Mensur Akgün
30 yıl önce dün, yani 9 Kasım 1989’da Batı Berlin’i Doğu Berlin’den ayıran duvar haftalar, hatta aylar süren gösterilerden sonra Doğu Alman yetkililerin “isteyen sınır kapılarından serbeste geçebilir” mealinde yaptığı bir açıklamayla fiilen değilse de sembolik olarak çökmüştü. O gece her iki taraftan da on binlerce insan sınır kapıları önüne yığılmış, duvarın üstüne çıkarak hukuken henüz gerçekleşmemiş olan birleşmeyi kutlamıştı.
Çok geçmeden iki Almanya’nın hukuki birleşmesi gerçekleşmiş, neredeyse eş zamanlı olarak Soğuk Savaş’ın bittiği ilan edilmiş, kısa süre sonra da Sovyetler Birliği tarih sahnesinden beklenmedik bir şekilde çekilmişti. Berlin Duvarı anlattığı, anlam bulduğu Soğuk Savaşı da kendisiyle birlikte tarihe gömmüş, bir anlayışın, büyük bir anlatının çöküşünü beraberinde getirmişti.
***
Tarihi Hegelci, ilerlemeci yorumu üstünden okuyan Francis Fukumaya isimli genç bir Amerikalı da Berlin Duvarı’nın çöküşüyle birlikte nihai hedef olan komünizmin artık gerçekleşmeyeceğini görerek liberalizmin galibiyetini ilan etmişti. O her ne kadar bunun iyi bir şey olmadığını ima etse de kendisini ve yazdığı makaleyi ön plana çıkartan siyasi irade “Tarihin Sonu” tezi üstünden kapitalizmi ve Batı sisteminin temsil ettiği değerleri kutsamıştı.
Oysa kapitalizm daha 1961’de galip gelmiş, ekleriyle birlikte 155 kilometreyi bulan Berlin Duvarı Doğu Almanya’da yaşayan insanlar Batı’nın cazibesine kapılıp gitmesin diye inşa edilmişti. Ne de olsa 1945-1961 arasında 3.5 milyona yakın Alman doğudan batıya göç etmişti. 1950’lerin sonunda özellikle bilim insanlarını, teknikerleri, vasıflı işçileri ülkede tutmak sorun haline dönüşmüştü.
Zaten duvar inşa edilmeden önce de Doğu Alman yetkililer geçişleri kısıtlamak için mümkün olan her şeyi yapmıştı. Ama o dönemde sosyalist sistemin zafiyetinden söz etmek mümkün değildi. Duvar en fazla “utanç” üstünden tanımlandı, yıllar önce Winston Churchill’in Missouri’de yaptığı bir konuşmada sözünü ettiği Demir Perdenin kuma, çimentoya, dikenli tele dönüşmüş hali olarak algılandı.
Berlin Duvarı “Batı” tarafından zafiyet değil güç göstergesi olarak anlaşıldı, çevreleme politikasının, daha fazla nükleer silah sahibi olmanın, “zayıf ülkeleri” domino taşları olarak düşünmenin gerekçesi olarak görüldü. Bir de muhtemelen “bölünmüşlük” Almanya’nın bütünlüğünden oldum olası endişe duymuş İngiltere’ye, Fransa’ya ve tabii ki Rusya Çarlığı’nın ardılı Sovyetler Birliği’ne stratejik konfor sağladı.
Polonya, Macaristan ve daha pek çok “Doğu Bloğu” ülkesindeki gösteriler Doğu Almanya’ya sıçradığında ve Sovyetler Birliği’nin daha önce Macaristan’da, Çekoslovakya’da yaptığına benzer müdahaleleri bir daha yapmayacağı anlaşıldığında dünya değişti, Soğuk Savaş bitti. NATO 1990 Londra Zirvesi’nde Sovyetler artık hasmımız değildir diye açıklama yaptı. Ardından Paris Zirvesi gerçekleşti, silahsızlanma antlaşmaları imzalandı.
BM bile Saddam Hüseyin’in de katkısıyla tarihinde ilk defa kuruluş amacına, hukukuna ve içtihadına uygun şekilde hareket edebildi. Irak’ın Kuveyt’i işgaline karşı beş daimi üye ortak kararlar verdi, yaptırım tedbirleri uygulamaya kondu, ardından da Irak’a karşı güç kullanıldı. Bu arada Sovyetler Birliği kendini feshedince yeni yeni ülkeler kuruldu, çok geçmeden de yeni yeni istikrarsızlık alanları oluşmaya başladı.
***
30 yıl içinde dünyada çok şey yaşandı, savaşlar oldu, insanlar öldü, ülkeler parçalandı ama Berlin Duvarı hiç unutulmadı. Bölünmüşlüğün metaforik idraki olmayı her zaman sürdürdü. Bazen İsrail’in Filistin duvarı olarak karşımıza çıktı, bazen Kıbrıs’taki bölünmüşlüğü karikatürize etmek, dünyaya Rumlar açısından en kolay çözümü anlatmak için kullanıldı. Bugün de farklı değil.
Parçaları hediyelik eşya dükkanlarında satılan, dünyanın dört bir tarafında evleri, odaları süsleyen “duvar” akıllarda yaşıyor, yıkıldığı zamanda olduğu gibi kendisini her alan ve düzeyde birleşmenin, birleştirmenin imgesel taşıyıcısı olarak takdim ediyor. Artık karşımızda tarihi bağlamından kopartılmış büyük bir anlatı olarak duruyor. Dikkat edelim de tuzağına düşmeyelim…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025
13.08.2025
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025