Mehmet BARANSU
Meclis uzun bir süredir üzerinde çalıştığı 3. Yargı Paketi’nde sona doğru yaklaşıyor. Konuyla ilgili oluşturulan komisyonda çok önemli değişikliklere imza atıldı. Kuşkusuz, bu değişiklikler önemli. Ancak paket içerisinde eleştiriye açık olan noktalar var.
Paket geniş olduğu için bugün sizlerin dikkatine gazetecilerle ilgili olan bazı bölümleri taşıyacağım.
Türkiye son dört yıldır tarihî davalarla yüzleşiyor. Bu davalar öncesi yürütülen soruşturmalarda kamuoyu şüphelilerle ilgili suçlamaları merak ediyor. Bir kamu hizmeti veren basın mensupları da kamuoyuyla bu bilgileri yorumsuz bir şekilde paylaşıyor. Ancak, sadece mesleklerini yaptıkları için gazeteciler hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal, adil yargılamayı etkileme” suçlamasıyla altı bine yakın dava açılmış durumda.
Ortada aslında işlenen bir suç da yok. Suç yoksa neden dava açılıyor diye sorabilirsiniz. Konuyu daha iyi anlatabilmek için açayım. Eğer bir televizyonda canlı yayındaysanız, yürütülen bir soruşturmayla ilgili bilgi veriyorsunuz. İddianame de henüz kabul edilmiş değil. İşte bu durumda hakkınızda hemen soruşturma açılıyor. Ancak aynı yayın devam ederken, kulağınıza rejiden iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği bilgisi gelirse, tüm belgeleri yayımlasanız da, çarşaf çarşaf, satır satır iddiaları verseniz de bu suç değil. İddianamenin kabulünden birkaç saniye önce yapılan yayın suç, sonrası suç değil.
İşte çarpıklık da burada. Bu çarpıklıktan dolayı da haber verdikleri için gazeteciler hakkında binlerce dava açılmış durumda.
Yeni tasarıyla bu çarpıklık düzenlenmeye çalışıldı. Tasarıya göre 31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen bu tür cezalar erteleniyor. Erteleme kararı verildiği tarihten itibaren gazetecilerin üç yıl içinde yeni bir suç işlememesi gerekiyor. Yeni bir suç işlenmesi halinde tüm davalar tekrar raflardan indirilip, görevi sadece haber vermek olan gazeteciler hapis cezalarıyla tekrar karşı karşıya kalıyorlar.
Burada dikkat çekmek istediğim ve eleştirdiğim üç nokta var. Birincisi, erteleme tarihinin 31 Aralık 2011’le sınırlandırılması. Çünkü gazeteciler bu tarihten sonra da soruşturmalarla ilgili haber yaptılar ve ertelemeye bir tarih getirilmesi doğru değil.Tasarının Meclis’ten geçtiği günle sınırlandırılması gerekiyor.
İkinci eleştirdiğim nokta üç yıllık erteleme ve işlenecek yeni bir suç. Gazeteciler üç yıl boyunca yeni bir suç işlerlerse dosyalar raflardan indiriliyor. Gazetecilerle ilgili “soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkileme” suçlamasıyla davalar açıldığı için “yeni bir suç” kavramı yerine “aynı suçu işlemeleri halinde” gibi bir ibare konulabilir. Çünkü gazetecilerin işi yazı yazmak ve herhangi bir suçtan dolayı tüm dosyaların raflardan indirilmesi doğru bir yaklaşım değil.
Üçüncü eleştirdiğim nokta ise erteleme. Üç yıl erteleme, gazetecilere herhangi bir konuyla ilgili artık yazı yazma demek anlamına geliyor. Bu da açık bir şekilde sansür demek. Erteleme tamamen kaldırılabilir ve af getirilebilir.
Umarım bu eksiklikler, Meclis görüşmelerinde dikkate alınır ve biran önce tamamlanır. Sadece görevlerini yaptıkları için yüzlerce gazeteci, binlerce davadan, yıllarca hapis yatmaktan böylece kurtulur.
Ses kayıtları ve CMK 250’deki değişiklik
Yargı paketinde Türkiye’nin tarihî ve siyasî davalarının görüldüğü mahkemelerle ilgili de düzenleme yapılması gündemde. Mahkemelerde bir eksiklik görülmesi üzerine düzenleme yapılmasına karşı değilim. Ancak, görünen o ki CMK 250’de yapılacak değişikliğin çok farklı amaçları var gibi. Hükümet, başını ağrıtacak bazı konularla ilgili ön almaya mı çalışıyor sorusu aklımı kurcalıyor. Yoksa Ergenekoncuları ve Balyozcuları bu kadar sevindirecek adımlar atmazdı.
İktidar, kamuoyuna her ne kadar bu değişikliği farklı anlatmaya çalışsa da kamuoyu darbecilerle anlaşma yoluna gidildiğini düşünüyor. Düşünmekle de kalmayıp, inanıyor.AK Parti kendi değerlerini inkâr etme kararı aldıysa, buna bir diyeceğim yok. Darbecilerle ortaklıkları hayırlı uğurlu olsun demekten başka. Yok, inkar etmedim, değişmedim diyorlarsa, paket yakında Meclis’e gelecek. Sonucunu hep birlikte göreceğiz.
Ses kayıtlarını yayınlayanlara beş yıl hapis cezası getirilmesiyle ilgili AK Parti’lilerin teklifiyle tasarı hazırlanması da dikkatleri çeken bir diğer nokta. Üzerine çok fazla yorum yapmadan sadece şunu söyleyeyim. Korktukları ses kayıtları var da bunların yayımlanması mı engellenmeye çalışılıyor? Eğer cevapları hayırsa, bu telaş neden?
Kürtaj
Kürtajla ilgili o kadar yazılıp çizildi ki. Konuyla ilgili sadece şunu söylemek istiyorum.Allah kimseyi kürtaj olmaya mecbur etmesin ve kürtajla da imtihan etmesin. Sanırım bir anne ve de baba için verilebilecek en zor karar. Özellikle anneler için. Her ne sebep olursa olsun, kürtaj yaptırmış bir annenin, ömrünün sonuna kadar bu acı olayı unutacağını düşünmüyorum. Ve o yüzden diyorum ki, biz erkekler susalım ve konuşması gereken gerçek kişiler anneler konuşsun. İnanın en doğru açıklamaları onlar yapacaklardır. Çünkü bizler hayatta hiç anne olmadık.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Eline Hrant’ın kanı bulaşanlar…
29.01.2016 - Kar taneleri
5.02.2016 - Dengir Bey öyle kaçmak yok!
28.12.2015 - Şems-i itiraf!
15.12.2015 - İkametgâh Silivri- Suç darbe
9.02.2015 - Cesaretin bedeli
30.11.2015 - ‘Kelepçeyle gireceksin!..’ Sayın Arınç duymasın!
23.11.2015 - Avukatımız olur musunuz Sayın Arınç!
16.11.2015 - Hürriyet’i kim ‘kumpasa’ getirdi
9.01.2015 - Yüzünde tebessüm eksik olmayan ‘çınar’
26.10.2015
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































faruk tuncay
Aradaki 700 yıllık yaş farkını hesaba alırsak, M.S. 1300lerin Avrupasına denk geliyoruz. Engizisyon, cadı avları, din savaşları vb. Yandık!