Mehmet BARANSU
Padişah ve dalkavuğun hikâyesini bilirsiniz. Hikâyenin çeşitli türleri var. Biz en popüler olanlarından birini anlatalım.
Padişahlardan biri bir akşam ziyafetinde patlıcan oturtmayı pek beğenmiş. Başlamış patlıcanı övmeye. Övmüş, övmüş ve yine övmüş.
Padişahın ardından sözü dalkavuk almış. Önce efendisinin sözlerini onaylamış, ardından da patlıcanın hem gerekli, hem sağlıklı, hem de bin bir türlü faydalarını anlatmış.
Padişah meğerse akşam, yemeği fazla kaçırmış ve patlıcan midesine oturmuş. Sabaha kadar kıvranmış. Sabah kalkar kalkmaz da başlamış patlıcanı kötülemeye.
Padişahın ardından sözü yine dalkavuk almış. Vermiş, veriştirmiş patlıcana. Hem gereksiz, hem sağlığa zararlı, hem de zehir zemberekmiş patlıcan. Padişaha derhal yasaklanması teklifinde bile bulunmuş.
Padişah bu duruma şaşırmış. “Akşam patlıcanı övüyordun, bin türlü faydalarından bahsediyordun. Akşamdan sabaha ne değişti” diye sormuş.
Dalkavuk cevap vermiş; “Haşmetlim, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil ki.”
Efendim, bu hikâyeyi niye anlattınız diyeceksiniz.
Önceki gün, cumartesi sabahı hava yağmurlu, ortalık da bir o kadar çamurluydu. Bir ses duydum. Sesin nereden geldiğini anlamak için çevreme bakındım. Geldiği yeri bulamıyordum. Neden sonra ayaklarımın altına baktım. Çamurlardan biri ayaklarıma bulaşmış, dile gelip konuşmaya başlamıştı.
Kendisini hemen tanıdım. Dalkavukluğuyla bilinirdi. Bu arkadaş bir ara saray soytarılığına da terfi etmişti. Kendisini o zaman da “padişah” zannediyordu. Sağa sola ferman göndermekle meşhurdu; “Şu haberi girmeyeceksin, şu haberi çıkaracaksın... Yoksa sizi sürüm sürüm süründürürüm, bak fena olur.” Devlet gücü bu sabi sübyan saray soytarısının elinde bir korkutma aracına dönüşmüştü.
Siz bu dalkavuğu bilmezsiniz... Ben onun geçmişini de bilirim. Ailesinin yüz karasıdır. Bir aralar kendini mehdi bile ilan etmişti. Saray soytarılığına terfi edince, mehdilikten vazgeçmiş, efendisini bu posta layık görmüştü. Konuyla ilgili bir de kitap yazdı.
Dalkavuklarla oldum olası işim olmadı. Kendilerinden hep uzak durdum. Çevremde ne dalkavuklara ne de saray soytarılarına yer verdim. Bilirim ki onların bir fikri yok. Hep kıskanırlar. Efendilerinin sözünden çıkmazlar. Efendileri kendilerine “makam” verir, onlar da kendilerini “gazeteci” zannederler.
Bazen uçakta, bazen dört duvar arasında yaşanan olaylar efendilerinin kulağına gider de yedikleri tokat sonrası saray soytarılığından uzaklaştırılırlar. Ama efendileri yine de onlardan vazgeçmez. Saraydan uzaklaştırılsalar da ihtiyaç halinde dalkavukluğa gerek duyulduğu için onlara her zaman bir “köşe” verilir. Ellerine tutuşturulan metinleri yazarak da “gazeteci” olduklarını zannederler. Bilmezler ki toplumda itibarları yoktur. Dalkavukluk bir karakter mesleğidir ve bu meslek ölene kadar devam ettirilir. Anlayacağınız can çıkar da huy çıkmaz bu tiplerde...
MİT, saray soytarısı, dalkavuklarla çalışmaz. Onların sabiyane akla sahip olduğunu, efendilerinin sözünden çıkmayacağını bilirler. Daha profesyonel kalemlerle çalışır MİT.
Saray soytarılığı yaparken, medya patronlarına ödedikleri diyetin karşılığını da hemen alırlar. İşsiz kalırlar. Mükemmel “Türkçeleriyle” diyetin karşılığı kendilerine yazı yazdırılır.
Kamuoyu bu dalkavukları da bilir, gerçek gazetecileri de. O açıdan dalkavuklarla uğraşacak ne zamanım var ne de vaktim. Benim işim efendilerle. Efendilerin yaptığı hukuksuz işlerle. Yalnız dalkavukların şu sıralar en meşhur olanından cevaplamasını istediğim bir soru var. Uçakta ve dört duvar arasında ne oldu da efendinden tokat yiyip, saray soytarılığından atıldın?
34 candan özür dilerim...
Uludere Katliamı’nın sorumlusu da bulundu. Gazeteci Sevilay Yükselir dünkü Sabah gazetesinde olayın müsebbibinin bulunmamasını yazdığım haberlere bağlamış. Bir de yetkin bir istihbarat uzmanının görüşlerine yer vermiş. Efendim, olay benim yüzümden çözülemiyormuş, dolayısıyla katliamın sorumlusu da benmişim. Önce 34 candan özür dilerim. Sorumluluğumdan dolayı. Sonra da tüm Türkiye’den...
Bu haberimin arkasında olduğum gibi MİT’in çalışma sistemini de, Genelkurmay Başkanlığı’yla istihbarat paylaşımını da iyi bilirim. Zamanın kimi haklı çıkaracağını da hep birlikte göreceğiz. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu var.
Sevgili Sevilay’a da şunu salık vereyim... Bence gerçeğin peşinden koş. Yetkin istihbarat uzmanlarıyla uğraşma. Yukarıdaki dalkavuk yazımı da iyi oku.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015