Murat AKSOY
CHP Türkiye’ye sesleniyor...
20.04.2015
1417
AKP’nin ardından CHP de seçim bildirgesini açıkladı. Elbette tek başına seçim bildirgesi, her hangi partiyi başarılı kılmıyor. Ancak seçim bildirgelerinin o partinin, ülkeye ve dünyaya nasıl baktığı konusunda seçmenlere belli bir fikir verdiği de gerçek.
AKP ve CHP’nin seçim beyannamelerini kıyasaladığımız zaman iki partinin hem Türkiye’ye hem de dünyaya bakış arasındaki büyük farkı görme şansına sahibiz.
AKP, seçim bildirgesini ne kadar AKP’liler için yazmışsa; CHP’de tam tersine tüm Türkiye için yazmış.
DAVUTOĞLU’NUN DERİN ÇARESSİZLİĞİ
AKP seçim bildirgesine genel bir bakış, bildirgenin Türkiye’den çok Erdoğan ve yakın çevresinin önceliklerine göre hazırlandığı şeklindedir. Bildirgedeki mahçup “başkanlık sistemi” vurgusu bunun işraretidir.
Nitekim seçim beyannamesinde Türkiye’nin son yıllarda iç ve dış politikada yaşanan gerilimlerden eser yok. Sanki Türkiye dış politikada yalnızlaşmadı, sanki Türkiye’de toplumsal kutuplaşma yaşanmıyor, sanki ülkede Kürt sorunu yok, sanki hukuk ortadan kaldırılmamış.
Ancak tüm bunların gerçek olmadığını Davutoğlu’nun yüzüne baktığınzda görüyorsunuz. Bildirgeyi açıklayan Davutoğlu’nun yüzünde o gün, sahip olduğu tüm akademik kariyerini siyasi gelecek uğruna Erdoğan’ın gölgesi altında yok eden Davutoğlu’nunun derin çaresizliğini gördük.
CHP’NİN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ
Dün açıklanan CHP seçim bildirgesi AKP’ninkinden pek çok açıdan iyi ve geniş bir vizyonda hazırlanmıştır.
CHP bildirgesi, partide Kılıçdaroğlu’yla yaptığımız bir görüşmede ifade ettiği ‘yavaş ama kararlı’ değişimin en somut halidir. Bu metin, partide önseçim kararı ile önemli bir evreye gçen yapısal dönüşümün somutlaşmış halidir. Ve bu değişimden geri dönüş artık mümkün değildir.
Seçim bildiregesi, sadece seçimleri hedef alan değil CHP’yi parti olarak içine hapsolduğu dar çerçeveden çıkaran onu Avrupalı, sol, sosyal demokrat yapmaya aday bir metindir.
6 BÜYÜK DEĞİŞİM ALANI
Bildirgede CHP, ‘Yaşanacak bir Türkiye’ ve ‘Umutlu bir gelecek için büyük dönüşüm hedeflerini’ altı ana başlıkta toplamış.
Bunlar;
1. Özgürlük, hukuk devleti ve demokrasi,
2. İstihdam yaratan, kapsayıcı ekonomi,
3. Dayanışma ve sosyal adalet,
4. Yurttaş için nitelikli kamu hizmeti,
5. Doğa ve kent hakkı,
6. Yurttaş ve değer temelli dış politika. Bütün bu başlıklar altındaki somut sorun alanlarını içeren alt başlıklar, Türkiye’nin son yıllarda dış politikada hapsolduğu yalnızlıktan, iç politikada yaşanan toplumsal kutuplaşmadan, devletin partileşmesinden, ekonominin devletçilikten kurtarılması açısından önemli ipuçları sunmaktadır.
Araştırmalar CHP’nin oylarının yükseltemeyeceğini söylese de, CHP bu bildirgeyle, toplumun ortak vicdanı olma yolunda büyük bir adım atmıştır
Yorum Yap
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yorumlar (5)
- 43 günün kısa hikâyesi
8.02.2019 - Siz bu satırları okurken ben…
23.11.2018 - Hangi devlet sivilleri sever?
20.11.2018 - Yerel seçim sadece yerel seçim değil
16.11.2018 - Sosyal medya politik bir mezarlık mı?
13.11.2018 - Hatırladınız mı geçen ay ne olmuştu?
10.11.2018 - Şimdi değilse ne zaman?
6.01.2018 - Dini dinbazlardan* kim kurtaracak?
3.01.2018 - Kılıçdaroğlu: 'Dünyanın tüm demokratları birleşmeli'
30.10.2018 - Laik Türk’ten Sünni Türk’e üst kimlik
26.10.2018
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Serap Orcan
Osmanlı padişahlarında biri, zamanın şeyhül islamına bır mektup gönderır. Osmanlı nasıl yıkılır dıye sorar. Tek bır satırla cevap verır, şeyhül islam " neme lazım"..
mustafa demir
eline,beynine,akıl cevvaliyetine,iyiniyet ve vicdanına sağlık...gönlüne bereket aziz Dostum,gönlüne bereket...Allah senden razı olsun..ne güzel,ne vicdanlı yazmışsın....teşekkür ediyor;sevgi ve dua ile selam ediyorum...
Eyüphan Kaya
Barış ve huzur adına her kim ki sizin gibi bir katkı yapsa hepsinden Allah razı olsun.... Artık bu sürecin uzamasına takatımız kalmadı.. Yazıktır insanımıza yazık!... Sağolun, varolun
tarık ulu
kısmen sizin gibi düşünüyorum savaş yerine artık barışı konuşmalıyız herkes birer profösyönel savaş stratejileri geliştirip yorum yapar olmuş amakimse bu topraklara barış nasıl gelecek bunun stratejisini yapamıyor evet barış bize uzak değil ama batı kamuoyu yıllarca halkı yanılttı kandırdı sizin gibi yazarlarda varmıydı çok zannetmiyorum hatta sizide tanımıyorum pek belkide sizde bugünkü duruma göre konuşuyorsunuz başnakan süreci bitirse bu süreç bitecekmi yani?
metin şener
Kalemine yüreğine sağlık abicim