Murat AKSOY
AK Parti, kendisi için “ustalık” olarak tanımladığı üçüncü dönemin gerçek hedefi, partinin “siyasal ve kültürel kimliğini”konsolide etmek ve kurumsallaştırmaktı. Yani hedef, parti yönetiminden parti teşkilatlarına inen kültürel ve siyasal kimliğin inşası ve homojenizasyondu.
Nitekim 2007’de toplumun farklı kesimleri ile yapılan koalisyon, 2011 seçimlerinde daraltıldı. Herhangi bir siyasi parti için bu tercih, tek başına sorun değildir.
Herkes benim gibi olsun
AK Parti’nin bu tercihini “sorun” haline getiren durum, kendisi için tercih ettiği bu siyasal ve kültürel kimliği biricikleştirip tek gerçek varsayıp, bunu “mikro alanda” yaptığı siyasal tercihleri, yasa ve yönetmeliklerle tüm topluma empoze etmeye başlamasıyla oldu.
Kürtajdan doğum şekline, içki tüketiminden eğitim sistemine pek çok alanda yapılan değişliklere, son olarak başörtüsünü 10 yaşından itibaren serbest bırakılması eklendi. Bütün bu siyasal tercihler, AK Parti’nin toplum tasavvurunun sembolik adımları olarak ortaya çıktı.
Devlet eliyle homojenizasyon
Kim iktidar olursa olsun, kendi kültürel kimliğini plebisiter çoğunluk üzerinden, devlet imkanları ile topluma dayatması demokratik değil otoriter bir yaklaşımdır. Bu nedenle AK Parti’nin farklılıkları yok sayan, bu uygulamaları demokratik meşruiyet içinde girişilmiş otoriter yönelimlerdir.
Gezi’de yaşanan kırılma
AK Parti’nin, kendi kimliğini topluma empoze sürecini daha açık hale getiren gelişme kuşkusuz Gezi protestoları oldu. Gezi protestolarına karşı AK Parti’nin takındığı tavır “nasıl bir yönetim?” ve “nasıl bir Türkiye?” sorularına açık cevap olarak ortaya çıktı.
Her iki “nasıl” sorusunun cevabı da; meşruiyetini kimlik siyasetine dayandıran, bunu devletin ekonomik imkanları ile sürdürmeye çalışan otoriter yönetimdir.
Kamuda ötekilere yer yok
Gezi protestolarının bir başka belirleyici unsuru da, AK Parti’nin hayal ettiği toplum tasavvurunu hayata geçirmesinde katalizör görevi görmesidir. 2023’e kadar zamana yayılmış bu hedefi gerçekleştirme hedefi hızlanmıştır.
Nitekim dershane tartışması ile başlayan ve 17-25 Aralık süreçlerinin ve devamında yaşananların özeti; Kamuda (devlette) her türlü kültürel farklılığın, farklı kimliklerin, düşüncelerin temizlenme girişimidir. Ki bu girişim, farklı kimliklere karşı önceden başlamıştır.
Mezhep siyasetinin kodları
AK Parti’nin hem kamuyu (devleti) hem de kamusal alanı devlet imkanları ile homojenleştirme girişiminin dış politika ayağı ise mezhepsel kurgu üzerine inşa edilmiş bir Ortadoğu liderliği hayali oldu.
Mursi başkanlığındaki, Mısır ile kurulan ilişki de, Filistin’de eskiden bu yana Hamas ile kurulan ilişki de, Suriye’de ÖSO dışındaki radikal İslamcı El Nusra ve IŞİD ile kurulan ilişki de hep mezhepsel kimlik siyaseti üzerinden şekillenmiştir.
Bu dış politik anlayış da, içerdeki gibi farklı olan kültürel, dinsel ve etnik kimliklerin yönetimden uzaklaştırılması, mümkünse farklılıkların özel alanda kalması temeline oturdu.
Suriye’nin bize tuttuğu ayna
AK Parti’nin bu politikası Suriye’de iflas etti.
Suriye’de iflas eden politika, AK Parti’nin Alevi ve Kürt sorunu karşısındaki çaresizliğini de, bu sorunları neden çözemeyeceğini de açık biçimde göstermiştir.
Ancak Kürt siyasi hareketi ve Öcalan, çözüm sürecine Gezi’den sonra da inanmaya devam ettiler. Gezi’ye burun büktüler. Gezi’ye 17-25 Aralık’a zorlama darbe muamelesi yaptılar. Bu yönüyle adım adım gelen Kobani faciasının bir sorumlusu da kendileridir.
En son olarak, Kobani için harekete geçme şartını Esad’ın gidişine bağlanması, IŞİD ile PKK’nın eşitlenmesi hep aynı mantığın sonuçlarıdır.
AK Parti için Suriye’de temel hedef asla toplumsal taleplerin iktidar olması, toplumun kendi sorunlarını çözmesi öncelikli olmamıştır. Öncelik her zaman ve her şartta Esad’ın gitmesi olmuştur. Çünkü Esad, AK Parti’nin Ortadoğu’da hedeflediği mezhep temelli ortaklığa uygun değildi.
Etnik kimlik olarak Kürtlere ilk günden karşı
Aynı şekilde hükümetin Haziran 2012 sonunda PYD’nin Rojova’da elde ettiği özerliği de tepkisi “Suriye’de oldu bittiye izin verilmez” şeklinde olmuştur. Ve bu sürecin devamında IŞİD-El Nusra bu bölgelere saldırı düzlenmiştir.
Rojova’da PYD’nin elde ettiği özerkliği hükümet açısından rahatsız edici yanı Kürtlerin “etnik kimlik” üzerinden varlığıdır.
Bir önceki yazıda ifade ettiğim gibi, AK Parti için Esad’ın temsil ettiği kültürel, dinsel Alevi kimliği ile PYD’nin temsil ettiği etnik Kürt kimliği AK Parti'nin Ortadoğu politikası için varlıkları kamusal alanda kabul edilebilir değildir. Bu kimliklerin varlığı AK Parti’nin hem içeride hem de dışarıda hedeflerinin ve hayallerinin gerçekleşmemesi anlamını taşıyor.
Hem içeride hem dışarıda iflas
İçeride nasıl, Aleviler, Kürtler, Ermeniler, cemaat, solcular nasıl AK Partililiğin ötekisi ise dışarıda da Esad ve PYD’nin kamusal alanda temsil etiği kimlikler AK Parti’nin ötekisidir.
Hem içeride, hem dışarıda izlenen bu kimlik siyaseti en başta demokratik olmadığı için iflas etmeye mahkumdu. Ancak bugüne kadar ısrarla sahiplenildi ve sahiplenilmeye de devam ediliyor.
Bedeli ağır riskler alındı
Devam edecek çünkü, AK Parti ve yöneticileri, bu politikaya“büyük yatırımlar” yapmış ve uğruna bedeli ağır “büyük riskler”almışlardır.
Devam edecektir çünkü, bu süreç Başbakan Davutoğlu’nun kullandığı ifade ile söylersek AK Parti için artık “ontolojik” bir savaştır.
Gezi’de ortaya çıkan 17-25 Aralık ile derinleşen toplumsal zihni bölünme ne yazık ki, Kobani üzerinden giderek toplum bir gerilime yol açıyor ki, bu ontolojik savaşın en ağır yansıması budur.
Çözüm demokraside ve mağdurların koalisyonundadır
Oysa çözüm demokraside.
Çözüm çoğulculuğu içselleştirmiş bir demokratlıkta.
Çözüm farklılıkların kamusal alanda zenginlik olduğunu içselleştirebilmekte.
Çözüm farklı olanlar birlikte ve eşit yaşamayı içselleştirmekte.
Çözüm kendine biraz mesafe alacak kadar demokrat olabilmekte.
@murataksoy
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018