Mehmet TIRAŞ

YENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR…
29.12.2025
253

Ben ülke gündemine oturan;“80 ile 100 milyar dolar gibi devasa bir uyuşturucu pazarının iddia edildiği,80 bin kişinin uyuşturucudan cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak tutulduğu.Uyuşturucu kullanma yaşının 12 yaşına  kadar düştüğü,Medya mensuplarına ve tanınmış kişilere yönelik uyuşturucu operasyonların sürdüğü ve uyuşturucu baronlarına dokunulmadığı” üzerine yazıya hazırlık yapıyordum ki...

Muhalif medyanın Web sitelerinin ve gazetelerin haber yaptığı, iktidar yanlısı medyanın ise görmediği; Dünya Bankası Türkiye, “Ekmek Tüketiminde Dünyanın Tepesinde”  haberine gözüm takıldı.

Birde milyonlarca asgari ücretle çalışan insanı ilgilendiren Ocak 2026 ayından geçerli olacak olan asgari ücretin açlık sınırının altında kalması gerçeği…

Asgari ücret yeni yılda “28 bin 75 TL” olarak açıklandı.

Hâlbuki 4 nüfuslu bir ailenin açlık sınırı 29 bin 828 TL...

 Siyasal iktidar ilk defa açlık sınırının altında bir asgari ücret belirledi.

Ben de yazının konusunu değiştirmeye karar verdim.

Bir yanda uyuşturucu bataklığında çürüme, diğer yanda ekmekle açlığını doyurma…

Uyuşturucu ve açlık arasına sıkışan bir toplum ortaya çıkıyor.

Dünya Bankasının verilerine göre: “Türkiye Ekmek Tüketiminde Dünyanın En Tepesinde” yılda kişi başına “199.6 kilogram ekmek tüketiyor.”

“Küresel ekmek pazarının 2025 yılında 533.4 milyar dolarlık devasa bir hacme ulaşması beklendiğine dikkat çekiyordu.”

Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların sayesinde, hukuktan uzaklaşmış bizim gibi ülkelerin şişirme zenginlik foyaları da böylece ortaya çıkmış oluyor.

Bir toplum en fazla ekmek tüketiyorsa o toplumun beslenme sorunu var demektir.

Fazla ekmek tüketmek “fakirliğin ve yoksulluğun” değişmez göstergesidir.

Uzmanlar da, ”ekmeğin beslenmeye hiçbir katkısının olmadığını“ sadece “açlığı bastırmaya” yettiğini açıklamıyorlar mı?

Dünya Bankasının verileri de bunu teyit ediyor.

Yılda kişi başına 199.6 kilogram ekmek tüketiyoruz.

Bu Türkiye’deki “Fakirliği ve yoksulluğu” ortaya çıkartan çarpıcı bir istatistik.

Dünya Bankasının Rakamları da “Türkiye’de 60 milyon insanın açlık ve yoksullukla boğuştuğunu” iddia edenleri teyit eder gibi…

8 Milyar dünya nüfusunun 3 milyarını oluşturan, Çin ve Hindistan ne kadar ekmek tüketiyor diye merak ettim.

Ama önce aklıma pirinç geldi.

Bir Çinli yılda kişi başına 142.700 kilogram, bir Hindistanlı da yılda 97.350 kilogram pirinç tüketiyor ama ekmeğe pek dokunmuyorlar.

Örneğin bir Çinli yılda 5.83 kilogram ekmek tüketiyor.

Hindistan’ın ise dünyanın en az ekmek tüketen ülkesi. Yılda kişi başına 1.75 Kilogram ekmek tüketmekteler.

Türkiye “uyuşturucu, fakirlik ve adaletsizlik üçgeninde” her gün biraz daha boğuluyor…

Bunun önemli sebeplerinin başında; gelir dağılımındaki adaletsizlik,kayıt dışı ekonomi, yolsuzluk ve kara paranın önünün alınamaması.

Ama gün geçmiyor ki siyasal iktidar ve taraftarları durumun perişanlığını teslim etmek yerine, akla ziyan şeyler söylüyorlar…     

Bunların başında “Almanya bizi kıskanıyor” algısı gelmiyor.

Utanma kalmadığı için hiçbir işe yaramayacağını bilsem de derinlemesine bir Almanya-Türkiye kıyaslamasını hatırlatmak istedim.

