Markar ESAYAN
Gezi krizinde ortaya konan tehlikeli bir söylem vardı. Buna göre “sandık her şey demek değildi.” Kastedilen cümlenin amacı dört bir yılda yapılan seçimlerin arasındaki zamanda, sistemin yarattığı temsil/etki boşluğunu vatandaşlar lehine gidermek değildi. Söylem, çok da gizleme gereği duymadan sokakların karışması ile ülkeyi yönetilemez hale getirme veya ordunun yönetime Sisi gibi el koymasının meşruiyetini yaratma amaçlıydı.
CHP'nin siyaset yoluyla iktidara gelme ümidini vermiyor olmasına, medyanın Beyaz Türk sosyolojisini ümitsizliğe/öfkeye mahkûm eden algı operasyonları eşlik etmişti. Son 11 yılın demokratikleşme hamleleri ve ekonomik kalkınma adil biçimde tüm toplumu güçlendirirken, laikçi mahallelerde tam tersi bir algı oluşturulmuştu. Dolayısıyla Gezi'de yapılması gereken sadece sokakların hareketlendirilmesi olacaktı. “Diktatörden kurtulmak” için gerekli altyapı medya operasyonu sayesinde hazır edilmişti.
Toplumun sıhhatini düşünen bir akıl asla böyle bir yola yeltenmezdi. Bu durum bizzat siyasetin reddedilmesi, ülkenin yaşadığı demokratik dönüşümü yok saymak, halk iradesine karşı kaos veya gerçek diktatörlüğü doğuracak bir kapıyı aralamak anlamına geliyordu.
O dönem Berat Özipek Eleştirel Teori'nin kurucularından Max Horkheimer'ın 1960 sokak hareketlerine destek vermemesine dair eleştirilere dönük şu sözlerini gündeme getirmişti:
“Bütün kusurlarına karşın, sarsak bir demokrasi bile bugün bir devrimin kaçınılmaz sonucu olacak bir diktatörlükten iyidir — bunu açıkça söylemek, doğruluk adına zorunlu görünüyor bana... Sınırlı özgürlüğü gittikçe artan tehditlere karşı savunmak, korumak ve mümkün olduğu yerlerde de genişletmek, … umutsuz eylemlerle onu tehlikeye atmaktan çok daha acil bir görevdir.”
Gezi'nin darbe bölümü muvaffak olamayınca 17/25 Aralık paralel operasyonu devreye girdi. Yaşananları biliyorsunuz. Büyük bir mücadele verildi. Tezkereci bir askerin şafak sayması gibi milyonlarca vatandaş seçimlere varmayı bekledi. 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde tavrını koydu. Ancak algı operasyonları son bulmadı, hatta küreselleşti ve arsızlaştı.
Ve nihayetinde AK Parti'nin “IŞİD”le eşitlenmesi” operasyonuna ağırlık verilerek 6-8 Ekim'de ayaklanma provası yapıldı. Halk bu ayaklanmaya prim vermedi ama Gezi'de olduğu gibi burada da masum vatandaşlarımız katledildi. Ancak her şey rağmen, 7 Haziran seçimlerine ulaşabildik.
7 Haziran'da bir seçim yapabilmiş olmak, Türkiye toplumlarının ve AK Parti'nin en büyük başarısıdır. Siyasal sistemi işlemez hale getirmek için her türlü çılgınlığı göze alan güçlü bir ittifaka karşı bu noktaya varabilmek tüm Türkiye halklarının olgunluğunun bir eseridir. Dolayısıyla seçim sonuçlarının, kiminin hoşuna gitmesi, kimini de mutsuz etmesinden bağımsız olarak hepimizi güvenceye alan demokratik etkisi muazzamdır. Ben burada hangi partiden olursa olsun, sandığa yüzde 85 katılımla koşan tüm vatandaşlarımızı tebrik ediyorum. Onların ortaya çıkardığı sonucun başımızın üzerinde yeri vardır.
Seçim sürecinde yaşanan algı operasyonlarını değerlendirmek ayrı, seçim sonuçlarını değerlendirmek tamamen ayrı şeylerdir. İki analizi örtüştürmek, “Sandık her şey değildir” demenin farklı bir yoludur ve çok yanlıştır. İlkelerimizde tutarlı olmanın gereği sandık sonuçlarını her durumda el üstünde tutmak olmalıdır.
Dün de ifade ettiğim gibi, sonuçlar çözüm yerinin sadece Meclis olduğu mesajını güçlü bir biçimde vermektedir. Sonuçlar böyle öngörülmemiş veya asıl niyet farklı olmalı ki, PKK Diyarbakır'da kan dökmeye devam etmiş, bir Hizbullah/PKK çatışmasının fitili 6-8 Ekim'de olduğu gibi yakılmaya çalışılmıştır.
Şimdi HDP'nin de seçimlere girerken Batı'da ifade ettiği söylemin sınanacağı vakittir. Güven, umut, barış, eşitlik ve kardeşlik vaat ederek yüzde 13 oyu geçen HDP, elde ettiği siyasal gücü barış ve PKK'nın silah bırakması için mi kullanacak, yoksa bu siyasi gücü arkasına alan PKK Güneydoğu'yu kantonlaştıracak mıdır? PKK, eğer amaç söylendiği gibi demokrasiye ulaşmak ise, arkasında olduğu HDP'nin bir zafer elde etmesinden sonra neden infazlara başlar ki?
Bu soruları en çok da HDP'ye oy veren altı milyon seçmenin sorma hakkı vardır. Altı milyon seçmen herhalde PKK Güneydoğu'da dindarları ve kendilerinden olmayanları sindirsin diye oylarını HDP'ye vermedi.
Ben “Böyle bir HDP'nin” barajı geçmesinin beklediğimiz hayırlı sonuçları doğurmayacağını iddia etmiştim. Örgüte mesafe koyamayan, şiddeti mahkûm etmeyen, retorikten öteye gitmeyen, Batı'da demokrasi pazarlayıp, Doğu'da örgütün baskısını, tehdidini kullanan, medya desteğiyle ikili bir kanalda ilerleyen bir yapının güven vermediği açıktı.
Ama bu tesbitlerimde sonuna kadar yanılmak ve HDP'den özür dilemek istiyorum. Kinaye, ironi yapmıyorum. Tüm yüreğimle diliyorum ki, benim öngörüm yanlış çıksın, HDP barış vaatlerini tutsun, PKK'ya “Artık yeter, şiddeti bırak, silahlarını al ve çekil, gerisini bana bırak artık” desin. İnfazları güçlü bir şekilde hep birlikte kınayalım, şiddeti mahkûm edelim, oksijensiz bırakalım.
HDP Güneydoğu'nun kantonlaştırılmasının, dindar Kürtlerin sindirilmesinin Meclis'teki meşrulaştırıcısı olmamalı. En azından elinden geleni samimiyetle yapmalı. Sonuna kadar yanlarında olacağımızdan da emin olmalı.
Bu konu, tüm partilerin ve tüm vatandaşların sorumluluğundadır. Yaşananlar dünde kaldı. Ortak sorumluluğumuz ülkemizin ve vatandaşlarımızın tümünün can güvenliğini, birliğini, refahını, özgürlüğünü korumak ve geliştirmektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019