Murat AKSOY
'… Üç dönem üst üste oylarını arttırarak seçim kazanan AK Parti'nin -iktidar yorgunluğuna rağmen- dördüncü dönem hükümet olma olasılığı çok uzak değil.
Bu durumu nasıl açıklayacağız?
Nasıl oluyor da iktidar partisi iktidar yorgunluğuna rağmen bunu başarabiliyor?
AK Parti'nin bunu başarmasının ana sebebi, Türkiye'de ilk defa toplumu referans alan siyasetin kurumsallaşmasıdır. Bu süreçte AK Parti'ye yönelik bütün açık ve örtük darbe planları esas hedefi iktidar olsa da siyasetin kendisidir, toplumdur.
2002'de başlayan iktidar dönemi Türkiye açısından sadece siyasetin keşfedilmesi değil aynı zamanda 2009'dan itibaren de 'Yeni Türkiye'nin adım adım kurulmaya başladığı dönemdir. 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa değişikliği referandumu büyük önem taşıyor. …
…
Son dönemde AK Parti ekseninde sıkça dile getirilen 'otoriterleşme' eğilimleri ya da 'güvenlik' eksenli siyasal okuma parti açısından da Türkiye açısından da sıkıntılıdır. Özellikle hukuk alanında ortaya çıkan ve neredeyse keyfiliğe varan kararlar gerçekten sorundur. Faili meçhullerle ilgili onca delile rağmen zanlılar şartsız serbest bırakılırken; boynundaki puşi yüzünden üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül'ün tutuklu yargılanması hukuk devleti açısından vicdan yaralayıcıdır. … İçinde bulunduğumuz kuruluş süreci tek bacaklı yürüyor.
AK Parti'nin siyasal yalnızlığı, iktidarın otoriter özünün kendini göstermesine fırsat veriyor. Bu otoriter öz, partiden değil bürokrasiden kaynaklanmaktadır. Siyasetin inisiyatif almadığı noktada devreye giren bürokrasi boşlukları doldurarak inisiyatif alıyor. Özellikle yargı alanında ortaya çıkan sorunların artması yargı bürokrasinin siyasetin atamadığı adımlardan doğan boşlukları doldurmasından ibarettir. Bürokrasinin bu kadar öne çıkması siyaset için ölümcüldür. Elbette AK Parti için de.
…
Wallerstein ve Hopkins'in modern dünya sistemi için Geçiş Çağı (1945-2025) diye tanımladıkları dönemin küçük ölçekli bir benzerini şu anda Türkiye yaşamaktadır. Yaşanan süreç şu anda eski Türkiye'den yeni Türkiye'ye geçiştir. Ve bu geçiş süreci en az bir-iki dönem daha devam edecektir.'
Bu satırları 20.12.2011'deki 'Geçiş dönemi ve tüzük değişikliği' başlıklı yazımdan aldım.
Aradan bir buçuk yıl geçti.
KURUCU PARTİ OLARAK AK PARTİ
Geçen bu bir buçuk yılda ne yazık ki geçiş dönemine uygun çok olumlu mesafe alamadık.
Geçiş süreci kaçınılmaz olarak bir tür inşa ve kuruluş sürecidir. Bu dönemi siyasal olarak taşıyan parti ya da partiler de bir tür 'kurucu parti/ler'dir.
Türkiye'de bu süreci taşıyan parti AK Parti'dir. AK Parti'nin siyasal meşruiyeti devlet yerine toplumdan alması Türkiye'nin eskiye göre demokratikleşmesinde büyük katkı sağladı. Askeri vesayet geriletildi, siyasi alan genişledi. Kısaca eski Türkiye'den yeni Türkiye'ye yol alındı ama yol bitmedi. Çünkü Yeni Türkiye henüz kurulmadı ve kurulma tarihi de son dönemde yaşadıklarımızla yakınlaşmıyor tersine uzaklaşıyor.
AK Parti kurucu parti olmanın üzerine yüklediği yükü yeterince taşıyamıyor. Bunun temel nedeni, 'AK Parti'nin toplumu referans alan siyasal alanda yalnız olmasıdır'. Bu yalnızlık yeni Türkiye yolunda ilerlememize engeldir.
Kurucu partileri diğer partilerden ayıran temel özellik kendi siyasal kimliği ne olursa olsun kamusalı, toplumda var olan tüm farklılıkların bir arada ve birlikte yaşayabilecekleri bir düzeni kurma arayışıdır.
CHP, 1923'de kurucu parti olarak bunu tercih etmedi. Yeni kamusalı, 'Laik/Türk' vatandaşlık kimliğine göre tanzim edip; tüm toplumsal farklılıkları özel alana hapsetti. Ve bugün çok eleştirdiğimiz CHP'nin 'tek parti dönemi' başladı.
AK Parti, 2007'de inşa ettiği farklı kimlikli koalisyonu 2011 seçimlerinde kendi siyasal kimliğini tahkim etmek adına bozdu. Bu sadece Meclis'te AK Parti grubunun homojenleşmesine yol açmadı, kamusal alanda da benzer bir homoejizasyonun yolu açıldı. Bu kez başka bir kültürel kimlik ile diğer toplumsal farklılıklar ötekileştirilmeye başlandı.
Bugün ne yazık ki, yeni anayasa konusunda istenen noktada değiliz, demokratikleşme sürecinde yeterince hızlı değiliz. Temel hak ve özgürlükler, düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki, yargı alanındaki sorunlar, medyada yaşanan daralma ortada. Eğer bunlar doğru ise ortada ters giden bir şeyler var demektir. Ve bu terslikleri ifade etmeyi, çözüm süreci hedefleniyor iddiasıyla önemsizleştirmek AK Parti'ye ve Türkiye'ye iyilik değildir. Medyada sıkça çözüm süreci öncelenerek farklı kesimlerin hak ve özgürlükleri sıralamada altlara itilmek istense de, çözüm sürecinin ancak demokratikleşme ile birlikte yürüyeceğini yaşadığımız süreç bize göstermektedir.
Birinci tek parti döneminin maliyetini geçmişten biliyoruz. O Türkiye'nin bize kötü bir mirası var. Bu kez biz, çocuklarımıza kötü miras bırakmayalım.
twitter.com/murataksoy
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018