Markar ESAYAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ darbe/işgale açma girişiminden sonra yaptığı birçok konuşmada “Ben dahil hiç kimse 15 Temmuz’dan önceki gibi olamayız” uyarısını yapıyor, şu önemli tespiti de ekliyordu: “15 Temmuz'dan sonra hangi partiye oy vermiş olursa olsun artık Türk milletinin tamamına karşı kayıtsız şartsız sorumluluğunuz vardır.”
Bu sözler 79 milyonluk ülke liderliğine aittir. Cumhurbaşkanlığı nezdinde, bu önemli pozisyonel değişim, 15 Temmuz’la birlikte Erdoğan ve milletin kahir ekseriyetince teyit edilmiştir.
Millet siyasete rol biçmiş, “yerli ve milli konularda birlik olun” emri vermiştir.
Aslında, 15 Temmuz’da sokağa çıkarak devletin aksayan tüm organlarını meydanlarda temsil eden, bir işgal denemesini canı pahasına durduran, bence dünya tarihinin en etkili demokratik duruşunu gerçekleştiren bir millet karşısında başka türlü davranmak gibi olasılık da yoktur.
Ancak, asıl sınav bundan sonra verilecek; yani sıcak günler geçip, hayat normalleştikçe, asıl tavırlar ortaya çıkacak ve çıkıyor da…
Kimse yanılgıya düşmesin; 15 Temmuz ruhu ve sözleşmesi zamanla etkisini azaltacak, buharlaşacak değildir. Aziz millet, kendi iradesinin merkezde olduğu, demokratik, çoğulcu ama yerli bir devlet/ülke inşası beklemekte. Her türlü dar kadroculuğun tasfiye edildiği, devletin tüm mevkilerinde bu milletin evlatlarının görev aldığı, hükümet sisteminin vesayete kapalı, halka açık hale geldiği bir inşa görevi/onuru tüm siyasilerin önünde duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hangi partiden olursa olsun, 550 yerli ve milli milletvekili olsun” dediğinde, aslında aynı şeyi söylüyordu.
Yine topa tutulmuş ve linç edilmişti. Oysa söz de, içerdiği anlam da oldukça yalındı ve kimsenin itiraz edemeyeceği sarihlikteydi.
Peki bu neden tepki çekti?
Siyasetin ama özellikle anamuhalefet partisinin halkın feraset ve düzeyinden çok geride kaldığı ortaya çıkıyordu. Siyaset halktan koptuğu, korktuğu oranda siyaset olmaktan çıkar ve kadroculuğun temsilcisi haline gelir.
Şu anda, ülke bir yok oluş tehlikesini savuşturduktan sonra, yapılması zaruri olan mücadeleye ayak diretmek, “bir noktada taviz verilirse, devletin kontrolü tamamen halka geçer” korkusundan kaynaklanmıyor mu?
15 Temmuz yönetimi ele geçirmekten ziyade, ülkeyi işgale açmayı dahil göze alan bir “altın vuruş” idiyse, bu ihaneti yapan bir örgütü devletten söküp atmanın karşısında nasıl bir tereddüt olabilir? PKK’nın uzantısı haline gelmiş belediyelere kayyum atamak Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi geç kalmış bir tasarruf değil midir?
FETÖ ve PKK ile ilgili KHK’ları Anayasa Mahkemesi’ne götürme cevvalliği, siyaset dilini yumuşatmaya çalışan Cumhurbaşkanı’nı tahrik etmeye çalışmalar, 15 Temmuz’da altın bir fırsatı siyasete bahşeden aziz milletin karşısına dikilmek değil midir?
Öyledir veya değildir. Aslında çok da önemi yok. CHP veya şu bu istemiyor diye bu ülke yapması gerekenlerden geri durmayacak. Bir Kurtuluş Savaşı halktan başka kimseye endeksli olmaz.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı canlı yayın bağlantısında “Ben hayatımda milletim dışında hiçbir irade tanımadım” demişti.
Siyasi hayatını bu düstura bağlayan, sayısız başarıya imza atmış, kendisini kanıtlamaya ihtiyacı olmayan küresel kalitede bir lider bile “Eskisi gibi olamayız” der, özeleştiri yaparken, diğer siyasiler onu yalnız bıraksa da millet onu bırakmayacaktır.
Milletten başka irade tanımamak…
Bu söz işin özüdür. İçinde bulunduğumuz süreç bu sözü sistemin kalbine yerleştirme meselesidir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019