 Almanya’nın 2024 Tarihi itibarıyla 83 milyon 550 bin nüfusu var.

Türkiye’nin 86 milyon.

Almanya’da asgari ücretle çalışan 67 Kilogram kırmızı et alıp, yurt dışında tatil yaparken.

Türkiye’de asgari ücretle çalışan ancak 27 kilogram kırmızı et alıyor ama yaşadığı ülkede şehirlerarası seyahat edemiyor.

Almanya yılda kişi başına 17 kilogram ekmek tüketirken.

Türkiye’de yılda kişi başına 199.6 kilogram ekmek tüketiyor.

Almanya’da çalışan bir kişi ülke ekonomisine bir Saat’te 40 dolar katma değer yaratırken.

Bir Türk ise bir Saat’te 4 dolar katma değer yaratıyor.

Almanya 4 trilyon 75 milyar dolar GSYİH hasılası ile dünyanın üçüncü, Avrupa kıtasının da en zengin birinci ülkesi.

Almanya’da kişi başına düşen milli gelir 56 bin dolar.

57 İslam ülkesinin toplam 1 milyar 800 milyon nüfusu var; toplam üretimi bir Almanya kadar bile olmadığını biliyorlar mı?

Türkiye 1 Trilyon 330 milyar GSYİH hasılası olan bir ülke.

Fert başına düşen milli gelir ise 15 bin dolar.

Almanya’nın yıllık enflasyonu ortalama yüzde 2.4 ve bizim aylık enflasyonumuz kadar bile değil.

Almanya’nın ürettiği otomobilleri dünyanın en zengin ABD Başkanı olmak üzere,iktidarda olanlar  makam aracı olarak Alman arabalarını  kullanırken…

Bizim ürettiğimiz ve yere göğe sığdıramadığımız TİOGG’u bizim iktidar mensupları, kendileri bile kullanmıyorlar ama bizi kıskanan Almanların ürettiği lüks otomobillerine biniyorlar.

Almanya’da trafiğe kayıtlı olan araç sayısı 49.2 milyon ve bin kişiye 580 araç düşerken, yılda trafik kazalarında ortalama  2024 insan ölüyor.

Türkiye de trafiğe çıkan kayıtlı araç sayısı 32 milyon 821 bin ve bin kişiye düşen araç sayısı 189 ve Trafik kazalarında son dokuz yılın ortalamasında, ölen insan sayısı 6.500 kişi.

Almanya da makam araç sayısı 9 bin iken,

Türkiye de ise 125 bin makam aracı var.

Almanya cezaevlerinde toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 43 bin 740 kişi.

Bizde ise 2025 yılının Ekim ayı itibarıyla cezaevlerinde toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 425 bin kişi.

AKP iktidara geldiğinde cezaevlerinde toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 58 bin kişi olduğunu ve cezaevi yetiştiremediğini de hatırlatmış olayım.

Almanya’da her 2210 kazada bir kişi ölürken,

Bizde ise her gün 6 işçi, iş cinayetinden ölürken, 8 işçi de sakat kalarak iş göremez durumuna düşüyor.

Türkiye de yılda iş kazalarında ölen insan sayısı, AB (27) üyesi ülkelerinde olan iş kazalarının tam 7 katı fazla olduğunu da belirtelim.

.Almanya’da yıllarca 3.5 milyon Türk vatandaşı çalışıyor.

Türkiye’de kaç Almanın çalışıyor?

Birde iki ülkenin demokratik karnesine bakalım…

Almanya Hukuk Endeksinde 143 ülke arasında 5.sırada yer alırken.

Türkiye ise 143 ülke arasında 118’ci sırada yer alıyor.

2025 yılında “Dünya Basın Özgürlüğünde” Almanya 180 ülke arasında 11’ci sırada yer alırken.

Türkiye 159’cu sırada yer alıyor.”

Ortaya çıkan tabloya bakınca…

Kim kimi kıskanır?

Allah Aşkına Almanya hamurcu bir toplumun neyini kıskansın?

Türkiye’de Asgari ücretin ortalama ücrete dönüştüğü  ve asgari ücret açlık sınırının altında uygulanacağına göre;

Yeni yılda da değişen bir şey olmayacak ve milyonlarca insan kuru ekmeğe talim edecek.”

Yeni yılın tüm insanlığa ve okurlarıma kısaca hepimize “barış, refah ve özgürlükler” getirmesini diliyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar