Nuray MERT
Baskın Oran Sabro[1] dergisinde Ukrayna üzerine yazısına (Mart 2022) bir not düşmüş: “Çok dikkat. ABD’nin çifte standartları, bizde Batı/demokrasi karşıtlığını körüklemek için kullanılmaya başlandı. Çok çok dikkat.”
Kaygısını anlıyorum, ama bence özellikle doksanlı yıllardan beri sol siyasi duruş, bu ‘dikkat’ nedeniyle muvazenesini kaybetti. Bence dikkat etmemiz gereken asıl mesele, Batı’yı bir bütün olarak tanımlamak ve kapitalizm/post-kapitalizm sorgulamasını ihmal eden demokrasi söylemleri. Dünyaya sol-eleştirel açıdan bakanlar bile ‘Batı’yı başlı başına bir kategori olarak tanımladığı sürece sağ, milliyetçi, İslâmcı, yerelci Batı düşmanlığı güçleniyor ve daha da güçlenecek. Sol aydınlar kaba kapitalizm eleştirileri ve emperyalizm teorilerinden uzak durmak için, iyiden iyiye post-kapitalizm ve emperyal dünya düzeni sorgulamasını rafa kaldırdılar. Neoliberal demokrasi söylemini içselleştirdikleri ölçüde, Batı ülkelerin dış politika çıkarlarının bizim gibi ülkelerde özgürlükçü bir demokrasi anlayışını desteklemek durumunda olmadığını kavramaktan aciz kaldılar.
Doksanlı yıllarda öne çıkan neoliberal demokrasi tanımı, serbest piyasa ekonomisinin küreselleşmesinden ibaretti. Güney Asya’nın otokratik kapitalizm modellerine ‘Batı dışı modernlik’ güzellemesi de, Müslüman coğrafyada kapitalizm ve Batı ile barışık ‘İslâm demokrasisi’ tahayyülleri de bu yaklaşımın sonuçları idi. Kapitalizmin tarihsel olarak demokratik siyaset kurgusunun mayalandığı zemin olduğu bir gerçek, ancak kapitalizmin ‘eşitlik’ kavramının göz ardı ettiği ölçüde demokrasi düşmanı olduğu da bir gerçek. Batı dışı coğrafya bir yana, Batı Avrupa’nın yirminci yüzyılda tanık olduğu otoriter ve faşist siyasetlerin temelinde, emek mücadeleleri ve sol siyasi mücadeleleri baskılamak ve boğmak olduğu unutuldu. Hitler, Mussolini, Franko, Salazar, Batı Avrupa’da 1917 Rus devrimi benzeri bir gelişme tehdidine karşı bu ülkelerin burjuvazisi tarafından tercih edildi. Hitler işi iyice azıtıncaya kadar, İngiltere dahil Almanya’da olanlara kimse ses çıkarmadı. Sosyalist Rusya tecrübesi iyi bir model olmadı, sosyalist bir Avrupa nasıl olurdu bilemiyoruz, ama kapitalist Batı modelinin ne olduğunu da, dünyaya neye mal olduğunu da Soğuk Savaş yılları boyunca gördük. İkinci Dünya Savaşı sonrası, ‘resmî’ Batı liberal tarihçiliği pek çok gerçeği karartma üzerine kurulu bir anlatıydı. Özellikle de Hitler’in şahsının sembolize ettiği diktatörlükler gökten inmiş gibi takdim edilmek suretiyle, iki dünya savaşı arasında yaşanan dönem sorgulama dışı kaldı. Sadece o da değil, dünya savaşı sonrası Batı demokrasilerinin ne halde olduğu da unutuldu; Batı Almanya’da Nazi kadrolarının nasıl temize çekildiği, Fransa’yı otoriter bir generalin toparladığı, İspanya ve Portekiz’i yetmişli yıllara kadar iki diktatörün yönettiği, İtalya’da Komünist Parti’nin seçim kazanması tehdidine karşı ABD’nin olaya nasıl müdahale ettiği, liberal Batı tarihçiliğinin ilgisi dışında kaldı. ABD’den hiç bahsetmiyorum, nasıl bir demokrasi olduğunu tüm dünya halkları tecrübe etti, halen ediyor. Batı’nın güçlü kapitalist ülkelerini tüm kiri ve pası ile ‘Batı’ diye yüksek bir standart olarak tanımlarsanız, Batı düşmanlığı artar, dahası Batı’nın eleştirel düşünce ve siyaset birikimi de bu kirli sepette heba olur. ‘Demokrasi’ kavramının gözden düşmesinin nedeni de neoliberal söylem çerçevesinde tanımlanıyor olması, yani ‘demokrasi’ kisvesi ardında askerî işgallerin, operasyonların, bin bir kirli oyunun meşrulaştırılmaya çalışılması.
