Murat AKSOY
Türkiye gündemini nereden takip ediyorsunuz?
Bu soruya yakın geçmişte verilen cevaplar ile bugün verilen cevaplar arasında büyük makas farkı var. Bugün Türkiye’de istisnai bir grubu kenarda tutarsak sıradan vatandaşlar için izlenen ve takip edilen haber kaynağı ne yazık ki, doğrudan siyasal pozisyonla bağlantılı hale gelmiştir.
Ülke genelinde var olan polarizasyona bağlı olarak farklı toplumsal kesimler, ülke ve dünyada olanları kendilerine yakın haber kaynaklarından izliyor. Bu yüzden birbirinden çok farklı Türkiye ve dünya okumasına sahipler.
BİR ÜLKEDE BİRDEN ÇOK TÜRKİYE VAR
İktidara yakın olan vatandaşlar, ekonomik varlığını ve geleceğini siyasi iktidara bağlı olan haber kaynaklarından; siyasi iktidara eleştirel ve muhalif olanlar ise alternatif haber kaynaklarından ve sosyal medyadan takip ediyor, olanları.
Kısaca aynı ülkede farklı toplumsal kesimlerin, birden çok ve birbiriyle bağlantısı olamayan Türkiye algısı var.
Bu, basit biçimde zihinsel olarak bölünmüş, kutuplaşmış Türkiye’nin resmidir.
Konvansiyonel medyanın yaklaşık yüzde 95’nin kontrol eden iktidar, tüm gücü ile Türkiye’nin hiçbir sorunu olmadığını, tüm dünyanın bize karşı olduğunu, bizi bölmek için işbirliği yaptığını anlatıyor. Onlara göre Türkiye 16 Nisan’da başladığı “uçuşa” devam ediyor.
İktidara yakın her biri ideolojik aygıta dönüşen “organik” aydın ve kanaat önderleri de, bu medya kanalları arasında dönüşümlü olarak ekrana çıkıp “yükselen Türkiye’yi ve onun dünya lideri olan Erdoğan’ı” anlatıyor izleyenlere.
Onlara, göre iktidar muhalifleri, içerdeki bölücü, işbirlikçi, ötekiler.
Aynı şekilde ülke gündemini iktidara eleştirel, muhalif yerden bakan sınırlı sayıda olan gazete, TV ve sosyal medyadan izleyenler için ise ülkenin durumu ve gidişatı iktidarın sergilediğinin tersine.
Türkiye’nin demokraside, temel hak ve özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünde, güçler ayrılığında, bağımsız medya ve bağımsız yargıda irtifa kaybettiğini ve ülkenin otoriterleşme yolunda emin adımlarla ilerlediğini düşünüyor.
GETTOLAŞAN TÜRKİYE
Birbirine taban tabana zıt bu iki bakış, birbiriyle konuşamadığı, karşılıklı iletişim kuramadığı, arada olan iletişim kanalları da koparıldığı için birbirinden hızla uzaklaşıyor.
Bu durum, farklı toplumsal kesimler arasında fay hatlarını derinleştirmekte, farklı toplumsal kesimler arasında ilişkileri minimuma indirmekte ve büyük toplumsal gettoların oluşmasını hızlandırmaktadır.
Herkesin kendine benzeyenle konuşup rahatladığı, farklı olana tahammülün ortadan kalktığı bu hal ne yazık ki, her toplumsal kesim için “gerçekliğin” kaybolmasına da yol açıyor.
KENDİ GERÇEĞİNE HAPSOLMAK
İktidara eleştirel pozisyonda biri olarak, iktidar medyasının Türkiye gerçeğini, çarpıtarak kendi gerçekleri haline getirdiklerini ve izleyenlere olmayan bir Türkiye gerçeği anlattıkları söylüyor, yazıyoruz.
Ancak acaba benzer bir hataya da biz düşmüyor muyuz?
Bu soruya hemen “hayır” dediğinizi duyar gibiyim.
Biraz düşünelim.…
Son günlerde özellikle sosyal medya ve muhalif medyaya yansıyan havaya baktığımızda böyle bir tehlike açık olarak önümüzde duruyor. Giderek kendi yarattığımız gerçekliğe teslim oluyoruz.
Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce’nin CNN ve Habertürk TV performansının olağanüstü olması ruhumuzu okşuyor örneğin.
İnce’nin karşısında “gazeteciliği” hatırlayan “mış” gibi gazetecilerin düştükleri acınası durumdan memnun oluyor herkes.
Sosyal medyaya bakıldığında seçim kazanılmış, iktidar olunmuş havası var.
Selahattin Demirtaş’ın her gün medyaya yansıyan söyleşileri, sosyal medya mesajlarını okuyup iktidarın 24 Haziran’ı kaybettiğine çoktan hükme bağlamış gibiyiz.
Elbette, anketlere yansıyan bazı gerçekler var ama sosyal medyaya bakıldığında olasılıkların birer gerçeğe dönüşmüş olduğu algısı görülüyor.
Ben bunun önümüzde ciddi bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Ve yapılanın da açık biçimde; “Türk’ün Türk’e propagandası” tehlikesi taşıdığını ve bundan bir an önce kurtulunması gerektiğini düşünüyorum.
SEÇİMİ AKP’LİLERİ KAZANARAK KAZANABİLİRİZ
Şu bir gerçek ki, gerek milletvekili seçimini gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmanın yolu, 16 Nisan Referandumu’nda “hayır” diyen bloku korumak kadar, geçmişte AKP’ye oy vermiş kitleden oy almaktan geçiyor.
O yüzden adayların meydanlarda kendi seçmenleri kadar, AKP’lileri de kazanacak söylemleri kullanmaları önemli hale geliyor.
Muhalif olmayı salt Erdoğan ve AKP karşıtlığına indirgemek ve Erdoğan özelinden tartışmaları, suçlamaları kişiselleştirmek, ne yazık ki, AKP tabanını konsolide etmekten başka işe yaramayabilir.
Erdoğan ve AKP’yi eleştirirken, AKP’ye oy veren seçmenlere yönelik her türlü eleştiri ve ötekileştirme; iktidarın eleştirel ve muhalif olanlara karşı yaptığı hatanın tekrarı olur.
Bunun yerine adaylar tam tersine kucaklayıcı olmak zorundadır.
Yapılan pek çok araştırma AKP’ye oy vermiş yaklaşık yüzde 20 seçmenin, Erdoğan ve AKP iktidarından memnun olmadığını ve oy vermeyebileceğini ortaya koyuyor.
Muhalefete düşen, kendi seçmenine seslenen, cemaatsel tatmin ile yetinen siyasallaşma yerine, en geniş tabanda demokrasi, özgürlük ve çoğulculuğu inşa edecek kucaklayıcı bir söylemi ifade edebilmektir.
Muhalefetin kendi tabanı kadar, farklı toplumsal kesime seslenecek, onları Türkiye’nin ortağı yapacak, toplumsal ortak paydayı genişletecek söylemlerle adımlar atması gerekmektedir.
KİLİDİ GİZLİ ANAHTAR AÇACAK
Daha önce yazdım bir kez daha ifade edeyim. Seküler ve muhafazakâr Kürtler, bu seçimin görünen anahtarı, muhafazakâr seçmenler ise görünmeyen anahtarıdır.
Demokrasi kilidini açacak olan esas anahtar ise AKP’ye oy vermiş muhafazakâr ama demokratlığını koruma, vicdan kaygısı taşıyan seçmenlerdir.
Seçimleri, onları dışlayarak değil, kucaklayarak kazanabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018