Mehmet BARANSU
Geçtiğimiz hafta gazeteye Balyoz davası sanıklarının bazı yakınlarından telefon geldi. Balyoz’u ortaya çıkaran bizlerle biraraya gelmek, davayı konuşmak, taleplerini, söyleyeceklerini bizlere aktarmak istiyorlardı. “Ama’sız, fakat’sız” bir acı kahvemizi içmekti niyet. Kendilerini, yaşadıklarını bizlere aktaracak, konuşacaklardı.
Görüşme talebi bana aktarıldığında “memnuniyetle” kabul edeceğimi söyledim. Daha önce de buna benzer talepler gelmiş, hatırlayacağınız gibi tutuklu sanıklardan Koramiral Feyyaz Öğütçü’nün sevgili eşi, kızı ve yakınlarıyla kendi evlerinde biraraya gelmiş, onların kahvelerini içmiştim. Benzer görüşmeleri farklı sanık yakınlarıyla da birkaç kez yapmış ve detayları buradan sizlere aktarmıştım.
Geçtiğimiz çarşamba günü öğlen saatlerinde misafirlerimizle gazetemizin teras katındaki boğaz manzaralı cafede buluştuk. Gelenler biri hanımefendi dört kişiydi. Gelenlerden yalnızca bir ismi emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un oğlu Mehmet Selim Yavuz’u medyadaki fotoğraflarından tanıyordum.
Görüşmemiz sanırım iki saate yakın sürdü. Görüşme sonunda şunu fark ettim. Misafirlerimizin isimlerini sormuştum ama kimlerin yakını olduklarını sormayı unutmuştum. Kendilerini yolcu ettikten sonra Selim Yavuz’u arayarak yakınlık derecelerini öğrendim.
Bu ayrıntıyı şunun için yazdım. Görüşme başlarken misafirlerimiz ziyaret amaçlarının kesinlikle kişisel olmadığını, ailelerinden daha çok davayı konuşmak istediklerini söylediler. Kişisel konular hiç gündeme gelmediği için de ben görüştüğüm isimlerin kimlerinin yakını olduğunu sorma ihtiyacı hissetmemiştim.
Bu eksikliğimi görüşme bitiminin ardından telefonla giderdim.
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un oğlu Mehmet Selim Yavuz’un yanı sıra Orgeneral Bilgin Balanlı’nın oğlu İmre Balanlı, kızı Burcu Balanlı ile emekli Koramiral Kadir Sagdıç’ın damadı Evren Özdemir gazetemizi ziyaret eden isimlerdi.
Görüşmemiz saatlerce sürdü. Kendi aramızda Balyoz’u, delilleri, yaşananları tartıştık. Zaman zaman ortak zeminler yakaladık. Zaman zaman ciddi ayrıştığımız noktalar oldu. Bunlar ayrıntı denecek noktalardı.
Esas konu, medyada özellikle Balyoz’u ortaya çıkaran Taraf gazetesinde seslerinin, eleştirilerinin yer almamasıydı. Gazetenin kendilerine bir tavrı olduğunu düşünüyorlardı. Bu durumun doğru olmadığını söylesem de sanırım kendilerini ikna edemedim.
Gelelim misafirlerimizin bizden beklentilerine. Dava’da mahkeme heyetinin, tanıkların tamamını dinlememesi, 11 No’lu CD’yle ilgili “bağımsız bilirkişilerden” aldıkları raporların dikkate alınmaması, TÜBİTAK’a zaman çelişkisiyle ilgili tekrar incelemenin yaptırılmaması en büyük eleştirileriydi. Dava alelacele, deliller incelenmeden karara bağlanmıştı ve sanıklar haksız yere ceza almışlardı. Bunlar kamuoyuna “manşetten” duyurulmalıydı.
Eleştirilerinin bazı bölümlerine kısmen katıldığımı belirttim. Usul yönünden davada eksiklikler yaşandığı doğruydu. Tanıkların tamamı dinlenmemiş, bu yöndeki talepler mahkeme heyeti tarafından reddedilmişti. Aynı şekilde bazı delillerin incelenmesi, ortadaki bazı raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesinin önünün mahkeme tarafından kapatılması büyük eksiklikti. Bunlar yapılmamıştı.
Mahkemenin bu tutumunu, bu köşede, çıktığım televizyon programlarında birkaç kez eleştirmiştim. Bunu da kendilerine hatırlattım. Benzer durumlar sadece Balyoz davasında yaşanmamıştı, kendi yargılandığım ya da müşteki olduğum davalarda da benzer sorunlar olmuştu. Bu yargı sistemimizin kanayan bir yarasıydı.
Kendilerini hak verdiğim konuları olduğu gibi keskin olarak ayrıştığımız noktalar da vardı. Seminerde, ses kayıtlarında, power point sunumlarda bir suç unsuru olmadığı düşüncelerine katılmadım.
Bu konuyla ilgili tartışmamızın ayrıntılarına burada girmek doğru değil. Çünkü yargılama makamı ne benim ne de kendileri. Yapabileceğimiz tek nokta, varsa mahkemenin yaptığı bir usulsüzlük ve hukuksuzluk, hep beraber üzerine gitmek. Bunu da açık yüreklilikle kendilerine ilettim.
Daha önce de yazdığım gibi mahkemenin verdiği bazı kararları ağır buluyorum. Sadece semire katıldığı için, ya da hiçbir sunum ve konuşma yapmamasına rağmen bir belgede adı geçiyor diye bazı sanıklara 18 yıl hapis cezası verilmesi ağır. Kuvvetli suç şüphesi olsa bile ortada başka delil yoksa şüphe sanık lehine değerlendirilmeliydi. Gerekçeli karar açıklandıktan sonra tüm sanıkları tek tek ele alan bir yazı yazacağım. Bunu da misafirlerime ilettim.Taraf gazetesinin amacı birilerini yargılamak, hapse atmak değil. Ortada bir hukuksuzluk varsa, kim olursa olsun bunun üzerine gitmek. Umarım bu samimiyetimizde İmre Balanlı’yı ikna ederiz. Kendisi, her ne kadar Taraf gazetesi ve benim samimiyetime inanmadığını söylese de.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015