Şimdilerde, Ukrayna-Rusya savaşı çerçevesinde, demokrasi ve özgürlükler kavramları ardına gizlenmeye çalışılan stratejik oyunlar, bu kavramların daha da yıpranmasına ön vermiş vaziyette. Baskın Oran’ın dediği gibi aman ‘dikkat, çok çok dikkat!’, ama işin burasına dikkat! Demokrasiler değil, ‘demokrasi’ kavramı, fikri, itibarı tehlikede, ‘çok dikkat!’
Doksanlı yılların uğursuz sesi Francis Fukuyama yine meydanlarda, ‘liberal demokrasi tehlikede’ propagandasının başını çekiyor.[2] Propaganda kitabı, Ukrayna işgalinden önce basılmış, şimdi piyasada; Liberalism and Its Discontents (Profile, Frrar, Straus&Giroux), yani Liberalizm ve Sıkıntıları ama zaten bu propaganda da -yani ekonomik liberalizm ve demokrasiyi özdeş tanımlayan neoliberal demokrasi tanımı da- doksanlı yıllardan beri tedavülde.
Ne acıdır ki, bu propagandanın içinden konuşanlar sadece Fukuyama gibi ipi pazara çıkmış ‘neo-con’lar değil. Ünlü tarihçi Mark Mazower’ın Finacial Times’ta yayımlanan “Europe’s long quest for peace” (“Avrupa’nın uzun soluklu barış arayışı”) başlıklı yazısı (26-27 Mart 2022) benzer bir telden çalıyor. Mazower ile 1987’de, o doktora öğrencisi ben de misafir öğrenci olduğum dönemde, Oxford’da tanışmış, o zaman ahbaplık etmiştim, sonra Salonica, Dark Continent başta olmak üzere, kitaplarını hayranlıkla okudum. Avrupa tarihini benden ve pek çoklarımızdan iyi bildiği kesin, zaten işin tuhaf tarafı da bu, bu çapta bir yakın dönem tarihçisinin, Putin’e karşı ‘Avrupa’nın övgüye layık barış tecrübesini korumak için, istemese de savaşta olduğu’nu söylemesi anlaşılabilir gibi değil. Gerçi Birleşmiş Milletler’e dair 2008’de yayımladığı kitabında bu yaklaşımının temelini oluşturuyordu (No Enchanted Palace, Princeton University Press) ve çalışmaları son derece nüanslı olsa da nihayetinde liberal Batı tarihçiliğin çerçevesi içinde kalıyordu.
Asıl önemlisi, ister Fukuyama gibi sığ bir kuramcının, ister Mazower gibi derinlikli bir tarihçinin buluştuğu nokta olan neoliberal ‘demokrasi, özgürlük ve barış’ tanımları. Aman dikkat, çok dikkat! Hiç kuşkunuz olmasın bu söylem, demokrasi, özgürlük ve barış ideallerine itibar kaybettirecek. Birileri bu idealler adına ABD küresel hegemonya mücadelesini, diğerleri Putin’i destekleyecek ve insanlık daha uzun süre iki kötü seçenek arasına sıkışacak. Tam da bu nedenle, kuru gürültüye pabuç bırakmadan, tanık olduğumuz gelişmelerin gerisinde neyin olduğunu iyice sorgulamak, kurcalamak gerekiyor. Tanık olduğumuz tam bir küresel güç mücadelesi, bir yanda Sovyetler’in çözülüşü ardından, içeride ve dünya çapındaki gücü iyice zayıflayan Rusya Federasyonu’nun, kendini yeterince güçlü hissettiği noktada, ABD/NATO sıkıştırmasına karşı sopayı eline alması, 2008’de Gürcistan’a askerî müdahale, 2014’te Kırım’ı işgal ve şimdi Ukrayna’ya askerî müdahaleye girişmesi var. Diğer yanda, Soğuk Savaş’ın lafta bitişinden bu yana ABD’nin küresel hegemonya siyasetleri var.
