Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir”
27.08.2025
342

Türkiye’nin siyasal tarihinde Kürt sorunu, yalnızca ulusal sınırlarla sınırlı bir mesele değil; aynı zamanda bölgesel ve uluslararası güç dengeleriyle doğrudan bağlantılı bir sorundur. Bugün ülkede barış ve uzlaşı ihtimalinden söz edilebiliyorsa, bu büyük ölçüde Sayın Abdullah Öcalan’ın tarihsel rolü ve geliştirdiği çözüm perspektifleri sayesindedir. Onun ortaya koyduğu Demokratik Modernite paradigması, yalnızca Kürt halkı için değil; Türkiye halkları ve tüm Ortadoğu için özgürlük, eşitlik ve demokratik toplum inşasının yol haritasını sunmaktadır.

Ne var ki, devletin ve iktidarın İmralı üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit politikası, bu tarihsel imkânı bilinçli bir şekilde sabote etmektedir. Tecrit, sadece bir bireye uygulanan bir izolasyon değil; Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bölgesel barış olanaklarını rehin alan stratejik bir siyaset tarzıdır. Bugün Meclis’te Barış Anneleri’nin sesinin kısılmasıyla, İmralı’da Öcalan’ın sesinin susturulması aynı zihniyetin farklı yansımalarıdır: inkâr, bastırma ve çözümsüzlük.

İktidar, Kürt sorununu hâlâ bir “terör” sorunu olarak tanımlamakta; çözümü güvenlikçi politikalara hapsetmektedir. “Terörsüz Türkiye” söylemi, barışı güvenlikçi bir çerçeveye sıkıştırmakta, Kürt halkının kimlik, özgürlük ve eşitlik taleplerini görünmez kılmaktadır. Bu anlayış kısa vadede iktidara siyasi manevra alanı sunabilir; fakat uzun vadede Türkiye’yi de bölgeyi de yeni krizlere ve çatışmalara sürüklemektedir.

Bu zihniyetin en açık yansıması ise Rojava’ya yönelik saldırılarda görülmektedir. Rojava’da gelişen demokratik özerklik, kadın öncülüğünde örgütlenen toplumsal model ve halkların ortak yaşam deneyimi, Öcalan’ın paradigmasının somutlaşmış halidir. Türkiye’nin Rojava’ya dönük askeri müdahaleleri ve kuşatma politikaları, yalnızca Kürt halkını değil; tüm Ortadoğu halklarının barış, özgürlük ve demokrasi umudunu hedef almaktadır. İmralı’daki tecrit ile Rojava’ya yönelik saldırılar, aynı stratejinin farklı araçlarıdır: demokratik çözüm ve demokratik toplum inşasını boğma çabası.

Tarihsel deneyimler açıkça göstermektedir: Kürt sorununu güvenlik merkezli yöntemlerle çözmek mümkün değildir. 1920’lerden bugüne kadar izlenen inkâr ve bastırma politikaları, yalnızca yeni kırılmalar ve çatışmalar yaratmıştır. Buna karşın, Öcalan’ın geliştirdiği demokratik çözüm perspektifi, halkların eşitliği, özgürlüğü ve ortak yaşamını temel alan barışçı bir çıkış yoludur. Dolayısıyla, İmralı’nın kapısını kapatmak; yalnızca bir kişiyi değil, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun geleceğini de kapatmaktır.

Bugün Türkiye’nin önünde tarihsel bir tercih vardır: Ya güvenlikçi zihniyetle krizi derinleştirip toplumsal barışı bütünüyle boğmak; ya da diyalog ve müzakere yoluyla demokratik toplumun inşasına kapı aralamak. İmralı’nın kapısını açmak, yalnızca bir kişiye özgürlük tanımak değil; Türkiye’nin demokratikleşmesini ve Ortadoğu’da kalıcı barışı güvence altına almaktır.

Çağrımızdır:

İktidara: Tecrit ve inkâr siyasetine son verin. Kürt sorununun çözümü için müzakere ve diyalog kanallarını açın. Öcalan’ın barış sürecindeki belirleyici rolünü kabul edin.

Halklara: Barış ve demokratik toplum inşası için sesinizi yükseltin. Barış Anneleri’nin çığlığına, Rojava’daki halkların direnişine, Türkiye’deki demokrasi mücadelesine sahip çıkın. Çünkü halkların özgürlük ve eşitlik mücadelesi ortaktır.


Bugün görev açıktır: Süreci sabote eden güvenlikçi politikalara karşı çıkmak, halkların ortak barış mücadelesini büyütmek ve demokratik toplumun inşasını hızlandırmak. Tarih, bu sorumluluğu üstlenenleri yarının barış mimarları olarak yazacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar