Mustafa Karaalioğlu
İşler kötü gittikçe devlet ile toplum, iktidar ile seçmen ve zengin ile fakir sınıflar arasında makas açılır. Sadece gelir dağılımı, maaş, hayat şartları veya kamu imkanlarından istifade açısından değil, fikri ve duygusal mesafe de artar. Makas açılırken, mesafe uzarken politikacı ile seçmen arasındaki iletişim şaşılacak şekilde bozulur. İktidar adamları, yoksulluktan şikayet edenleri bazen gizli bazen açık şekilde nankörlükte itham ederler. Kopuş böyle başlar…
“Cebinde en pahalı sigara var… Elinde son model telefon var… Abartıyorsun…” gibi cümleler bu kopuşun eseridir. Zenginlik ve imkan içinde yaşayanın, yoksul olmayı, fakir olmayı anlayamadığı bir eşik vardır. İnsanın ekmeğe muhtaç olabileceği bir düşkünlüğü tasavvur edemez. Böyle ise, elindeki telefonu satıp fırına koşması gerektiğini düşünür. Kiminin sadece kuru bir ekmeğe muhtaç olduğu, kiminin ise ekmeğe muhtacım derken geçinememeyi kastettiğini anlayamaz.
***
Zenginlik ile fakirlik arasındaki makas açılmaya görsün. Makasın iki ucu birbirini duyamaz olsun… Bir ülke için bundan daha trajik hal olamaz.
Türkiye ekonomisi ağır ve ağırlaşmakta olan bir kriz içindedir. Hiçbir dolaylı izah veya rakamların birini öne çıkarıp diğerini unutturmak veyahut da istatistiklerle oynamak gerçeği değiştiremiyor. Çalışanların yüzde 43’ten fazlasının ancak asgari ücret kazanabildiği bir ülkede yaşıyoruz. İşsizliğin resmi rakamlarla yüzde 14, gerçekte ise yüzde 30’larda olduğu bir ülkede. Bu zayıf sistemi ayakta tutmak için kurulan ama zaman içinde siyasi bağımlılık yaratmak maksadıyla maksadından uzaklaştırılan doğrudan veya dolaylı sosyal yardım modeli de artık aksıyor. Kerim ve lütufkar devletin parası fakir fukarayı doyurmaya yetmiyor.
Ne yazık ki Türkiye, bugün sadece ekonomik kriz içinde değil; aynı zamanda kıt kaynaklarını akıllıca kullanma kabiliyetini de kaybetmiş durumdadır. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervi bu kabiliyetsizlik yüzünden çarçur edilmiştir. Hem fakir hem de ne yaptığını bilemez bir ülke olmak gibi sıradışı bir tecrübeyi yaşıyoruz.
Manzara böyle olunca, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün hükümet sözcüleri bir gerçeğe dayanıp dayanmadığına bakmadan işlerin mükemmel gittiğini tekrarlıyor. Karşılarında ikna olmayan gözleri görünce, bu kez de onların nankör olduğunu düşünmeye başlıyor. Oysa çelişki gizlenecek gibi değil… Erdoğan, “İnsanlarımız çoğu zaman tedavi, üniversite eğitimi, iş, aş bulmak için Amerika’ya, Avrupa’ya gitmek zorunda kalırdı, hamdolsun bugün bu tablo büyük oranda tersine döndü” derken partisine bağlı belediye başkanları -ki hepsi hâlâ görevde- uçaklarla Avrupa’ya mülteci taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği özel ve ayrıcalıklı gri pasaportlarla, Almanya vatandaşı olmaya koşuyor.
***
Onların çocukları da… Araştırmalara göre gençlerin en az yüzde 45’i -bazı anketlerde yüzde 75’i- geleceklerini yurt dışında görüyor, fırsat bulursa yurt dışında okumak, çalışmak veya ne olursa olsun orada yaşamak istiyor. Harekete geçmeleri için bir gri pasaport yetecek. Pasaportumuz değilse bile gri pasaportumuz çok değerli; bunu kimse inkar edemez!
Kadınıyla, erkeğiyle vatandaşları ülkeden kaçıp mülteci olmayı göze alacak kadar umutsuz olan, gençleri de gitmeye yol arayan bir ülke olmak ürkütücü değilse nedir?
“Yok yok, öyle değil” demek, başka rakamlar bulup buluşturmak, istatistikleri tersyüz etmek, bu tabloyu değiştirmez. Yüksek sesle söylenecek hamasetten başka sözü kalmayan bir ülke burası. Gösteriş, hava, caka, afra ve tafrayı maharet zanneden; vatandaşına yalan söylemekten bıkmayan bir ülke. Böyle olduğu içindir ki işler kötü giderken, gerçekle bağlar kopmuşken, makas açılmışken bile insanlara “İyisin, iyi” demenin yeterli olacağına inanıyorlar.
İyisin. Uzatma. Abartma!
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025