Putin’in hesaplı veya hesapsız güç gösterisi, çok kutuplu dünya ihtimaline karşı ABD’nin en büyük silahı haline geldi; NATO safları sıkılaştı, AB koşulsuz ABD müttefiki olduğunu ispatlamak zorunda kaldı, dahası otoriter veya değil Batı dışı ülkeler bu saflaşmada taraf olmak durumunda kaldı. Yeni savaş konsepti, ‘liberal demokrasilere karşı otoriter rejimler’ veya Putin’in şahsında sembolleşen ‘diktatörlerin mücadelesi’. Meselenin liberal demokrasi veya otoriter rejimler olmadığının en iyi göstergesi, bu mücadelede, otoriter bir rejimle yönetilen Polonya’nın, ABD/Batı saflarının en önemli müttefiklerinden biri haline gelmesi. Aslında bu hiç de şaşılacak bir şey değil, Soğuk Savaş dönemi boyunca ‘totaliter komünizm’e karşı mücadele saflarında nice diktatörler, nice kirli rejimler vardı. 11 Eylül’den sonra, ilan edilen ‘küresel radikal İslâmcı terör’e karşı mücadelede, bu bahane ile Afganistan ve Irak işgal edilirken Suudi Arabistan müttefik güçtü.
Nitekim, Economist dergisinin “Yeni Soğuk Savaş, Yeni Tavizler” (“New Cold War, New Compromises”, 26 Mart 2022) başlıklı yorum yazısında, bu çelişkinin göze batacağı teslim edilmiş, “Soğuk Savaş döneminde, komünizm tehlikesi bu tür rejimler ile işbirliği yapmanın gerekçesi olabiliyordu, şimdi otokrasiye karşı mücadele için otokratlarla işbirliğini izah etmek daha zor,” denilmiş ama hemen gerekçesi bulunmuş: “Demokrasilerin kötü rejimler ile işbirliği yapmasının tarihi uzun ama bazı durumlarda gerekli,” imiş. Mesela Hitler’i yenmek için Stalin ile işbirliği yapılmak zorunda kalınmış, bir de “Zaire (Kongo) gibi ülkelerde bu tür rejimlere göz yummak gibi bir utanç” söz konusu imiş. Bu mevzu çok su götürür ama şimdilik hiç uzatmayayım. Bu yorum sonuçta iyimserliğe bağlanmış, “komünizm evrensel bir ideoloji iken, ‘Putincilik’ öyle bir ideolojik güce sahip olmadığı için özgür dünya için o çapta bir tehdit değilmiş”. Bana hiç de öyle gelmiyor, ‘komünizm tehlikesi’ bahanesi ile sol siyasetlerin tamamı, sömürgecilik karşıtı mücadeleler, Bağlantısızlar Hareketi hepsi tarumar edildi, şimdi onların bıraktığı boşlukta Putin ve benzeri otokratlar anti-emperyalizmin sözcülüğüne soyunabiliyor ve bu çerçevede taraftar bulabiliyor. Yani, insanlığın küresel ve yerel haksızlıklar karşısındaki ufku ABD’ye karşı çıkan kim varsa ona sempati beslemeye kadar daralmış vaziyette. Bence insanlık adına, demokrasi ve küresel barış adına hiç de sevinilecek bir şey değil ama mesele başka, amaç ABD ve NATO hegemonyası saflarının sıklaşması, gerisi hiç önemli değil.
Diğer taraftan, iddia edilenin aksine, Rusya Federasyonu ve ‘Putincilik’ son zamanlarda, ABD açısından ciddi bir tehdit halini almıştı. Çin en önemli tehdit olarak tanımlanıyordu ama asıl sorun çok kutuplu dünyaya doğru gidişti. Bu tür birçok kutuplu dünya ‘çok iyi bir fikirdi’ demiyorum, küresel hesapların nasıl yapıldığına işaret etmeye çalışıyorum. Çin’in ekonomik gücünün küresel çapta siyasi boyut kazanmaya başlaması bir dertti. Batı Avrupa’nın Rusya Federasyonu ile özellikle ekonomik temelde de olsa yakınlaşması ABD için sorun teşkil ediyordu. Batı dışı dünyada, ABD/Batı dünyası ile arası açılanın gözü dışarılara kaymaya başlamıştı. Putin’in ‘Batı emperyalizmine kafa tutan adam’ portresi, bırakın Batı dışı dünyayı, Avrupa’da bile bir cazibe merkezi haline geliyordu. En önemlisi, Latin Amerika ülkelerinde sol ve sağ popülist rejimlerin Putin ile içli dışlı olmaya başlamasıydı. Venezuela zaten Rusya ve ABD’nin diğer büyük düşmanı İran müttefiki idi. Küba ve Nikaragua da bu saflarda yer alıyordu. San Salvador’da Salvador Sanchez Hükümeti Rusya ve Çin’e meyletmişti. Ekonomik darboğaz yaşayan Arjantin pandemi dönemini Rus aşısı Sputnik ile atlatmak durumundaydı. Sadece sol popülist rejimler değil, mesela Brezilya’da Bolsanaro Putin’i öve öve bitiremiyordu. Kısacası, bir süredir Latin Amerika’da ABD açısından son derece tatsız bir tablo ortaya çıkmaya başlamıştı, o kadar ki, NATO 2017’de Kolombiya ile ‘kıta dışı müttefiklik’ anlaşması imzaladı, 8 Aralık 2021’de ise Kolombiya’yı NATO’nun ‘küresel partner’i olarak tanımlayan bir anlaşma daha imzalandı.
