Markar ESAYAN
Muhafazakar demokratların Paralel Örgüt ve tuzluklarla, laik demokratların Gezi krizi ve aydınların çıldırmasıyla, Kürtlerin HDP’nin ihaneti ve PKK’nın cinayetleriyle yaşadığı şok çok kıymetliydi. Sadece bize benzeyenlere sırtımızı dayayarak çoğulculuk yaratılamayacağı gibi, yumurtaları tek sepete koymak her zaman sakıncalıydı.
Bölümün ilk yazısında ise, “yerli ve milli” tartışmasının medya gibi çeşitli alanlarla karşılık bulduğunu ifade etmiştim.
“Milli ve yerli” kavramının kendine göre “yıkıcı” potansiyelini fark edenler, ya yanlış teşhisle, ya da yerli aklı üretme konusundaki tekellerini yitirme korkusuyla medyada milli ve yerli kavramlarını topa tuttular.
Onlara göre, bu yeni bir kutuplaşmanın, yeni bir ötekileştirmenin ve kamusal alandan sürgün etmelerin mühendisliğiydi ve bu mühendis Recep Tayyip Erdoğan’dı…
Eski Türkiye’de “laiklik” ile iktidar edinme pratiğinin yeni şifresi “millilik” üzerinden üretiliyordu. Böylelikle bir tür bağnazlık/ötekileştirme bu sefer muhafazakarları kollayacak, laikleri dışlayacak şekilde kotarılıyordu.
Çoğu itiraz derinlikten yoksundu ve ihmal ediİlebilirdi.
Bu işe epey kafa yoran Alper Görmüş’ün konuyla ilgili yazıları bunların arasından üslup olarak sıyrılıyordu. Şu kısımlar ciddiye alınması gereken itirazlar olabilirdi.
“Öyle ya da böyle, doğru ya da yanlış, ‘beka’ tespiti ve onu izleyen ‘millî çizgiye davet’ her zaman otoriterleşme lehine ve başta ifade özgürlüğü olmak üzere özgürlükler aleyhine işleyen sonuçlar doğurur. Türkiye’de bir süredir böyle bir süreç yaşanıyor.”
(...)
“Millîlik ekseninin etrafında oluşacak bir siyasi mücadelenin, tıpkı önceki (sağ-sol, laik-dindar) eksenlerin etrafında oluşan siyasi mücadeleler gibi şiddetli kutuplaşmalar yaratacağı aşikâr... Fakat bu nevzuhur eksenin, öncekilerden daha şiddetli bir kutuplaşmaya yol açacağını; sahiplerine, “karşı taraf”a yönelik baskıları meşrulaştırmada daha geniş imkânlar sunacağını söylemek yanlış olmaz.”
(...)
“Bunun temel nedeni, millîlik çağrısının çok daha geniş kitleler üzerinde çok daha derin etkiler yaratabilme gücüdür. Çünkü sağ-sol ya da laik-dindar eksenli siyasi mücadeleler, özünde iç iktidarı ele geçirmeye yönelik siyasi mücadelelerdir. Oysa millîlik siyaseti, kendi önerisinin etrafında toplanılmadığı takdirde, içindeki herkesle birlikte bütün bir ülkenin felakete sürükleneceği yönündeki çağrısı sayesinde çok daha büyük, çok daha yaygın bir etki yaratma yeteneğine sahiptir.”
Evet bunlar hayli ciddi iddialar. Oldukça rasyonel temellendirilmiş gibi de duruyor. Gizli bir “tehlikenin farkında mısınız?” uyarısını da içeriyor.
Benim temennim Görmüş’ün sadece kendi düşünsel sınırlarına takıldığı için olguları, süreçleri ters yüz ederek 1980’lere dönüyoruz uyarısını yaptığı yönünde. Bu hatayı sayısız Balyoz, Egenekon ve Dink davası yazısında yaptığı için de içim rahatlıyor, yanılma payı yüksek diye.
Tek sorun Görmüş ve benzerlerinin çoğu tezlerinin çökmesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmeleri, özeleştiri yapmamaları.
Çünkü geçmişte belirli bir kesimde itibarı olan bu isimlerin analizlerine bakılarak bu davalar, süreçler hakkında kanaat oluşturuldu.
Görmüş, öncellikle “Milli ve yerli” kavramlarını baştan dün ve dünkü bozulmuş anlamlarında dondurarak, buradan 1980’lerden, hatta Erdoğan’ın popülerliği göz önüne alındığında bundan daha yıkıcı bir sonuç çıkarmış.
Aslında Hasan Cemal, Cengiz Çandar’ın daha lümpence ifade ettiği kategorik reddetme tavrının daha steril bir hali bu.
Devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019