Mustafa Karaalioğlu
Siyasi, sosyal, diplomatik ve sosyo-psikolojik açıdan iyi zamanlardan geçmiyoruz. Şaşırma duygusunu yok edecek hacimde ve tempoda vakalar birbiri ardına geliyor, saygı sınırlarını zorlayan hamleler yaşanıyor.
ABD’nin uygulamaya başladığı vize yasağı tatsızlık zincirinin son halkasıdır.
Bugüne kadar olanları bir kenara koysak bile, ABD’nin Türk vatandaşlarına vize işlemi yasağı koyması başlı başına bir saygısızlıktır. Daha büyük bir saygısızlık Washington yönetimin, bizim için ne anlama geldiği belli olmasına rağmen Suriye’de YPG’le silah vermesiydi. Hem de ileri düzeyde, ağır silahlarla donatma boyutunda ve o kadar itiraza rağmen devam etmekte olan bir destekten söz ediyoruz. Belli ki artık Trump yönetimi askeri ve siyasi müttefiki olan Türkiye’ye saygısını kaybetmiş durumdadır.
***
Saygı sınırlarını zorlayan bir karar da Cumhurbaşkanı’nın korumalarının yargılanması ve bazıları hakkında tutuklama kararı alınmış olmasıydı. Yani, vize kararına giden yolda o kadar vazo çatladı ki hangisi diğerinden daha tatsız, hangisi diğerine göre daha kabul edilemez, anlamak zor… Bütün bu yaptıkları ortadayken ABD’nin başkonsolosluk çalışanlarının tutuklanmasını gerekçe olarak kullanmasını anlamak daha zordur.
Daha tatsız olan bütün bunların Türkiye Batı ittifakı içindeyken; mesela Suriye’de aynı saftayken, mesela Irak Kürdistanı referandumu konusunda Washington’la benzer çizgideyken ve mesela IŞİD’e karşı mücadelede ABD ile birlikte inisiyatif alırken yaşanmasıdır. ABD’nin birçok ülkeyle mükemmel ilişkileri vardır ama aylardır süren gerilime rağmen, Türkiye kadar sahada işbirliği yapmakta olduğu ülke pek azdır. Herhangi iki ülke arasında bundan daha fazla ne kadar ortaklık sahnesi olabilir?
Bütün bunlar ortadayken ve bunlara rağmen ABD’nin vize yasağı getirmesi saygısızlıktan başka bir kelimeyle ifade edilemez. Türkiye eleştirilebilir, diplomatik yollarla kritik edilebilir ama yasak koymak, yani faturayı doğrudan vatandaşlara çıkaracak bir hamle yapmak kabul edilemez. Böyle kararlar ülkeler arası ilişkilerde derin yaralar açar ve birbirine saygısını kaybetmiş iki ülkenin yeniden müttefik olarak aynı yolu yürümesini zorlaştırır. Türkiye’de yaşayan insanların bu karardan anlayacağı tek şey ABD yönetimim bilinçaltının dışavurumudur.
Olup bitenlerden iktidarın anlayacağı da “Obama giderse her şey düzelir” gibi iyimser bakışlara dış politikada yer olmadığıdır. Trump geldi ve bırakın Obama dönemini, Kıbrıs ambargosu zamanında bile yapılmayanları yapmaya başladı. Üstelik, FETÖ konusunda bırakın iadeyi, Türkiye’ye sempati aktarmak kabilinden bir adım atma gereği bile duymazken...
Biliyoruz ki Türkiye ile ABD arasında psikolojik düzeye yükselmiş ciddi sorunlar vardır. Vize kararı da Washington yönetiminin Ankara’nın canını sıkmakta diplomatik ve politik sınır tanımayacağını göstermektedir. Trump zihniyetinin yönettiği bir politikadan artık her şeyi bekleyebiliriz.
***
Hal böyleyken ‘ne yapılabilir, hasarın büyümesini önlemek için hangi tedbirler alınabilir’ konularında ahkam kesmek zor… Ancak, Türkiye’ye karşı antipatinin başka sahalara ve ülkelere yayılmaması en iyi perspektif olacaktır. Türkiye’nin konsolosluk çalışanlarına yönelik tutuklamalarından başlayarak bütün diplomatik pozisyonlarını iyi anlatması zarurettir.
Soğukkanlılık ve telaşa kapılmamak hiç bu kadar gerekli olmamıştı dersek mesele anlaşılır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025