Markar ESAYAN

Taner Akçam’a teşekkür
27.10.2011
4269

 AİHM’in Taner Akçam kararı, katil 301. Madde konusunda Türkiye’ye vurulmuş sert bir tokattır. AİHM içtihatlarında bu bir ilk mi, bilemiyorum. Ama bir ülkenin bir ceza maddesinin böyle önemli bir mahkemede doğrudan mahkûm olması azımsanabilecek bir şey değil.

Neden azımsanmamalı?

Bu madde tek başına bir sürü insanın canını yaktı çünkü. Düşüncenin ifade edilmesini engelledi, ama en nihayetinde, Hrant Dink’in katledilmesinde adeta bir manivela gibi kullanıldı. Perinçsiz Kerinçekler ve onların tosuncukları, Hrant Dink’i, Orhan Pamuk’u ve nicelerini devletten aldıkları bu lojistik destekle mahkeme önlerinde linç ettiler. Hatta mahkeme salonlarında bile saldırıya uğradı Dink yaşarken.

Genel Yayın Yönetmen Yardımcımız Yasemin Çongar, dünkü yazısında bu kararın önemini çok sarih ve güzel bir şekilde anlattı. Taner Akçam Ermeni soykırımı ve tabusunu hayatını ortaya koyarak kırmaya çalışan bir bilim adamı olarak, 301. Madde’nin hışmına uğramıştır. 2008’de tadil edilen 301. Madde, suç duyurularının davaya dönüşmesinde bakanlık onayı şartı getirdi.

Bu tam bir AK Parti klasiği idi. Bakan Sadullah Ergin Allah için kaleye pek gol sokmadı ve davaların yüzde doksanını önledi ama, sözüm ona reformcu bir partinin böyle yasakçı, hatta can almış bir maddeden vazgeçmemesi de önemli bir işaretti zihin yapıları açısından. Hâlâ da 301. Madde bu haliyle kullanılıyor ve işte Taner Akçam, yapılan suç duyuruları davaya dönüşmediği halde, bu madde sayesinde yaratılan endişe ve korkunun kendisini AİHM’e taşıdı. Evet, bir yazı yazmanın, suç duyuruları, onu peşine takılan nefret söylemi ve Ergenekon yapılarıyla o kişinin hayatını tehdit ettiği bir gerçekti.

İşte AİHM bunu mahkûm etti. Teşekkürler Taner Akçam. Milat denebilecek bir karar bu. Ama bakıyorsunuz medyadan ve hükümetten tık yok daha. Neredeyse Taraf dışında kimse bu haberi önemsemiş değil. Hâlbuki bu maddeden yargılanan, baskılanan o kadar insan var ki?

Taner Akçam gönderdiği mailde bu körlüğün nedenini soruyordu bana. Bir şey diyemedim ona. Depreme yormaya çalıştım. Ama acaba rahatsız edilmek istemiyor mu kimse? Korkuyor musunuz? Hükümetle aranızı bozmak mı istemiyorsunuz? Ya da en kötüsü, içten içe, 301. Madde’deki zihniyetle köprüleri atmadınız mı acaba?

Akçam’ın Yasemin Çongar’ın dün yazısına aldığı temennisini bir kez de ben kullanmak istiyorum.

“Kararı, Sayın Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e hediye ediyorum. Bu katil maddenin kardeşim Hrant Dink cinayetini işlemesi için, kendisi de elinden gelen moral desteği vermekte hiç geri durmamıştı. Şimdi bu katil maddenin değiştirilmesi için üstüne düşeni yapacağını ümit ediyorum. Bu, onun Hrant’a ve diğer tüm dava mağdurlarına borcudur.”

Cemil Çiçek, Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen Ermeni Konferansı hakkında Meclis kürsüsünde “Arkamızdan hançerlediler” diye konuşabilmiş bir siyasi. Düşünce ve ifade özgürlüğünü bir kenara bırakın, bunun o insanların hayatına mal olabileceğini bile düşünmemiş, bu sözleri sarf etmişti.

Şimdi farklı düşünüyor mudur? Belki değişmiştir, Taner Akçam’ın bu çağrısına kulak verir ve bu çabası ile de kefaretini öder biraz.

***

Yanlış yerde duran doğru totem

Levent Yılmaz, benim hocam olmuştur, ama daha çok, çok sevdiğim bir dostumdur. Dünkü yazısındaTaraf ve “solcu guru-totem” Yıldırım Türker hakkında yazmış. Bu yazı, darılmasın ama, Rasim’in, Ahmet Altan ve Başbakan Erdoğan’ın arasını yapmak için kalem oynattığı o pespaye “Durun siz kardeşsiniz” temalı yazıyı hatırlattı bana. Gereksiz ve anlamsızdı.

Senin iflah olmaz bir romantik-melankolik olduğunu biliyorum, ben de öyleyim biraz. Ama hayat senin istediğin gibi hiç olmadı, olmayacak da. Sevgi pıtırcıkları gibi, tam bir fikir ve ruh birlikteliği ile savaşmayacağız şeytanlarla. Gerek de yok buna. Kusmuk sözü bir yana, ben Yıldırım’a daha ağır bir şey söyledim ki, kusmuk onun yanında zemzemle yıkanmış kalır. Ben o yazısı için, ama sadece yazısı için, “Ahlaksız” dedim. Roni’nin o feci yazısına da tabii.

Türker arada ahlaksız yazılar yazıyor ve bir totem olduğu için deşifre etmek lazım. Yoksa umurumda olmazdı. Bunu bir amaçla yapıyorum. Türker, şiddet dolu geçmişimizde kalmış vicdan adacıklarında biri. O hengâmede değerliydi. Artık değil. Şiddeti kutsayan, mağduriyet bezirgânlığı ve onun üzerinden öfkeli Kürtleri gazlayan yazılar yazan bir insan, benim için güvenilmez bir kişidir. Bunu onun öfkesiyle açıklamak doğru değil. Öfke, akıl ve vicdanla bir mana taşır.

Hâsılı, Türker “yanlış yerde duran doğru totem” olarak hep hatıralarımızda olacak. Sevgili Levent, sen de insanların patır patır öldüğü hayati bir meselede romantizmini askıya al biraz.

Hassas ve bıçkın bir romancı olarak ben öyle yapıyorum.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar