Murat AKSOY

ERDOĞAN'IN ATATÜRK OLMA HAYALİ
10.11.2015
1461

 Ölümünün 77. yılında Atatürk’ü bu kez daha büyük bir saygıyla anıyoruz.

Erdoğan ve AKP’nin Arap Baharı’nın ardından Türkiye’ye biçtiği rolden sonra tek adamlığa giden, otoriterleşen rejimi ve yaşadıklarımızı düşündükçe; Atatürk’ün laiklik ve Batı’nın parçası olma hedefinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık.

Erdoğan’ın hedefi, Türkiye’yi Batı’nın değil Ortadoğu’nun parçası yapma; mezhep kardeşliği üzerinden bölge lideri olma hayalidir. Muhtemelen kendisine biçtiği rol ise modern halifeliktir.

LAİK DEĞİL LAİKÇİ OLDUK

Erdoğan’ın bu hedeflerine giderken özellikle özel alana ilişkin düzenlemelerde toplumsal çoğulculuğu değil, kendi içinden geldiği kültürü ve dinsel yorumu referans alarak hayata geçirdiği düzenlemeler “laikliğin” hem ilke hem de pratikte ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Kabul edelim Türkiye hiç bir zaman Anayasa’da yazmasına rağmen “laik” bir devlet olmadı.  Türkiye’de laiklik ne yazık ki, kaba bir “laikçilik” olarak uygulandı.

Erdoğan ve AKP ise aynı anlayışı, kendi dinsel referansları ile bir kaç adım ileri götürdüler. Bu açıdan Erdoğan ve AKP’nin de dinsel açıdan kaba “laikçi” oldukları çok açıktır.

Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) bütçesinden personel sayısına, işlevinden sorumluluk alanına kadar pek çok alanda kamusal görünürlük kazanması; eskiden ona atfedilen görevleri daha iştahla yapmasından kaynaklanıyor.

Oysa laiklik basit biçimde, devletin, toplumda var olan farklı inançlar/inançsızlıklar karşısında hakem olmasıdır.

Bugün Erdoğan ve AKP laikçiliği, kendi dinsel yorumu dışında tüm dinsel inanç, cemaat ve kimlikleri kamusal alandan yok etme hedefine kilitlenmiştir. DİB’i ise Türkiye’yi laik/seküler değerlerden arındırma aracı haline getirmiştir.

Bu açıdan laiklik, çoğulcu Türkiye’nin anahtarı ve sigortasıdır. Devletin laik olması, toplumsal çoğulculuğun ve bir arada yaşamın temel referansıdır.

BATILILAŞMA ZİHİNSEL BİR DÖNÜŞÜMDÜR

Atatürk’ü önemli kılan ikinci husus, kuşkusuz Türkiye’nin  hedefini Batı medeniyeti olarak belirlemiş olmasıdır.

Sadece son yıllarda değil uzun yıllardır Ortadoğu’nun içinde olduğu duruma bakıldığında Türkiye’nin eksik de olsa laik, demokratik yönetim modelinin ve Batı’nın parçası olma hedefinin ne kadar anlamlı olduğunu görüyoruz.

Kuşkusuz Ortadoğu’nun içinde olduğu durum Batı’nın bölgedeki hegemonya arayışı ile kısmen açıklanabilir ama bu, bölgenin içinde olduğu zihinsel açmazın tek nedeni değildir.

Son yıllarda Ortadoğu liderliği hayaliyle Batı’ya mesafe alıp bölgenin parçası olma gayretinin sonuçlarının gördüğümüzde, Atatürk’ün Türkiye’yi Batı’nın bir parçası yapma hedefinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu anlıyoruz.

ATATÜRK’E EVET KEMALİZM’E HAYIR

Atatürk’ün bu vizyonuna rağmen, benim gibi pek çok insanın ona mesafeli olmasını sağlayan ilk neden, Atatürk değil, ona rağmen Kemalizm’i ideolojik bir toplumsal kurgu haline getirip toplumsal mühendislik projesini ete kemiğe büründürenlerdir. Nitekim Erdoğan ve Saray entelijansiyasına ilham veren de bu yaklaşımdır.

İkinci neden ise; kendi bireysel ve kurumsal çıkarları için Atatürk adını kullananlardır. Onun insani değil metafizik varlığa dönüştürenlerdir.

Atatürk, tarihsel kişilik olarak yeri tartışılmaz ama siyasi ve insani olarak doğruları olduğu gibi yanlışları olan liderdi. Bunları tartışmaktan da asla kaçmamalıyız.

Nitekim Atatürk 1933’de şunları ifade etmiştir: “Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.”.

Kendisinin “kültleştirilmesine” yaşarken karşı çıkan bir lideri, öldükten sonra o mertebeye koymak ona büyük haksızlıktır.

KURUCU BABALIK HAYALİ

Bilinç altındaki Atatürk karşıtlığını son yıllarda her siyasi tasarrufunda ortaya koyanlar Cumhuriyeti demokratikleştirmiyorlar. Laik yaşam tarzını ve seküler görünürlüklerini ortadan kaldırarak Cumhuriyeti İslamileştiriyorlar.

Erdoğan ve AKP’nin 2023 Vizyonu olarak ortaya koydukları, 1923 Cumhuriyeti’nin tasfiyesidir. Erdoğan’ın 2023 hedefi ise Atatürk’ün yerini alacak “kurucu baba”lıktır. Sonraki hedefi de muhtemelen “modern halifelik”tir. Bunun içindir ki Atatürk’ün varlığını her alanda adım adım ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.

Türkiye’yi, Türkiyelilerin değil AK Partililerin ülkesine dönüştürüyorlar.

Bunları yaparken her alanda gösterdikleri nobranlık, Atatürk’ün kültürel ve insani açıdan sahip olduğu nezaketin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor bize.

Kendilerine Atatürk gibi kurucu babalık rolü biçenlerin, bugün izledikleri siyasi hatta bakınca; Atatürk’ün hatalarının yanında siyaseten ne kadar özel biri olduğu çok daha iyi anlıyor ve takdir ediyorsunuz.

Ölümünün 77. yılında eğer onu daha büyük bir saygıyla anıyorsak bunun nedeni onun insani olarak sahip olduğu derin siyasal ufkudur.  

MURAT AKSOY / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar