Markar ESAYAN
Millet olarak bir stres testinden geçtiğimiz doğrudur. 15 Temmuz’da dünyada ilk kez yaşanan kahpece bir işgal girişimine karşı bu testi aziz milletimiz başarıyla geçti. Bu nedenledir ki, arkasından tüm terör örgütleriyle gelmeye başladılar. Bunu öngören Cumhurbaşkanımız “Topunuz birden gelin” demişti. Demişti, çünkü geleceklerdi ve geri adım atmayacağımızı bilmeleri gerekiyordu.
Atmayacağız da…
Yaşadıklarımızı Türkiye’nin iç işlerinden mürekkep bir hadise olarak görenler olabilir. Öyle değil. Dünya şu anda kuralsız ve ara bir dönem yaşıyor. 1990’larda bozulan dünya düzeni yerine yenisi konmuş değil.
Türkiye 15 Temmuz’da düşseydi, bu yeni düzen küreselcilerin planlaması uyarınca kurulmuş olacaktı. Türkiye bir iç savaştan geçirilecek, tıpkı Suriye ve Irak’ta olduğu gibi, BM’ye üye olacak yeni uydu devletler meydana getirilecekti. Kaynakları tek merkezin emrine verecek şekilde ve düşük yoğunluklu iç savaşlarla idare edilen bir dünya karşımıza çıkacaktı. Bu iç savaşlar mezhep ve etnik temelli olacaktı.
Trump’ın kısa süre sonra ABD’yi nasıl bir çizgiye oturtacağını göreceğiz. Ancak Obama-Clintonkliğinin seçimi kaybetmesiyle ABD sathında da en ciddi yenilgilerinden birisini aldılar.
Türkiye’nin bu sürecin karakterini iyi okuması ve içeride güçlerini tahkim etmesi gerekiyor. Türkiye’de mezhepsel, etnik ve yaşam biçimlerine dönük fay hatları yaratmak, bu fay hatlarını harekete geçirmek ana hedefleri. Bunu başaramayacaklar. Ancak bu başaramama durumunu aynı zamanda bir fırsat olarak görmemiz lazım. “Neyin fırsatı” diye sorabilirsiniz.
Kendimize, tarihimize ve bugünümüze nesnel, özgüvenli, çoğulcu bir bakış açısı geliştirmek, üst kimliğin geçmişte aldığı tahribatları gidermek ve güne/geleceğe/sahaya uygun şekilde onu inşa etmek için bu acı günler bir fırsatı da ima ediyor.
Osmanlı/Türk modernleşmesiyle toplumda ortaya çıkan (Batıcı/yerelci) sosyolojik “çelişki”nin, artık bir çelişki değil, bir “değer” haline gelmesi gerekiyor mesela. Hepimiz aynı tarihin ve kültürün evlatlarıyız. Yani bu ülkenin muhafazakârı da, seküleri de, benim gibi Hıristiyan Ermenisi de, Alevisi ve Kürdü de, ortak geçmişimizin hem yapıcısı hem de ürünüdür. Dolayısıyla, geçmişte her ne yaşanmış ise de, bir bütünün azaları olduğumuz, genlerimizin ortak olduğu gerçeğini değiştirmez.
Çok hızlı, övgüye değer değişimlerden geçtik. İmtiyazlarını kaybettiğini düşünen eski düzenin seçkinleri bu değişimi hoş karşılamadılar. Oysa tarih böyle ilerler ve sonunda denge durumu yakalanır. Toplumun çeşitli katmanları dönem dönem liderliği üstlenir, yorulanlar geri çekilir. Şu anda Türkiye’nin ilerletilmesi görevini muhafazakârlar üstlenmiş durumda. Bu durum, diğer parçaların değersiz olduğu, tedavülden kalktıkları anlamına gelmiyor.
Bunu bir kabuk değiştirme, bir yenilenme olarak görmek daha doğru.
Ancak, yaşadığımız günleri ve geçmişimizi, yani bu evrendeki/zamandaki koordinatlarımızı daha doğru tespit edebilmek için düşüncelerimizi derinleştirmemiz, geçmişin klişelerinden kurtulmamız gerekiyor. Ortak kültürümüz bellidir. Bu kültür modernitenin içinden geçmiştir. Yani bir ateist de, Hıristiyan da, bir gloabalist de bu kültürün bir parçasıdır. Dünyada yedi milyar insan kadar yaşam biçimi vardır. Bir de yongaların birleştiği düğümler vardır ki toplum bu ortak bağlantı noktalarından neşet eder. İşte bizim kendimize, toplumumuza bu çoğulculuktan yükselen birlik içinden bakmamız gerekir.
Bu kültüre değer katmak, kendimiz olarak kalmak hakkımız olan bir eğilimdir. Ama bunun artık daha özgüvenli, daha ilmi, kapsayıcı, çaba harcanmış şekilde olması gerekir. Noel babayla uğraşarak birkaç yüzyılı daha aslında hiçbir şey yapmadan geçirebilir, etrafımızda bizi onaylayanlar bulabiliriz. Ama bunların da ötesine geçmemiz, kültürü ilerletmemiz gerekiyor. Osmanlı’nın çöktüğü anda atalarımızın yaşadığı öfke ile dünyaya atarlanan hallerin bize bugün bir faydası yoktur.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019