Muharrem Sarıkaya
İBRAHİM Kalın’ın “Hiç Oldum” isimli türküsünün düzenlemesini yapan Erkan Oğur’a söz söyleyenlere bir sorum olacak…
Musa Eroğlu’nun bestelediği "Mihriban Türküsü" için de aynı bakışa mı sahipler?
Dindarlığı ile kitlelere rol model olmuş Abdurrahim Karakoç’un yazdığı Mihriban şiirinin, Musa Eroğlu tarafından bestelenmesinden rahatsız olmayanlar, Erkan Oğur’un düzenlemesinden neden rahatsız olur?
Oysa sanat özellikle de türküler toplumun buluştuğu en önemli ortak paydadır.
Orada ideolojiden eser olmaz.
İDRAKE GİYDİRİLEN
Eğer öyle olsaydı, bugün Neşet Ertaş ne koca Aşık Veysel ne Pir Sultan Abdal Yunus Emre ne de Karacaoğlan kalırdı.
Ya da Ey Zahit ile nice dizeleri günümüze kadar ulaşan Harabi…
Hangimiz onların dizelerini söylerken, Cemil Meriç’in insan idrakine giydirilen deli gömleğini aradık?
Hangimiz, onların etnik kimliğini veya ideolojisini sorgulayarak türkülerini seçip söyledik?
Öyle olsaydı bugün toplum olamazdık.
Ne yapacağız şimdi?
Hepimiz bir mevziiye geçip, düşünmeden, içeriğinin bir sanat eseri olup olmadığına bakmadan karşımızdakine kurşun mu sıkacağız?
Vay sen onunla nasıl sanat yaparsın diye linç mi edeceğiz?
ÇAĞIN HIZIR PAŞALARI
O zaman sanatın çok kültürlülük, çoğulculuk içinde yeşerebileceği gerçeğini nereye koyacağız?
“Sana sanat yapmak yasak!...” mı diyeceğiz?
“Saz çalmaktan men ediyorum!” diye ferman mı çıkaracağız?
Söyler misiniz bu durumda ne farkınız kaldı Hızır Paşa’dan?
Birilerinin de çıkıp “Yürü bre!...” mi demesi gerekiyor?
Hiç ortak buluşma paydamız kalmayacak mı?
Baktım saldırı tek taraflı da değil…
Biri diyor ki, “O dinsizle niye eser yaptın?” diğeri diyor ki, “Hükümetin adamının eserini niye düzenledin?”
Bu da önümüze net koyuyor ki ikisinin de ortak buluşma paydası, uzlaşıdan çıkıp, karşıtlık, nefret olmuş…
Böyle zihniyette, sanatın toplumsallaşmasını nasıl sağlayacağız?
Bizim sanatımız, ötekinin sanatı mı diyeceğiz?
Sevgili Hasan Saltık’a bugüne kadar çıkardığın 1200 albümü kaldır at, onun içinde benim ideolojimden olmayanlara yer vermişsin mi diyeceğiz…
Sanata olan bağı ile tanıdığım bir dostumun attığı tweet beni bunları yazmaya itti.
Diyor ki, “Erkan Oğur’u bir asırlık misafirimiz sanmıştık…”
Sevgili dostum, acaba hiçbir ideolojik bakış içinde olmadan bir eseri düzenledi diye gönül misafirliğinden etmek ayıp değil midir?
KÖTÜNÜN TÜRKÜSÜ YOKTUR
O sanatın tekdüzeleşmesi, sadece senden yana olanların türkü yakmasına izin verilmesi anlamına gelmez mi?
Bunun adı sanat komplosu olmaz mı?
O zaman hemşerim Neşet Ertaş’ın bir zamanlar twitlerinize konu ettiğiniz şu sözünü ne yapacağız?
“Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur…”
Sanatçının, sanatını hangi bedeller ödeyerek sürdürdüğüne çağlar boyu tanıklık ettik.
Onlar türkü yakmadan, çalıp söylemeden de yaşamlarını sürebilirlerdi.
Öyle olsalar sanatçı ruhları neye dönüşürdü?
ZAMANIN GÜRÜLTÜSÜ
Hatırlar mısınız, Şaştokoviç o meşhur 7. Senfonisini Stalin döneminin baskısı içinde ne denli zor yazdığını…
Zamanın Gürültüsü iyi anlatır o dönemi...
Şaştokoviç eseri ne için yazdığı sorulduğunda bir gün şu yanıtı verir:
“Senfoni, kuşatma altındaki Leningrad’a değil, Stalin’in yıkıp, Hitler’in olsa olsa bu yıkımın üzerine tüy diktiği Leningrad’a ilişkin…”
Yani ikisinin de birbirinden farkının olmadığını net koyar…
Şimdi sorarım size Erkan Oğur ne yapmış…
İbrahim Kalın’ın eserindeki şu dizesi herhalde durumu özetlemeye yeter:
“Bir gönül kırdım ah bilmeden/ Kurşunlar yağdı göklerden…”
“Hiç olmak” bu toplumsal mevsimlerde ideolojik yaşam sürenler için okunduğundaki gibidir…
Derinliğini bilen için ise Yunus’tur, Pir Sultan’dır, Veysel’dir, Neşet’tir…
Ya da Erkan Oğur’dur…
Zordur…
***
İki güzel insan göçtü
15.04.2021 - 01:36 Güncelleme: 15.04.2021 - 01:36
DÜN bu dünyadan iki güzel insan göçtü.
