Markar ESAYAN
Yeni hükümet sistemi 2019 seçimlerinde uygulanacak. Artık yürütmeyi üstlenecek olan Cumhurbaşkanlığı yarışında ilk veya ikinci turda, geçerli oyların yüzde 50+1’ini alabilen aday ipi göğüsleyecek. Bu basit bir aritmetik kural olarak kolayca tarif edilebilse de, siyasete etkileri çok köklü olacak. Bu noktanın biraz daha açılmasında fayda var. Çünkü söz konusu seçimlere çok az bir süre var ve intibak edilecek değişim tahmin edilenden çok daha büyüktür…
Türkiye’nin geçmiş siyasi yapısının üzerinde şekillendiği dışlayıcı vatandaşlık pratikleri, bu pratiklere karşısında toplumsal kesimlerin kendi içine kapanmasına, siyasetin de buna uygun biçimlenmesine yol açmıştır.
Öyle ki, kendisini ayırımcılıktan korumak isteyen, kendi yaşam biçimlerini tecrübe etmeye çalışan tüm toplumsal kesimler, kendi gettolarını kurmuş, su ve yağ gibi birbirine çok değmeden, değmek zorunda kaldıkları kamusal alanlarda da farklılaşarak var olmaya çalışmışlardır.
Tabii eski yerleşik düzenin taraftarları, iktidar tekeline sahip olmakla, aslında gerçekçi olmayan, kendi yaşam biçimlerinin genel kaide olduğu geçici bir “cennette” yaşamışlardır. Özellikle seküler kesimlerin son 15 yıldaki değişimle “Ötekiler” ile yan yana gelmelerine olan intibak zorluğu da steril ve gerçekçi olmayan bu mühendislik nedeniyleydi.
15 yıldır pek çok şey değişti. Bu değişim silsilesi, şiddetsiz, seçmen desteği, yani millet iradesiyle gerçekleşti. Bu değişime direnç gösteren vesayet yapıları (son olarak FETÖ) kendisini kustu ve deşifre oldu. Bu durum, süreçlerin anlaşılmasında karmaşa yarattı. Öte yandan, yukarıdan aşağı uygulanan Batıcılaşma ile birbirine tezat konumlandırılmış iki toplumsal kesim, dindarlar ve sekülerler karşı karşıya getirilmek istendi. Etnik sorunlar da terör örgütleri üzerinden kullanıldı.
Değişimden önceki hükümet sisteminde, yüzde 21’le bile hükümet olmak ve Meclis’te çoğunluk kurmak mümkündü. Bu ise siyasi partilere, sadece bir ideolojik grup, meşrep, sınıf, mezhep, ekonomik kesime dayanarak hükümet olma “lüksünü” veriyordu. Görüldüğü üzere, siyasal sistemimiz de çoğulculuğu ve birliği değil, ayrışmayı ve bölünmeyi destekleyecek şekilde kurulmuştu. Bunun tesadüf olduğunu kimse söyleyemez.
AK Parti var olan sistemin bu özelliğine karşıt olarak, millet iradesini temel alan bir çizgi izlediği için hem başarılı, hem de hedef oldu. Bu cesareti nedeniyledir ki, seçmenlerini genişletti, kavgayı meşru demokratik zeminlerde vererek ayakta kaldı.
Ancak, AK Parti’nin kendisini 80 milyona doğru genişletme çabası bilinçli şekilde engellenmeye çalışıldı. AK Parti mesela, DAEŞ’le iltisaklı gösterilmeye çalışılarak selefi bir mezhep partisi olarak sunuldu. Başta Erdoğan’a destek veren sözde liberal, özgürlükçü sol aydınlar da, ilk yıllardaki desteklerini temize çıkarmak adına, diktatörlük/otoriterlik/ataerkillik kampanyasını başlattılar. Öyle ki, Erdoğan 2010’lara kadar demokrattı, ama sonra bir günde diktatörleşmişti. Tarihsel nedenlere ve kendi kampanyalarına dayalı kutuplaşmadan da Erdoğan’ı sorumlu tuttular.
Bunun temel amacı, ülkenin siyaseten normalleşmesini engellemek ve AK Parti’nin merkez partisi vasfını gölgelemekti. Umdukları, sokak hareketleri ve PKK’nın hendek tuzağı için yaralı/öfkeli, kullanılmaya hazır bir sosyoloji yaratmaktı.
Şimdi yeni sistemin avantajlarını iyi kullanarak, hiçbir ayırım gözetmeden 80 milyona ulaşmanın, oluşturulmuş önyargıları, yaraları iyileştirmenin temel amaç olduğu bir siyaset yapma biçimine doğru ilerliyoruz.
Siyasetin buna intibak etmesi, sanıldığından daha zor bir meseledir. Alışılmış siyasi söylem ve pratiklerden sıyrılarak, çok zengin çeşitliliğe sahip bir topluma ulaşmanın iç reformunu yapmak sancılı olacaktır.
Çoğumuz, bu toplumsal zenginliğin sınırlarını bildiğimizi bile iddia edemeyiz. Ancak bu demokratik zorlanma, hayırlara vesile olacaktır.
İzleyip göreceğiz.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019