Murat AKSOY
MİT krizinin yaşandığı bugünlerde, yanlış istihbarat sonucu PKK'lı sanılarak bombalanan ve 34 vatandaşın hayatını kaybettiği Roboski, Batman ve Diyarbakır'daydım.
Roboski'deki havayı, insanların duygularını dün kısa bir haber olarak yazdım. Bir kez daha tekrarlamakta fayda var: Orada insanların tek bir isteği var; gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin bulunup, cezalandırılması.
Gerek Roboski'de gördüklerimiz, insanların anlattıkları gerek Diyarbakır'dan Roboski'ye kadar bizi götüren, Batman'da ev sahipliği yapan Batman Mazlumder Şube Başkanı avukat Murat Çiçek'in, Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar ve Dicle Üniversitesi'nden Vahap Coşkun'un anlattıkları Kürt sorununun bir an önce çözülmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Geçtiğimiz gün patlayan MİT krizi ise sorunun çözülmesinde siyasetin önünde "siyaset dışı" başka zorlukları olduğunu da gösterdi.
KCK soruşturmasını yürüten savcılar MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile iki MİT'çiyi "şüpheli" sıfatı ile sorgulamaya davet etti.
Bu isimlerin ortak özelliği AK Parti'nin siyasi risk alarak başlattığı açılım sürecinde İmralı, Kandil ve PKK'nın Avrupa kanadı ile görüşen ekipte yer almaları. Yani sorunu siyaset içinde çözmeye çalışan hükümetin isteği ile görevlerini yapan insanlar.
Bu insanların "şüpheli" olarak ifadeye çağrılması "yargının siyasi alana müdahalesi'dir. Bu, bürokrasinin siyasi tasarrufu denetleme girişimidir. Yargının siyasetin alanına bu kadar açıktan müdahale etmesi, ondan güç devşirme isteğinden başka bir şey değil.
SİYASETİ SİYASİLERE BIRAKIN
Toplumsal taleplerin karar süreçleri ile kamusal alanda çözülmesi olan siyaseti Türkiye yeni yeni öğreniyor.
Bu açıdan siyasetin ana aktörleri, siyasi partiler; toplumsal aktör olarak da STK'lar, kanaat önderleri ve medya sayılabilir. Bunlar siyasetin doğrudan ve dolaylı aktörleridir. Bunların hepsinin ortak özelliği kurumsal olanların resmi kimliği, kanaat önderlerinin de fikirleridir.
Bunlar dışında kurumsal kimliği olmayan ancak sahip olduğu cemaatsel gücü siyasal alanda kanıtlama girişimi, siyaseti kuşatma girişimidir. Mesela Ergenekon, hedefi bu olan yapıdır. 367 krizi yargı gücü ile siyasetin alanının daraltılması girişimidir.
Son MİT krizinde savcıların yaptıkları açıkça budur. MİT mensuplarının "şüpheli" olarak ifadeye çağrılmaları, izlenen yöntem bürokratik bir kurumun siyasi tasarrufu, yasama yerine geçip denetleme girişimidir. Türkiye bu tür yargı krizlerine şerbetlidir.
Eğer savcılık bir "suç" şüphesi olduğunu düşünüyorsa bunun ilk muhatabı hükümet ve Başbakanlıktır. Yapmalar gereken bu konuda hükümete bilgi vermek, varsa delilleri sunmak ve siyasi iktidarın tasarrufunu beklemek olmalıdır.
Son olayda savcıların "biz görevimizi yaptık" açıklamaları, TSK'nın darbeler için İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini hatırlatması ile aynıdır.
Siyasal kimliği olmayan hiç bir yapının, siyasi risk almadan "demokratikleşme söylemi" siyasete müdahaleye hakkı yoktur.
Hükümetin Kürt sorununda izlediği politikayı beğenmeyebilirsiniz, MİT'in PKK ile görüşmesinden de rahatsız olabilirsiniz. Ama bu, kimseye bürokratik gücü kullanarak siyasete müdahale hakkı vermez. Hedef "demokratikleşme" olsa bile.
Hedefi bu olanların yapması gereken, siyasete siyasi parti olarak devam etmektir.
Elbette bu krizden hükümete çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Başta sürmekte olan tüm davaların hızlanması, uzun tutukluluk sürelerini insan hakkı ihlaline dönüşmesini önlemek olmak üzere, bürokrasi içinde paralel devlet oluşumunun önüne geçmek bunların başında gelmektedir.
Tüm bunların ilk adımı ise Kürt sorunun çözümü için yeni bir demokratikleşme açılımıdır. Yeni anayasanın yolunu da açacak mini demokratikleşme paketi ile işe başlanabilir.
MİT krizi karşısında aldığı inisiyatif, Başbakan'ın daha küçük bir adımı da pekala atabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018