Mehmet BARANSU
Seçim gecesi sonuçlar henüz açıklanmamışken yazdığım değerlendirme yazısında “Kazananya da kaybeden kim olursa olsun gerilim artarak devam edecek” demiştim.
Tahminimde yanılmadım.
Sonuçların tamamı açıklanmadan İstanbul’dan Ankara’ya hareket eden Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nin balkonundan partililere yaptığı “zafer konuşmasında” gerilimiartıracağını, Cemaat’le savaşının devam edeceğini söyledi.
İn’lerine girmekten, örgüt soruşturması açmaktan, yurtdışına kaçacaklarına kadar bir dizi açıklama yaptı.
Sosyal medyada adımın da içinde olduğu bir dizi gözaltı listesi yayılmaya başladı. Öyle ki bazı kalemler hızını alamamış, ben evde uyurken sözde gözaltında verdiğim ifadeleri bile flaş, flaş anonslarıyla takipçilerine geçmeye başlamışlardı. Hele iki gazetenin yurtdışına kaçtığım yönündeki yalan haberi ise ağlanacak hâllerine beni güldürdü.
O gazetenin yayın yönetmenine dediğim gibi; adı yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, hukuk dışı uygulamalara karışan kişiler bu ülkede hesap vermeden ya da kaçmadan, medyadaki yandaş isimler kalemini bırakmadan, buradan ayrılmaya, gitmeye niyetim yok.
Dünyanın hiçbir yerinde, demokrasinin olduğu ülkelerde sandık, yolsuzluğu aklamadığı gibi, herkes yaptığının hesabını vermek zorunda.
Seçim sonrası yazılan bazı yazılara bakınca, (ki birkaç isim halen değerlendirmelerine itibar ettiğim kişilerdi) seçmenin 17 Aralık sonrası ortaya çıkan gerçeklere inanmadığı yönünde bazı değerlendirmeler okudum. Yandaş basın ise elbirliği etmişçesine durumun bu olduğunu yazıp çiziyordu. Kendilerinden bunun dışında bir değerlendirme beklemek de zaten tabiat kurallarına aykırıydı.
Öncelikle şunu not olarak belirteyim. AK Parti seçmeninin içinden gelen ve 17 Aralık sonrası AK Parti camiasının içine girip çıkan biri olarak, seçmenin neredeyse tamamı, partilerinin iddia edilen tüm eylemleri yaptığını biliyor ve buna inanıyor. Partisinin yolsuzluğa karıştığından emin.
Buna rağmen AK Parti’yi neden desteklemek zorunda olduklarını ise şu gerekçelerle açıklıyorlar; “Evet, partimiz yolsuzluk yaptı ama hangi parti yapmıyor ki? Bunlar gitsinCHP mi gelsin? Ben hakkım olan yolsuzluğu helal ediyorum, adamlar çalışıyor. Her ne olursa olsun istikrarın bozulmasını istemiyoruz.”
AK Parti’ye destek veren sağ ve muhafazakâr seçmen bu tür tepkiler vermesine, partinin seçimlerde birinci çıkmasına rağmen en fazla oy kaybeden parti olduğunu da bir yere not etmek gerekiyor.
Her ne kadar yerel seçim yapılsa da psikolojik ve teknik olarak bu seçim bir genel seçimdi ve AK Parti yüzde 7’lik bir kayıp yaşadı. 2,5 milyon oy kaybetti. 30 büyükşehrin toplam oylarının ülkenin yüzde 75’ine tekabül ettiği düşünülürse bu seçim teknik anlamda da bir genel seçimdi. Ayyuka çıkan seçim hileleri de dikkate alınırsa, AK Parti’nin yaklaşık 10 puanlık bir düşüş yaşadığı görülecektir.
Bu seçim ve AK Parti seçmeninin 17 Aralık sonrası söylemleri dikkate alındığında, Türkiye’nin muhalefet değil bir merkez sağ sorunu yaşadığı görülecektir. İşte bu gerekçenin ve 17 Aralık sonrası belgeler ve delillerle ortaya çıkan gerçeklerin farkında olan Başbakan, gerilimi tırmandırmaya devam edecek.
Cemaat’in yurtdışında açtığı okulları kapatmak için Gambia’ya para vermek dâhil tüm yolları denemeye başlayan bir hükümetle karşı karşıyayız. Azerbaycan örneği de önümüzde duran ayrı bir gerçeklik. Yurtdışında okul hamlesini yapan hükümet, içeride de Dışişleri Bakanlığı’ndaki skandal konuşmaların olduğu ses kaydını kullanarak, Fethullah Gülen liderliğinde bir örgüt soruşturması açacaktır.
Bu hukuk dışı eylemin sonucunun ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak zafer sarhoşu içinde havuzda yüzen kitleye şunu hatırlatayım. 17 Aralık sonrası üç ayda yüzde 10’luk bir kayıp yaşandığını, seçimin en fazla ve tek oy kaybeden partisi olarak, su alan geminin uzun süre yol alamayacağını unutmayın. Hesap sormak için burada, ülkemde olacağım. Kaçacağımı düşünüyorsanız, sizin zavallılığınıza sadece gülerim. Mail adresimi ele geçirme oyunundan da vazgeçin!
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015