Murat AKSOY
Türkiye’de bugün siyasetin yaşadığı temel sorun, siyasetin ve siyasal olanının bizatihi siyasiler tarafından yok edilmesidir.
Dahası bu, toplumsal taleplerin kamusal alanda karar süreçleriyle kesiştirme, toplumsal talepleri çözme iddiasıyla kurulan ve ilk yıllarında bu yolda adımlar atan parti/iktidar tarafından yapılmaktadır.
Bu haliyle de Türkiye, demokratik rejimin bakımından birtürbülansın içindedir.
Türkiye bugün bir kez daha yakın geçmişte örneğini 1990’larda gördüğümüz “yaşam tarzı” üzerinden “kimlik siyasetine” hapsedilmiştir. Siyasi iktidar, her tartışmayı kaba bir “biz” ve “ötekiler” ekseninde okumakta ve kamuoyunu böyle yönlendirmektedir. Kimlik siyaseti, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmekte ve kadim ayrımlar üzerinden kendine bir meşruyet alanı yaratmaktadır. Bunu, lümpen bir milliyetçiliğe içkin bir dinbazlıkla yapmakta; sahip olduğu görsel ve yazılı “propaganda makinası” ile gerçek sanrısı üretmektedir.
İktidarda kalmayı, “siyasi başarı ya da başarısızlık” değil “ontolojik” yani “var olma ya da olmama” hali olarak okunması, izlenen bu kimlik siyasetinin ana nedenidir.
Son dönemde sadece iç ve dış siyasette değil özellikle de ekonomik alanda yaşanan kriz, her gün boyutları artan biçimde toplumu etkilemektedir. Etkilememesi imkansızdır. Çünkü, ekonomik krizi, içine düşülen demokrasi türbülansının kaçınılmaz sonuçlarından birisidir.
Bugün muhalefet partilerinin, muhaliflerin, iktidara eleştirel bakanların hatta siyasete küsenlerin karşı karşıya olduğu temel sorun şudur; “İktidarın Türkiye’yi içine ettiği demokrasi türbülansından nasıl çıkılacak?”
Bu soruya herkesin cevap/lar vermesi gerekiyor. Verilen cevapların birbiriyle konuşabilmesi gerekiyor. Temel ihtiyacımız tam da bu.
Bu soruya cevap/lar ararken üzerinde uzlaşılması gereken ilk nokta; devlete eklemlene siyasi iktidar ve onu destekleyenler dışında tüm toplumsal kesimlerin “mağdur” olduğunu gerçeğidir.
İkinci olarak bu mağduriyetin, sadece siyasal partileri, siyasileri değil, sivil toplum alanını, medyayı, iş dünyasını, sanatı, edebiyatı kısaca tek tek tüm bireyleri etkilediği gerçeğidir.
Kısaca demokrasi türbülansı, son dönemde yaygınlaşan ekonomik krizle birlikte siyasi iktidara yakın olan toplumsal kesimleri göreli olarak etkilese de, iktidar/devlet eklemlenmesinin öteki kabul ettiği tüm siyasal ve toplumsal kesimleri siyasi, ekonomik ve sosyal olarak etkilemiş ve mağdur etmiştir.
Bu yüzden toplumun her alanında parti, hareket, STK, bireyin kendi kültürel, dinsel ve etnik kimliklerini koruyarak, yeni bir üst kimlik inşa etmeleri gerekiyor.
Siyasi partiler hem Meclis’te kendi aralarında hem Meclis dışında sivil alanda farklı STK’lar ile bir işbirliğine girmelidir.
Aynı şekilde sivil alanda var olan kurumlar kendi aralarında aynı “ilke” ve “amaç”tan hareketle bir işbirliğine gitmek durumundadır.
Bütün bu işbirliğinin temel amacı bir kez daha ifade etmek gerekiyor ki, içinde hapsedildiğimiz “demokrasi türbülansı”ndan çıkmak; ortak hareket noktası ise herkesin kendi kültürel, dinsel ve etnik kimliğini koruyarak bir siyasi üst kimlik inşa ederek mücadeleyi ortaklaştırmasıdır.
Doğu ile Batıyı, Kuzey ile Güneyi, Kürt ile Türkü, Alevi ile Sünni’yi kısaca farklı kültürel, dinsel ve etnik kimlikleri içine alacak tüm mağdurlarının bulaşacağı bir koalisyondan geçmektedir. Bir önceki yazıda “demokrasi ve siyaset ağı” olarak ifade ettiğim budur.
Bütün bu farklı kültürel, dinsel ve etnik farklılıklara rağmen bir araya gelmek, konuşabilmek ve ortak bir siyasallaşma üretebilmek, içine düşürüldüğümüz demokrasi türbülansından çıkışın ilk adımıdır.
Bu farklılıklar arasındaki eş düzeyli ilişki, demokrasi için farklı kesimleri arasında kurulan bir “taşıyıcı koalisyonlar”dır ve en çok ihtiyacımız olan budur.
Bu koalisyonun kurmanın yolu ise mağdurlarının birbiriyle konuşmasından, karşılıklı etkileşimden geçmektedir. Siyasi partilerin “küçük iktidarlarını” korumaktan vazgeçip, toplumsal düzlemde bu koalisyonların kurulmasına öncülük etmek durumundadırlar.
Bu koalisyonların, demokrasi ve siyaset ağının olmazsa olmazı ise bu sürecin “öznesi” olan bireyler yani vatandaşlardır.
Siyaseten hakkında söz söylenen, geleceğine karar verilen değil, siyaset aracılığıyla kendini ilgilendiren kararlara katılan ve geleceğine karar veren pasif değil aktif özneler, vatandaşlar olmak durumundayız.
Unutmayın, siyaseti yeniden ayaklarının üzerine dikecek, demokrasiyi türbülanstan çıkaracak olan şey, var olan siyasal partilerden çok yeni aktörler ve onların bu süreçte üretip sahipleneceği yeni siyasi anlayış olacaktır.
Bu yeni aktörler ve yeni siyasi anlayış ya var olan siyasal muhalefeti dönüştürecek ya da bu muhalefeti aşan yeni siyasallaşma üretecektir. Bundan kurtuluş yoktur.
Son yıllarda en çok duyduğumuz kavramlardan birisi; “hikaye yazmak”. Herkes, her alanda kendi hikayesini yazmak ve fark yaratmak istiyor.
Türkiye’nin de yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Ama bu yazacak olan siyasetin içindekilerden daha çok bu siyasetin çeperinde duran isimsiz lider adayları olacak.
Bütün iş, onların bu hikayeyi yazmasının önünü açacak ilk adımda.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018