Mazlum ÇETİNKAYA
Türkiye siyasetinin Cumhuriyet tarihinden bu yana kendini ağırlıklı olarak, Türk dışındaki her kimliği reddetme üzerine kurduğu gerçeğini artık rejim savunucusu olanlar da kabul etmektedir… Ağırlıklı olarak bu ret politikası Kürt/Kürdistan gerçeğinin yok sayılmasına, bu gerçeğin reddine dayandırılmaktadır. Kürtler dışındaki farklı kimlikler kabul mü görmüştür, değil elbette. Ancak Türkiye her kimliği eritebilecek, kendisine dönüştürebilecek bir gücü kendisinde görmekte; ancak mesele Kürtler olunca bunun kolay yutulur bir lokma olmadığını da çok iyi bilmektedir. Bunun için her şeye razı olan rejim, Kürtlere asla yeşil ışık yakmamıştır. Cumhuriyet rejimi ve onun uygulama sürecinde/ türevinde; faklı akıl, düşünce, inanç hatta ideolojiler de bu işte bir şekilde nasibini almışlardır.
Cumhuriyet aklı ve onun türevi akıllar, Kürt halkını, önce sorgudaki bir suçlu gibi yıllarca ‘Kürt yoktur’ diye reddetti. Ardından sıkışmaya başlayınca da, ‘Kürt var Kürdistan yok’aşamasına geldiler/getirtildiler. Bu aşamaya gelmesi elbet de kolay olmadı. Hatırlayın, yıllarca Türkiye rejimi Kürtleri sömürge olarak bile kabul etmemişti.
Son yıllarda gelişen ‘Kürtlerin bireysel hakları vardır. Türkiye hudutları bozulmadığı sürece de biz kardeşize kadar’ meseleyi getirdiler. Şimdilerin modası söylemle hemen herkes, bizler de; “yaşasın halkların kardeşliği”ni dilimizden eksik etmez olduk. Özünde kardeşlik güzel bir duygu, güzel bir söylem, çok duygusal ve yakınlaştırıcı. Ancak bu kardeşlik; siyasal haklar ve eşitlik, devlet kurma hakkı, özünde “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” olan ve siyasal statü ile şekillenecek bir talebe dayandığında hemen yüzyıllık akıl devreye giriyor, “bölücü” oluveriyorsunuz. İşin garibi bu söylemi artık Kürt hareketinden de sessizce duyar oluyoruz. İşte “Türkiyelileşmek” projesi biraz da bu aklın ürünüdür. Belki direkt türev değil ama türevin türevi bir akıl…Türkiye rejimi yok edemeyeceğini anladığı anda bu defa karşıtını kendine benzetme yoluna başvuruyor. ‘Yok edemezsen kendine dönüştür politikası.’ Özü itibarıyla HDP, Kürtlerin Türklerle kardeşliğini oluşturma projesinin adıdır. Son seçimde aldığı ciddi oy desteği de bunun ispatıdır. Buna rağmen yine söylüyorum, kimse kimsenin kardeşliğine karşı değil; mesele NASIL BİR KARDEŞLİK meselesidir aslında.
Daha çok matematik, fen bilimleri, istatistik, sosyoloji gibi alanlarda kullanılan “bağımlı ve bağımsız değişken ” terimi diye bir terim vardır. Kısaca bağımsız değişken; bizim değiştirdiğimiz değişkendir. Bağımlı değişken ise bizim değiştirdiğimiz değişkene yani bağımsız değişkene bağlı olarak değişen değişkendir. HDP de bu noktada ikili bir değişkenliği/sıkıntıyı (Kürtler ve Türkiye Sosyalistleri açısından) bağrında barındırıyor.
Barış ve kardeşlik, sebep değil sonuçtur, sosyal bilimlerde buna “bağımlı değişken”denir. Barış ve kardeşlik öncesinde yani ‘yaşasın halkların kardeşliği’ demeden önce YAŞASIN HALKLARIN EŞİTLİĞİ demek ve bu eşitlik gerçekleştikten sonra barış ve kardeşliğe vurgu yapmak daha doğru değil midir ? Eşit olmayanların kardeşliği nasıl bir kardeşlik olur? Birinin ezen, diğerinin ezilen ulus olduğu durumda hangi kardeşlik ilişkisinden, hangi eşitlikten söz edebiliriz. Kendi kaderini belirleme hakkı olmadan, her dönem büyük ağabeye bağlı bir kardeşlik nasıl bir kardeşlik olur?
Şöyle başlayan cümleler de hep bu tutumu besleyen sıkıntılı cümleler olmuştur. “Hepimiz kardeşiz, o halde...”, “Bin yıldır barış içinde yaşamışız, öyleyse...”diye başlayan bir dil; hem dilbilgisi açısından hem de sosyal bilimler açısından yanlış ve yerinde olmayan zorlayıcı bir dildir. Ancak bu dil, son yılların siyasetteki moda dilidir. Ve Kürdistan gerçeğini reddetmek üzere kurgulanmış bir dildir. İşin tuhafı bu dili biz Kürtler de son dönemlerde çokça kullanmaya başladık.
