Markar ESAYAN
Yazının asıl başlığı “Muhalefet ve medyanın sorumluluğu” idi. Ama böyle bir başlık atmak bana çok naifçe geldi, değiştirdim. Çünkü sorumluluk sözcüğü ile bizim oligarşi medyası ve muhalefeti yanyana getirmek oksimoron üretmek gibi.
Hürriyet veya Doğan medyası uygun şartlarda her zaman Ahmet Kaya'lara “Vay şerefsiz” manşetleri atmaya, Savcı Kiraz'ın şakağına dayanmış terörist namlusundan poster çıkarmaya hazır olacaktır mesela. Şartlar değişmedikçe yeni yeni Ahmet Hakanlar, Ertuğrul Özkökler, başka paralel ihanet örgütleri yaratılır. Bu bir para ve organizasyon meselesidir. O organizasyonun arkasından yumruk sallayan asıl iktidar merkezlerini çökertmeden, paçozluk her zaman prim yapar. Aklar itinayla kara, karalar da ak gösterilir.
Zaten bunu yapmayacak adama da Hürriyet'i satmazlar. Şahıslar birer teferruattır. Tabii ki bu onların mesuliyetini yok etmez, vebalı gibi dolaşır ve işlevleri bitince buharlaşırlar.
Elinde Star ve Yeni Şafak gazetelerini sallayıp hedef gösteren, Doğan medyada bağlama görünümlü keleş çalan modeller yaratmak da her zaman en kolay iş olmuştur. MLKP'nin parti görünümlü ESP'sinin liderini HDP'ye monte eder, beyaz Türk sosyalistlerini Truva atı gibi Kürt siyasi hareketine puntolar, Çözüm Süreci'ni infilak ettirirsiniz. O da verilen görevi “laikiyle” yapar ve mesela nefret ettikleri millet iradesinin temsilcilerine Suruç saldırısını yaftalar, sokak çağrıları yapar vs... Bunlar çocuk oyuncağı işlerdir.
Son 13 ama, özellikle son üç yıldır yaşadıklarımız bizleri hayrete düşürdü. Düne kadar sözlerini düstur bellediğimiz, birlikte çalıştığımız, 28 Şubat'ta dik durdu diye hayran olup irademizi sorgusuz teslim ettiğimiz Aydın aşireti mensuplarının çıldırmasına, alnı secde görüyor diye güvendiğimiz paralelin ihanetine, darbeci askerleri kaybettikten sonra PKK'ya sığınan beyaz Türk üstyapılarına şaşırdık kaldık. Kendimizce mantıklı nedenler, psikolojik etmenler bulmaya çalıştık.
Oysa Türkiye'yi gerçekten şu son üç yılda tanıyorduk.
İhanet edenler bizlerdik. Adamları boş yere suçluyorduk. Tutarlı olanlar onlardı; biz kuralları çiğnemiştik.
Anlamadığımız ve zavallıların da lisanı münasiple bizlere anlatmaya çalıştığı şey şuydu; “Memleket bizim” diyorlardı kısaca. Biz anlamadıkça paçozlaşmak zorunda kaldılar; zamanında anlayıp hakkımıza razı gelseydik, bu kadar deşifre olmayı onlar da istemezdi.
Ama bizim sorumluluğumuz da bir yere kadar; asıl suçlu Erdoğan... Millet iradesini kapalı kapılar ardında onlara peşkeş çekseydi, iş bu raddeye varmazdı. Biz de mahkum edildiğimiz hayata kader der geçerdik. Seksen sene öyle yapmamış mıydık?
Durum şuydu: Sevin sevmeyin, benim sevdiğim pek söylenemez; Mustafa Kemal Rusya/Britanya/Fransa çelişkisini çok iyi kullanmış ve Yunanlıların yalnız kalmasını sağlamıştı. Çerkes Ethem'inden otonomi bekleyen Kürtleri, biat eden İttihatçılardan, Hilafeti korumak için savaşan dindarları iyi idare etmiş ve Türkiye'yi kurmuştu. Türkiye büyük güçlerin iki dünya savaşı arasındaki meşguliyetinde oluşan boşluğu iyi kullanmış, ama 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Batı yönünde tercihini yapmıştı. Bu arada, BM ve yeni Dünya kurulurken yine bir boşluk oluştu ve Menderes iktidara geldi. Menderes'in SSCB'yle yakınlaşması onu bitirdi ve ülkeyi IMF ve NATO'ya alarak formatladılar.
Artık boşluk yoktu. Vidalar sıkılmıştı.
Bugün Erdoğan ve AK Parti'yi bitirmek isteyen yapılar son şeklini NATO ve gladyo döneminde aldılar. İşte memleketin sahipleri bunlardır, millet değil. Dün Hürriyet ve Cumhuriyet Menderes'e ne yapıyorlarsa, bugün Erdoğan'a onu yapıyorlar, çelişki yok. Çünkü memleketin kahyalığı millete değil, bu üst yapılara teslim edilmiş. Ve bir lider Rize'den, Kasımpaşa'dan çıkıp millet iradesi esastır diyor. Ardında da The Guardian'ın tarifi ile dindar yoksul kitleler var.
İşte bu vesayete ihanet etmektir.
Aydın aşireti de bu kahyalığın yerli aklını üretiyorlar. Siyasi suikastları demokrasi ambalajına uyarlıyorlar. Etkili STK'lar, akademi ve medya buna göre tertip edilmiş. Pis işleri solculara ve PKK, DHKP-C gibi örgütlere yaptırıyorlar. Dün asker de vardı. Şimdi onun yerini paralel örgüt aldı.
Zannımca Ergenekon ve Balyoz gibi süreçlerde bizlere bir simülasyon göstererek askeri ve sivil bürokrasiyi yeni kahya paralele devretmek istediler. Oysa ulusalcı/darbeci askerilerin işini çoktan görmüşlerdi. Aslında çok mükemmel bir plandı ve görev değişimi ruhumuz duymadan gerçekleşiyordu ki, standart sapması yüksek bir lidere tosladılar; Recep Tayyip Erdoğan...
Başta o da sorun değildi. Bunu kolay halledilebilecek bir teferruat olarak gördüler. Biz bilmiyorduk ama onlar ittifaklarının gücü ve genişliğini bilmekteydiler. Paralelciler sosyal medyada “Turbun büyüğü heybede” derken ne kadar da özgüvenli ve kibirliydiler. Derken 17/25 Darbesi ile pimi çektiler. Hala bu hamlenin boşa çıkmasına inanamıyorlardır.
Dolayısıyla deşifre oldular, paçozluğa başladılar, PKK, DAEŞ, DHKP-C ve Paralele sığındılar. Sığınanlara bakın, hepsinin ortak özelliği ya kahya ya da kahyanın yanaşmaları olmaları.
Vesayete ihanet ettik. Artık geri dönüşü yok. Bu ülkenin sahibi de kahyası da bu millet ve onun özgür iradesiyle seçtiği temsilcilerdir. İddiamız bu. Başarırsak üst akıl sözleşmeyi bizimle yapacak, farklı bir boyuta geçeceğiz.
Hadise bu.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019