Mustafa Karaalioğlu
Yeni modelle birlikte; yani başkanlık sisteminden sonra kamu yönetimindeki koltukların da bildiğimiz ağırlıkları hızla değişiyor. Değişim hemen hemen bütün ünitelerde yaşanmakta ve kurumların ve pozisyonların eski ağırlıkları zayıflamakta. Sistemin tabiatı gereği yetkiler Cumhurbaşkanı’na doğru aktarılıyor.
Mesela, eski sistemde herbiri kendi yasasıyla ve Başbakan/Cumhurbaşkanı ilişkileriyle yetkilendirilmiş bakanlar artık bu gücü taşımıyor. Çünkü artık bir Bakanlar Kurulu yoktur ve dolayısıyla bakanların ortak iradesiyle teşekkül eden bir ortak karar bulunmamaktadır. Milletvekili sıfatı taşımayan bakanların Cumhurbaşkanı’na doğrudan bağlı olması siyasal güçlerini azaltıyor onları daha teknik bir konuma çekiyor. Öte yandan, eski sistemin en güçlü bürokratları olan müsteşarlık da kaldırıldığı için bürokrasinin gücü tabiatı gereği Cumhurbaşkanlığı makamına ve ilgili ofislere aktarılmış bulunuyor.
Meclis’in gücünün gerilediğini ve sistem içinde ağrılığının azaldığını söylemeye gerek var mı? Parlamento, çok zor aritmetik şartlarda Cumhurbaşkanı’nın icraatlarına ortak olabilecek veya onun isteği dışında bir karar alabilecektir. Bugünkü AK Parti-MHP ittifakı bir yana çoğunluğun kaybolduğu durumda bile Meclis’in kanun gücü pratikte Cumhurbaşkanı ile uzlaşmayla mümkündür. Zira, başkanlık modeli veya bizdeki adıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanı’nın icraatta elinin tutulması imkanını ileri düzeyde daraltmaktadır. Yeni sistemin merkezinde, kalbinde ve tatbikatında Cumhurbaşkanı bulunmaktadır.
***
Bütün olarak sistemin Cumhurbaşkanı’na bağlı ve odaklı olması doğal olarak geriye kalan alanda “seçilmiş kişi” olmayı önemli hale getiriyor. Hangi alanda? Yerel yönetimlerde…
Gelecek yıl mart ayında yapılacak mahalli idareler seçimi bu açıdan önem arzediyor. Kamu yönetiminde “seçilmiş” ve kendi yetki/sorumluluk gücüne sahip isimler ancak yerel yönetimlerde mümkündür. Bu açıdan yerel seçimlerin cazibesi daha da artacaktır. Yani, Cumhurbaşkanlığı hariç seçimle gelen koltukların en değerlisi artık yerel yönetimler, belediye başkanlıklarındadır.
AK Parti açısından seçimler elbette önce, 24 Haziran’da Erdoğan’ın oy oranına kıyasla geri kalan parti oylarını yükseltmek amacı taşıyor. Bunun için de doğru isimleri; yani illerinde ilçelerinde kişisel oylarıyla çıtayı yükseltebilecek adayları seçmek öncelikli olacak. Bilhassa oy deposu olan İstanbul ve Ankara’da sadece seçimi kazanmak değil aynı zamanda Türkiye ortalamasını yükseltecek adayların tercihi kaçınılmazdır. Şu ana kadar kamuoyuna yansıyan isimlerin en azından bazıları bu hedefin önemsendiğini gösteriyor. Bu hesabı tersinden yapan başta CHP olmak üzere muhalefet için de hiç olmazsa iki büyükşehirden birini kazanmak siyasi başarı anlamı taşıyor.
Her iki senaryonun ve hedefin de tek başarı şansı var; en iyi isimleri bulup listeye yazabilmek. Bu tabloda ne ittifak ne de ittifak eksikliği iyi bir adaydan daha önemli değildir. Yerel seçimlerin geçmişteki dinamiği gösterdi ki adaylar çoğu kez partisinin üzerinde sandık performansı gösteriyor.
İstanbul veya ülkenin herhangi küçük bir ilçesi farketmez Türkiye’nin yerelde güçlü ve kaliteli yöneticilere ihtiyacı şimdi daha arttığı için partilerin bu gerçeği ıskalamayacakları bir listeye ihtiyaç vardır. Sadece partilerin ipi göğüslemesi için değil demokrasinin güçlenmesi için de böyle isimlerin fırsat bulması lazımdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025