Mehmet BARANSU
Çağlayan'da görülen şike, teşvik ve örgüt soruşturmasının geçen hafta karara bağlanıp Aziz Yıldırım’a her üç suçtan da altı yılın üzerinde ceza verilmesi yeni bir tartışmayı beraberinde geçtirdi. Yıldırım’ın avukatları başta olmak üzere, yakın çevresi kamuoyunu aldatmak için yine bildik yöntemleri devreye soktular.
Yeni iddiaları şu; “Ortada örgüt de yok, şikede yok. Yargıtay bu suçlamayı kesinlikle bozacak. Bu davanın bu mahkemelerde görülmesi de hukuka aykırıydı.”
Bu söylemin aslında iki nedeni var. Birinci neden, spor basını başta olmak üzere, gazete ve televizyonlar kulüp ve yöneticilerinin sözünden çıkamıyorlar. Kirliliğe bulaşmış, çıkar ilişkileriyle yoğrulmuş ve kulübün “gücünden” korkan bu basın sayesinde, yalanlarının ortaya çıkmayacağından yüzde yüz eminler.
İkinci neden ise kulüplerine “deli” gibi tapan, kayıtsız şartsız inanmış bir kitle olması. Şike, kirlilik, teşvik bu kitle için önemli değil. Bu kitleyi çok iyi yönlendireceklerini, yalana inandıracaklarını da biliyorlar.
İşte bu nedenlerden dolayı “örgüt de yok, şike de yok” söylemini kullanıyorlar. Ayrıca “ortada silah yok, antika silahlar var, bu nasıl örgüt” diye de soruyorlar.
Öncelikle bu doğru olmayan bilgiyi açalım.
Ortada antika değil gerçek silahlar da var. Ve bu silahlara sahip kişiler, Aziz Yıldırım’ın sağında, solunda mevzilenmişler. Başta mali kongre olmak üzere değişik platformlarda bu isimler muhalifleri susturmak için devreye giriyorlar. “İş bitiriyorlar.”
Kaldı ki bir davanın, kamuoyunun bildiği isimle özel yetkili mahkemede görülmesi için illa da silahlı olması gerekmiyor. Silah olmadan da üç kişinin biraraya gelmesiyle örgüt kurulabilir.
Nasıl mı?
Türk Ceza Kanunu’ndaki 250. Maddenin “b” fıkrası gayet açık; “Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyet çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar” denilerek, bunun örgüt kapsamında, özel yetkili mahkemelerde görüleceği ifade ediliyor.
Yasanın “b” fıkrasında görüldüğü gibi silah falan demiyor. “Haksız ekonomik çıkar sağlamak, cebir ve tehdit” diyor. Kanunen üç kişinin biraraya gelmesiyle örgüt kuruluyor mu? Evet. Şike ve teşvik verilerek, haksız ekonomik çıkar sağlanıyor mu? Evet.
Peki, bu işlem nasıl gerçekleşiyor?
Haksız yere şampiyon olunarak, milyonlarca dolar para kazanılıyor. Ekonomik çıkar sağlanıyor.
Aziz Yıldırım ve 15 arkadaşı neyle suçlandılar?
Örgüt kurup, haksız çıkar sağlamakla.
Tam da yasada belirtilen suçla yargılandılar ve ceza aldılar.
Ortada cebir ve tehdit var mı?
Tapeleri incelediğinizde başta Federasyon yöneticileri olmak üzere, bazı kulüplere ve şahıslara cebir ve tehdit uygulandığı net bir şekilde görülüyor. Dosyada 50’nin üzerinde tehdit olduğu, bazılarını Aziz Yıldırım’ın bizzat yaptığının belgesi var. Tapeler, tehditlerle dolu.
TCK’da belirtilen örgütle ilgili tüm fiilleri de bu dosyada görmek mümkün. Aziz Yıldırım, çevresinde sabıkalı olan bazı isimler dâhil birçok kişiye talimat ve görev verip, örgüt dağılımını yapıyor. Şikeyi başka biri organize ederken, teşvik girişimi için başka bir ismin devrede olduğu görünüyor. Aynı anda 10 isim örgütte farklı görevler üstleniyor ve biri Eskişehir’de görevdeyken, diğeri Ankara’da bulunuyor. “Haksız ekonomik çıkar sağlamak için” iş bitiriliyor. Kulüple ilgisi bulunmayan isimlerin bile devrede olduğu belgelerle net.
Öyle tahmin ediyorum ki, bin sayfayı bulacağı söylenen gerekçeli kararda, örgüt ve şike ayrıntılı bir şekilde anlatılacaktır. Tapeleri gün gün, alt alta, saat saat koymak “örgüt nerede” diyenlere en iyi cevap olacaktır. Ve bu dinlemeler de yasal ve gerçek.
Gerçi Fenerbahçeli bazı yöneticiler, yazarlar, avukatlar, bir ara doğru söylemeyip, “ses kayıtları yasal değil” diye de tutturmuşlardı ama bu operasyonlarında başarılı olamadılar.
Yazıyı fazla uzatmadan şunu söyleyeyim. Çağlayan’daki karara bakıldığında örgütün de, şikenin de, teşvikin de olduğu görünecektir.
Yıldırım ve çevresi Türkiye Futbol Federasyonu’nda yaptıklarının bir benzerini Yargıtay’da yapmaya çalışacaklardır. Yargıtay’ı ve de siyaseti yakın markaja alıp dosyayı bozmak isteyeceklerdir. Bunu başarırlar mı?
Hep beraber göreceğiz. Gazeteci olarak gözümüz bu ekibin ve perde arkasında yapacakları icraatlarının üzerinde olacaktır.
İlhan Ekşioğlu neden konuşmadı?
İlhan Ekşioğlu aslında dava sürecinde konuşacaktı. Hem hapishane de hem de duruşma salonunda bazı isimler kendisine “markaj” uyguladılar. Göz temasları mahkeme başkanının bile dikkatini çekti.
Yakın çevresi, avukatları ve bazı hukukçular da kendisinin konuşmaması için telkinde bulundular. Her şeyi itiraf etmesi sonu olabilirdi. Fenerbahçe kulübü halka açık bir şirketti ve ortaklar zarara uğradıkları gerekçesiyle kendisi ve şirketleri hakkında dava açabilirlerdi. Ekşioğlu tüm servetini kaybedebilir, tazminat ödeyebilirdi.
İşte bu nedenden dolayı Ekşioğlu susmayı tercih etti ve sadece “Bu kulüpte olan olayların hepsinden başkan haberdardır” demeyi tercih etti.
Fenerbahçe davaya uzun süre müdahil olmadı, çünkü…
Fenerbahçe kulübü uzun bir süre davaya müdahil olmadı. Bunun da bir nedeni vardı. Neden, Ekşioğlu’nun gerekçesiyle aynıydı; Yatırımcısına tazminat ödemekten korkmak. Trabzonspor’un davaya müdahil olmasının ardından da kendileri mecbur kaldılar. Şimdi dava açılırsa, Federasyon’un şikeyi aklama kararına güveniyorlar. TFF’yi uzun süre ablukaya almalarının bir nedeni de buydu.
[email protected]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015