Her ikisinin ortak özelliği de aynıydı.
Dostluğun, arkadaşlığın, dürüstlüğün, uzlaşının, insanlığın timsali iki insan.
Birini hepiniz tanırdınız Yıldırım Akbulut…
Diğeri ise belki çoğunuz tanımaz, arkadaşım, can dostum Özdemir Erkan…
İkisi de Hak yoluna dün birlikte yürüdü.
Hiç karşılaştıkları veya tanışıklıkları var mıydı bilmiyorum ama ikisinin gönlü, ruhu, düşünce yapısı birbirine çok yakındı.
Haklarında o denli söz söylenirdi ama ikisi de tek kelime kızmaz, çelebi bir tavırla yoluna devam ederdi.
Hiç unutmam, Başbakanlığı dönemiydi…
Başbakanlık Konutu’nda bir akşam sohbet ediyorduk; hükümetin işlerine fazlaca müdahil olan Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çevresindeki isimlerden yakındı.
Bakanları, müsteşarları ve genel müdürleri kendisinin haberi olmadan arayıp hükümetin işlerine müdahale ettiklerinden yakındı.
“Terzisi dürzüsü” cümlesini o gün işittim.
Gözlerini açıp şöyle geriye doğru yaslandı, sakin ve ağır konuşma tonu bir anda kararlı hale dönüştü, “Dost sohbeti bunları yazma…”
Üzerinden iki gün geçti.
Demek ki bu süre onu o denli rahatsız etmiş ki, duayenimiz Güneri Civaoğlu’na hepsini yazılmak üzere söylemiş.
Ertesi gün manşette…
Benim elimde ise daha fazlası mevcut ama bir kere söz vermişim cayamam…
ADININ AÇIKLANMASINI İSTEMEYEN BAŞBAKAN
O günlerde, “Adının açıklanmasını istemeyen bir bakanın söylediğine göre…” cümlesiyle başlayan haberlere çok rastlanırdı.
Benden ondan ilham alarak, “Adının açıklanmasını istemeyen bir Başbakan…” diye başladım ve ardından sözlerinden geri kalanı aktardım.
Sabahın erken saatinde aradı.
“Gardaşım sen ne yapmışsın öyle?” diye sitem dolu ses tonuyla söze girdi.
Bende yanıt hazır:
“Sayın Başbakanım, bir yanlışlık olmasın; sizin sözlerinizi Güneri (Civaoğlu) Bey yazdı. Ben ise adının açıklanmasını istemeyen bir Başbakan’ın söylediklerini aktardım…”
Telefonda sesindeki titremeyi hissettim.
Kısa süre sustu, “Seninle uğraşılmaz…” deyip telefonu kapattı.
KIZGINLIĞINI GÖSTERMEDİ
Ertesi gün özel kalem müdürü ve danışmanı bana çok kızdığını söyledi…
Bir gün sonra karşılaştım, öfkesinden eser yoktu, başını iki yana salladı, tek kelime etmedi.
O bıyık altından keyiflendiğinde gösterdiği muhteşem gülüşünün tınısı yayıldı etrafa…
“Nasılsın bakalım?” dedi ve yürüdü…
Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra en iyi dostlarından biriydim.
Telefon eder hatırını sorar, bayramlarını kutlardım…
Mutlu olurdu…
Son olarak 2 yıl kadar önce TBMM’de karşılaştım, oldukça yorgun görünüyordu.
Sıkıntılarından söz etti.
Sağlık sorunlarının kendisini yorduğunu söyledi; eski günleri konuştuk.
Hakkındaki bütün o yazılan fıkralara aldırmadığı gibi, geçmişte olup bitene aldırmıyordu.
Hakkında bugün bu denli iyi sözler duyabiliyorsak, toplumun vicdanında bu denli yer edebildiyse, o muhteşem hoşgörünün, çelebiliğin getirisidir.
Aslında asıl fıkrayı hepimiz için kendisi yazdı…
Bütün kesimleri üzerinde uzlaştırdı, Türkiye’nin ortak paydası oldu…
Bugün hepimizin ardından güzel söyler söylemesinin nedeni bundandır…
İki insan, hoşgörü ve uzlaşının rol modeli dün dünyadan ayrıldı; Hak yoluna yürüdü.
Her ikisinin de Hak yolu açık, ruhu revan, devri devran olsun…
İkisi de iyi insandı…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.08.2021
26.07.2021
21.07.2021
13.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
12.05.2021
11.05.2021
3.05.2021
28.04.2021