Markar ESAYAN

Meccanen insanlık dersi…
21.02.2019
915

 Cumhurbaşkanı Erdoğan evvelki gün Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı’nda özellikle göç ve sığınmacı sorununu detaylıca ele aldı. Dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 68 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci olduğunu ifade eden Erdoğan bu sayının birçok nedenden ötürü her gün artmakta olduğunu söyledi.

Sorunun temelinde dünya sisteminin sürdürülemez çarpıklığı yatıyor şüphesiz. Göç alan ve veren ülkeler de birer dükkan değil; yani “ne yapalım ülkelerini iyi yönetsinler, bu bizim işimiz değil” denemez. Çünkü bu ülkelerin bugünkü durumu, geçmişte ve hâlâ bu ülkeler üzerinde sergilenen sömürgeci pratiklerin de bir sonucu. Belçika Kralı 2. Leopold’un uygulamalarıyla 10 milyon insanı öldürülmüş Kongo’nun bugün neden açık ve fakirlikle boğuştuğunu bu tarih irdelenmeden anlamak mümkün mü?

Cumhurbaşkanı Erdoğan da haklı olarak Batılı ülkelerin bu sömürgeci tarihle yüzleşmediğini ifade ederken, bugün hâlâ sömürgelerden o veya bu şekilde gelen paralarla Batılı devletlerin kasalarının dolduğunu ifade ediyor.

Göç ve mülteci sorununun kaynağı olan sömürge devletlerinin ayağa kaldırılmasında bu eski büyük günahların telafi edilmesi gerektiği neden dünya gündeminde yer almıyor? Tabii biz gerçek bir yüzleşmeden ve iş görür bir telafi mekanizmasından bahsediyoruz; sadaka vermekten veya şık ambalajlanmış içi boş özeleştirilerden değil.

Hem bunu yapmayacaksın, hem de tarih boyunca her dara düşene kapısını açan Türkiye’yi soykırım sopasıyla dövmeye kalkacaksın.

Mülteci ve göç deyince günümüzün en yakıcı sorunu Suriye tabii ki. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir göç dalgası yaşanması durumunda Türkiye’nin bunu tek başına göğüsleyemeyeceğini ifade etti. Tek çözüm yolunun mültecilerin Türkiye sınırları içinde tutulması olarak görülemezdi. Ama buna ilave olarak da Türkiye’ye sığınmış milyonlarca talihsiz insanın evlerine gönderilmesi gerekiyordu ve bunun Avrupa’ya yansımaması düşünülemezdi.

Türkiye bu insanlara 38 milyar dolar harcarken, siz BM ve AB olarak elinizi cebinize atmayacaksınız, mültecilerin evine dönmeleri için şart olan güvenli bölge meselesinde ayak direteceksiniz, PKK/YPG terör örgütüne 25 bin TIR silah gönderecek, bunları Şanzelize Sarayı’nda ağırlayacaksınız ama hem günah keçisi, hem de tüm yükü çeken Türkiye olacak.

Bu haklı uyarılar asla mülteciler üzerinden bir siyasi kart yaratma meselesi olarak görülemez. Türkiye dünya tarihinin en büyük insani süper gücü olmuştur. “Yarım” açık kapı politikasını benimsemiştir. Yani gelenlere kapısını kapatmamıştır.

Terör örgütleriyle düşüp kalkıp Türkiye’ye ders vermeye kalkanlardan da alacak bir dersi yoktur; lakin meccanen insanlık dersi verebilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar