Murat AKSOY
AK Parti’nin, Hakim ve Savcılar için yapmayı düşündüğü seyyanen zam ile ilgili yasa teklifi, gelenek olduğu üzere bir kez daha torba yasa usulüyle geniş bir “Güvenlik Paketi”ne dönüştürüldü.
Bu pakette yer alan değişiklik önerilerine bakıldığında; bunların güvenlik değil bizatihi güvensizliği yani devletle toplum arasındaki mesafeyi açmak üzerine olduğunu görürsünüz.
Elbette asıl ironik olan ise bu değişiklik önerilerinin Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından, “AK Parti’nin en güçlü yanı olan demokratikleşme” hedefinin parçası olarak sunulmasıdır.
Buna kendileri inanıyor olabilirler ama bunu, bizden beklemesinler.
Nitekim pakette öyle öneriler var ki, bundan 8 ay önce 5. Yargı paketiyle “demokratikleşme” adına yapılanların tam tersinin önerilmesi bize “demokratikleşme” olarak sunuluyor.
Demokratikleşme(me) paketi
Paketin bu hale gelmesine gerekçe olarak, geçen hafta HDP’nin çağrısıyla ortaya çıkan olayların ve yaşanan kayıpların bir daha yaşanmaması ve önlenmesi olarak gösteriliyor.
Alman modeli örnek veriliyor. Demokraside Almanya’yı örnek almayanların polis ve güvenlik konusunda Almanya’yı örnek alması da ayrı bir konu.
Bu paket bir tesadüf mü?
Kobani’ye dikkat çekmek için yapılan protestolar olmasaydı bu tür düzenlemeler yapılmayacak mıydı?
Elbette ki hayır!
Hayır çünkü, Gezi’den itibaren ortaya çıkan her demokratik talep; AK Parti’nin otoriter yüzünü biraz daha açığa çıkardı ve çıkarmaya devam ediyor.
Bu düzenlemelerin büyük bir kısmı son gelişmelerden değil, AK Parti bu tür düzenlemeleri siyasi meşruiyetini sürdürmek için kullanacağı bir tür “çıkış yasaları” olarak görüyor.
Onun için bu paket demokratikleşme değil bizatihi demokratikleşmeme paketidir.
Paketin hedefi AK Partililer dışında herkestir
AK Parti, bu paketle hak ve özgürlüklerini savunan herkesi hedef almaktadır. Görünürdeki hedef Kürtler olsa da, bu düzenlemelerin hedefi cemaattir, Alevilerdir, azınlıklardır, CHP’dir, HDP’dir. Kısaca AK Parti’ye siyaseten muhalif olan herkestir.
Mesela pakette yer alan Yargıtay Kanunu’ndaki değişiklik ile“Adli Yılın Açılışı”nın kaldırılması bile tek başına bu düzenlemelerin anlamını ve amacını yeterince açıklıyor.
Makulseniz yandınız…
Bu değişiklik önerilerini demokratikleşme adına savunmak, hele bunu söylerken de çözüm süreci konusunda ciddi adımlar atılacak demek yüzümüzde müstehzi bir gülümsemeye yol açıyor sadece. Ciddiye almakta zorlanıyoruz. Hem bunları hem de savunanları.
Mesela Şubat 2014’te yasalaşan 5. Yargı paketinde, aramaları zorlaştıran, “somut delil” şartına bağlayan, dinleme, izleme ve teknik takip, malvarlığına el koyma kararında, 3 hakimin oy birliği aranması koşulu yeni paketle kaldırılıyor. “Makul şüphe” yetiyor. Yani makulseniz yandınız.
Unutmayalım ki, Şubat 2014’de yasalaşan paket, 30 Eylül 2013’de açıklanmış ve çözüm sürecine katkı sunacak “demokratikleşme paketi” olarak dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından kamuoyuna deklare edilmişti.
Çözüm süreci mi dediniz, demeyin bence
Çözüm sürecinde kapsamında Kürt siyasi hareketi ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesini isteyenler tarafından kaldırılması istenen TMK, yumuşatılması istenen TCK ve CMK, bu paketteki önerilerle daha da sertleşiyor.
Siz bu paketi yapanların, bir hak ve özgülük sorunu olan Kürt sorununu çözebileceğini, çözüm sürecini ilerletebileceğine inanabilir misiniz?
Hedef: Siyaseti sokağa itmek
Bütün bu değişikliklerin ve ileride olabilecek bu tür değişiklerin tek hedefi var; başta Meclis’te olan siyaset kurumları olan partileri ve Meclis’i yani yasamayı işlevsiz kılarak siyasetin alanının daraltmaktır.
Bu açıdan AK Parti, izlediği siyasetle bizatihi siyaseti yok etmektedir.
Siyasetin siyaseti, toplumsal talepleri yok etmesi, siyasete sokaktan başka seçenek bırakmamak anlamına gelir ki, AK Partinin hedefi de budur.
AK Parti, siyaseti sokağa iterek, sokağı marjinalize edip, toplumsal meşruiyetini algı yönetimiyle konsolide etmek istemektedir.
Bu tercih, AK Parti için tek seçenek olan kutuplaşma ve gerginlik stratejisinin doğal bir sonucudur.
@murataksoy
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018