Eşitliği olmayan kardeşlik…
Nisan 1992’de ABD’de bir siyahî sürücünün “aşırı hız yaptı diye” beyaz polisler tarafından durdurulup vahşice ve gaddarca dövülmesi üzerine başlayan ve tüm ülkeye yayılan, ABD’deki büyük şehirleri yangın yerine çeviren siyahî başkaldırının sembolleşen sloganı, “Adalet yoksa barış da yok” sloganı olmuştu. Şimdi bu doğruya bir doğru daha ekleyelim, derim. “Eşitlik yoksa kardeşlik de yok” demek Kürt halkının hayrına olabilecek en doğru söylemdir bence. Her konuda ama her konuda, adalet ve eşitlik olmadıkça barış ve kardeşlik bir uyutma ninnisi olacaktır Kürt /Kürdistan halk(lar)ına.
Türkiye’de “kardeşlik” kullanılarak bazı adımlar atılmaya ve bazı şeylerin “sebebi” yapılmaya çalışılmaktadır. Yapılması gereken, tam tersine, bazı adımların atılarak “kardeşliğin” sağlanmaya çalışılması olmalıdır. Mesele; Ulusların Kaderini Tayin Etme hakkını tanımak başta olmak üzere, bazı eşitliklerin sağlanması meselesidir…
Bu konularda genel olarak sol sosyalist bakış, Türkiye’de ciddi sıkıntıları içinde taşıyor.
Bu meselede en gerçekçi bakışı İbrahim Kaypakkaya sunar şu cümleleriyle: "Halkların kardeşliği sloganı baştan beri burjuva-liberal bir hiledir! Önce tam hak eşitliği, ancak ondan sonra halkların kardeşliği."
Eşitlik hatta tam hak eşitliği olmayanların, halkların kardeşliği demesi evet burjuva liberal bir hile yanında Kemalizm’in sol duruşundan da başka bir şey değildir.
Keşke Türkiye sosyalist hareketi Lenin’e biraz yaşadığı coğrafyadan bakabilseydi…Ya da sosyalist sol, kendi parti programına aşağıdaki birkaç cümlelik paragrafı yazabilseydi; yazabilseydi ve bu yazdıklarını da Türk halkı ile paylaşabilseydi; belki bu kardeşlik meselesinde o zaman daha inandırıcı ve güven verici olabilirdi.
Türkiye Sosyalist/Komünist hareketi eğer programına; “Bizler, Kürt ulusunu ayrı bir ulus olarak tanıyor ve ayrı bir devlet kurmak hakkını her ulus gibi Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını da kayıtsız şartsız savunuyoruz ve her türlü hakim ulus imtiyazını reddederek iki ulusun tam hak eşitliğini savunuyoruz” deseydi/diyebilseydi, belki o zaman anlaşılabilirdi sosyalistlerin Kürt/ Kürdistan meselesindeki samimiyetleri… Bu, savunulmadan halkların kardeşliği hangi sosyal gerçekliğe dayandırılacaktır? Kaldı ki, hiçbir eşitliği olmayan kardeşliği zaten rejim de savunmuyor mu?
Baştan sona sorunlu olan “Yaşasın Halkların Kardeşliği” yerine “Yaşasın Halkların/Ulusların Eşitliği” ya da “Yaşasın Halkların Özgürlüğü” denilmesi daha devrimci olmaz mıydı ve Kürt/Kürdistan Halklarından yana olan daha doğru bir tutum içermez miydi?
Mesele, halkların kardeşliği değil, ulusların eşitliği ve her türlü ulusal imtiyazın hakim ulus ayrıcalıklarının, bunun içinde de en başta devlet kurma hakkının sadece ezen Türk ulus burjuvazisine hak olarak tanıma sahtekarlığına karşı durmak; aslında bir boyutuyla da Kürt ulusunun gerçek dostları olmak meselesidir..
İ. Kaypakkaya’nın bu konudaki tutumu dönemi içindeki hatta bugünün bile sosyalist/komünist birçok yapısının oldukça ilerisinde ve saygı duyulması gereken bir duruş ve tutumdur.
Yaşasın Halkların Kardeşliği diyenler acaba şunu hiç merak ettiler mi? Eşitlik ve özgürlük hakkı tanınmayan bir halk ile bu hakkı tanımayan bir halk arasında nasıl bir kardeşlik oluşturulabilir?
Aslında bu güne kadar Türkiye sosyalist solunun büyük çoğunluğu -ki günümüzde de bu devam etmekte- mesele Kürtler olunca, hemencecik ceplerinde eksik etmedikleri kırmızı kartını, “enternasyonalizm” kartını çıkarırlar. Enternasyonalizm adına, Kürtlerin devlet kurma hakkını kullanmalarına gerek olmadığı; hatta ayrı devlet isteyenlerin de emperyalizmin güdümünde olduğu eleştirisine sahip sosyalist akılla yukarıda bir tanım yaptık. O aklı taşıyanlara Cumhuriyetin türevinin türevleri demek en doğru yaklaşım olacaktır sanırım. Aynı durumdaki Filistinlere gelince “devlet”, Kürtler’e gelince de “Türkiyelileşme” diyen sol mantığın “müminler ancak kardeştir” diyen ve Kürtlerin ayrılıp devlet kurmak isteme özlemlerini her defasında İslam adına karşı koyan İslamî akıldan farkları nedir ki!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.