yaklaşıyor.
Bu manada, Selahattin Demirtaş’ın HDP’yi çekmeye çalıştığı zemin, sadece bir oy toplama stratejisi olarak okunamaz. HE= 4+1 denkleminde PKK’ya dönük bu alaka, eş zamanlı olarak devreye sokulan ekonomiye dönük operasyon, vesayetin denklemi kendi lehine değiştirme girişimidir. Bu darbe hesabından Kürtlere hiçbir kazanç çıkmaz. Demirtaş’ın Çözüm Süreci merkezli propaganda ile yüzde 85’den oy alma potansiyeli varken, yüzde 15’e, hatta yüzde 5’e oynaması da barajı geçmek adına siyaseten rasyonel değildir.
Yani Çözüm Süreci’nin kaderi, Kandil’in bu konuda bir karar vermesi ve çekilmeye başlayarak bunu ispat etmesinde yatmaktadır. İzleme Komitesi veya herhangi başka bir konu üzerinden yaşanacak sıkıntı, bu kararsızlığın bir kanıtı olarak ipe un sermeyi ima eder.
Üç Nevruz mesajında aslında Öcalan da bunu anlatıyor. Ben Kandil’deki aklı da küçümsemiyor, bu gerçeği benimseyecek derinliğe sahip olduklarını düşünüyorum.
Demirtaş ise sadece bir semptomdur. Ama kararın ne yönde verildiğini anlamak için iyi bir turnusol kâğıdı olma işlevine sahiptir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019