Markar ESAYAN
Bugün Cengiz Çandar’ın “Buzluktaki Çözüm Süreci” başlıklı yazısını yapısöküme tabi tutalım. Çünkü bir Cengiz Çandar yazısı çoğu zaman Cengiz Çandar’dan fazla bir şeydir.
Çandar Stratim toplantısında bulunduğunu ve Obama’nın düşünce kuruluşu olan Center for American Progress’in Türkiye sorumlusu Michael Werz konuşurken sırası gelmediği halde adama nasıl patladığını anlatıyordu. Çünkü Werz “AKP barışı seviyor ama süreçten hoşlanmıyor” tezine fena halde içerlemişti. Bunca emekten sonra Obama’nın adamının hala AK Parti’nin barışı istediğini söylemesi müthiş moral bozmuş olmalıydı.
“Hayır!” diye atılmıştı öne, “Washington’da yanlış bir kanaate varılmış. AKP, ‘barışı seviyor, süreci sevmiyor’ diye bir şey yok. AKP, ‘barış süreci’ni seviyor ama telaffuz etmesini seviyor!”
Yani AK Parti barışı sevmiyor.
Sonra Çandar’ı Çözüm Süreci'nin nasıl başladığını anlatırken görüyoruz. Evet, bu süreç Erdoğan gibi güçlü bir liderin sayesinde başlamış, öteki tarafta da Öcalan’ın PKK üzerindeki gücü kilit rol oynamıştı. Ancak heyhat, bu süreç üzerinde anlaşılmış bir takvim üzerinden ilerleyememişti.
Neden acaba?
Son iki yıldır yoğunlaşan ama toplamda 160’ı bulan reform yasaları yapılmamış, 3 Ocak 2013’ten beri yüzyıla yetecek darbe girişiminden geçilmemiş, 6-8 Ekim’de Demirtaş ve KCK’nın çağrısı ile 52 yurttaş canından olmamıştı. Kandil 8 Mayıs 2013’te söz verdiği çekilmeden vazgeçmemiş, Güneydoğu’da infazlar yapmamış, de facto bir PKK olağanüstü hali uygulamamıştı. Tek suçlu barışı aslında istemeyen hükümetti.
Lakin, Çandar, İzleme Komitesi konusunda hem Erdoğan’ın, hem de Demirtaş’ın açıklamalarını doğru buluyordu. Kadri Gürsel’den alıntıyla (düşünün seviye artık Kadri Gürsel) akil insanlar zaten yandaştı. Buna bağlı olarak (adını telaffuz etmiyor ama) dünyadaki benzer örneklerde olduğu türden ABD veya Britanya’nın olmadığı bir yerli İzleme Komitesi ne işe yarardı ki! Bu manada Demirtaş’ın “İzleme Komitesi kırmızı çizgimiz değil” açıklaması fevkaladenin de fevkindeydi.
“Aman ha” diyordu Çandar Demirtaş’lı HDP’ye, “Son iki buçuk yıllık taktik değişmiştir.” 7 Haziran’a kadar Demirtaşlı HDP savaş durumundan barış durumuna geçmelidir. Öyle ki, Türklerden alınacak oylar berhava olmasın, HDP barajı geçip Erdoğan’ın başkanlığını önleyebilsin.
İmralı zabıtlarının niye HDP tarafından sızdırıldığını hatırlayalım. Çünkü Öcalan o zabıtlarda başkanlık sistemine destek verebileceklerini söylüyordu. Çünkü o da sistem değişikliği olmadan vesayetin bitmeyeceğinin farkındaydı.
Öcalan bir de Demirtaş’a “Seni liderliğe hazırlıyorlar, ama ben önlemlerimi aldım” demişti.
Sahi, ABD’sinden Britanya’sına, İsrail’inden Almanya’sına, Guardian’dan Hürriyet'ine neden bir ülkenin bir iç meselesi bu kadar konu olur ki!
Cevabı Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu versin: “Türkiye’deki sistem parlamenter sistem değil, maalesef vesayet altında ‘parlamenterimsi’ görünen bir sistemdir…”
Yeni de değil, 1838 Osmanlı-Britanya Ticaret Anlaşması teslimiyetinden sonra gelen Tanzimat’tan beri, devlet sistemi Batı vesayetine uygun şekilde format üzerine format yemiştir. Seçkinler ve bürokrasi de bunun bekçileridir. Son formatı dini görünümlü bir cemaat üzerinden yapmaya çalıştılar ama milli bir kayaya, Erdoğan’a çarptı. Son operasyonlarda, Gezi, 17/25 ve 6-8 Ekim’de cemaat, merkez medya ve sözde aydınların ittifakı hiçbir fikir vermiyor mu size?
Zaten Çandar da Demirtaş’ın işlevinin neden değerli olduğunu “Erdoğan’ın başkanlığına karşı olduğunu açıklamakla” açıklıyordu. Burada Çözüm Süreci’nin işlevinin Türkiye’yi kurumsal vesayetten kurtaracak bir kaldıraç olmaktan, vesayeti tahkim edecek bir şekle dönüşmesi gerekiyor ki, Demirtaş bu noktada Öcalan’ın yerine bir bağlantı kayışı olarak Beyaz Türklere, cemaate vd. bağlanıyor.
Sistem sorununu Erdoğan’ın bir hobisi ve kibri olarak açıklamak, kamuoyunun kafasını karıştırmak için üretilen bir söylem mühendisliği. Türkiye’nin özgürleşme sürecinin ancak Erdoğan’ın üzerinde birikmiş güç yoğunluğunun vesayete kapalı bir sisteme aktarılması ile geri alınamayacak bir noktaya geleceğini, yoksa Erdoğan’ın üzerindeki milli iradenin bir şekilde parçalanması ile karşı devrimin CHP-MHP hükümeti veya CHP’nin el sıkıştığı sömürge valileri ile birkaç ayda tamamlanacağını biliyorlar.
Demirtaş ya bu tehlikeli işbirliğinde müttefiklerinin gücünü küçümseyerek kullanabileceğini düşünüyor, ya da Kürt kemalizmi üzerinden zaten organik bir zihniyet uyumu var.
Unutmayınız ki, Demirtaş başkanlığı karşısına almasaydı, aynı ittifak şu an HDP’nin barajı geçmemesi için uğraşıyor olacak, sokakları karıştırmak için her türlü dalavereye başvuracaklardı.
Ki bunların hepsine birden Öcalan “darbe mekaniği” diyor.
Erdoğan ise ihanet…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019