Kısacası, halihazırda mevcut dünya düzeninde, kimsenin demokrasi diye bir derdi yok. Küresel neoliberalizmin demokrasi, özgürlükler ve barış gibi bir derdi olamayacağını en iyi görenlerin sol-eleştirel gözler olması gerekir. Dahası Ukrayna-Rusya savaşı küresel neoliberal düzeni kökten sorgulamak için iyi bir vesile olmalı. Yaşadıklarımız istisna değil, bu düzenin ayakta kalması için ‘demokrasi’ bahanesi ile otokratlar ile işbirliği, askerî müdahale, savaş gerekiyor. Ayrıca halihazırda taraflar ekonomik model açısından birbirinden farklı değil, Tony Wood’un hatırlattığı gibi,[3] Putin Rusya’nın neoliberalizme açılması sürecinin bir ürünü. Stalin matah bir siyasi aktör değil ama Putin’i hokus pokus ile Stalin’in devamı olarak gösterme çabasının gerisinde, onun neoliberal ekonominin Batı dünyası dışındaki temsilcilerinden biri olduğu gerçeğini örtme çabası var. Putin ve Çarlık Rusya’sı ile kurulan bağlar ise düpedüz neo-Oryantalist bir söylem, özetle, ‘otokrasi Rusların tarihsel-kültürel gerçeği’ demekten başka bir şey değil. Bu söylemin, Putin’in Rusya’nın tarihî-kültürel özgünlüğü temelli propagandasından özü itibarı ile farkı yok.
Biz asıl konumuza dönelim. Unutmayalım ki, küresel neoliberal düzen de yeni bir durum değil, ‘liberal demokrasi’ diye cilalanan kapitalist ekonomik model hep böyleydi, yükselişi kolonyalizm ve emperyalizm ile beslendi, tarihi ‘Hitler’e razı olmak, sonra onu yenmek için Stalin’e razı olmak’, sonra Sovyetler’e karşı rezil rejimler ile rezil işbirlikleri yapmak ‘zorunda kalmak’ vs. ile geçti. ‘Haydi, dünya devrimine’ demiyorum, öylesi de bildiğimiz başka sorunlar çıkardı ama insanlık için farklı bir gelecek tasavvuruna alan açmak gerekiyor, diyorum. Bu savaş vesilesiyle Batı dünyasının Rusya’ya enerji bağımlılığından kurtulmak açısından fosil enerji kaynaklarından ekolojik seçeneklere dönmesi için bir fırsat doğduğunu düşünmek de tam bir siyasi şaşılık. Ekolojik denilen enerji kaynaklarını üretmek için gereken doğal kaynakların yağmalanması mücadelesi şimdiden başlamış vaziyette. Asıl mesele kapitalizm/ post-kapitalizmin köklü bir sorgulamasını göze almadan, sadece dünya çapında adaletsizliklerden, savaşlardan, çatışmalardan değil, gezegenin yok olması tehlikesinden kurtulamayacağımız.
BİRİKİM
[1] Sabro, Türkçe-Süryanice aylık dergi.
[2] Daha önce Politik Yol’da “Liberal Demokrasiler Tehlikede mi?” başlıklı bir yazı yazmıştım, ilgili okuyucular buradan bakabilirler: https://www.politikyol.com/liberal-demokrasiler-tehlikede-mi/
[3] Tony Wood, Money, Power and the Myth of Cold War Russia Without Putin, Verso, 2018. T24 sitesinde bu kitabı tanıtmaya ve tartışmaya katmaya çalıştım, bkz. “Putin’siz Dünya”, https://t24.com.tr/k24/yazi/putin-siz-dunya,3606
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023