Nuray MERT

Zohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer?
8.11.2025
220

Uganda doğumlu, Hint asıllı, Müslüman ve 36 yaşındaki Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanı seçilmesi, sadece Amerika’da değil, dünyanın pek çok yerinde bomba etkisi yarattı. Benim için asıl bomba haber, Zohran’ın, siyasi duruşunu da önemsediğim bir akademisyen olan Mahmud Mamdani(*)’nin oğlu olduğunu öğrenmek olmuştu.

Türkiye’de de Zohran Mamdani’nin seçilmesi farklı kesimleri heyecanlandırdı. ABD’nin bir aklama operasyonu olarak algılayan komplo teorisyenlerini bir yana bırakalım: İslamcı-muhafazakar kesim, Mamdani’nin Filistin’e verdiği güçlü destek nedeniyle seçimi, İsrail’in yenilgisi ve “Gazze’nin zaferi” olarak yorumladı. Mamdani, gerçekten de Filistin’e destek veren herkesin antisemitik olarak damgalandığı bir ortamda Gazze’ye güçlü destek verdi. Nitekim, o da Trump’ın komünist ithamı bir yana, en çok antisemit olmakla suçlandı. Demokrat Partili bazı Yahudi kökenli aydın ve siyasetçiler de bu konuda Trump ile aynı görüşü paylaştı. Ancak diğer taraftan, Filistin davasına destek veren özellikle genç nesil Yahudi kökenli New York’lulardan da güçlü destek aldı.

Nuray Mert yazdı: Zohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer?
Nuray Mert yazdı: Zohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer?

“Müslüman ve demokratik sosyalistim ve bunun için özür dilemiyorum” çıkışı çok önemliydi. Gerçi, müslüman kimliği kültürel müslümanlık çerçevesindeydi ve eşcinsel haklarını savunmasının önünde bir engel değildi. Ancak ABD’de, özellikle 11 Eylül sonrası güçlenen müslüman düşmanlığına karşı kazanılmış büyük bir zafer sayılmayı hak ediyor.

Türkiye’de solcu ve sosyal demokratlar da Mamdani’nin zaferini, dünyada sol siyasetin güçlenmesinin işareti olarak yorumladılar. Doğrusu, Mamdani öncelikle Demokrat Parti içinde solun zaferi oldu ve Demokrat Parti için bu, buruk bir zaferdi. 2016 yılında Başkanlık adaylığı yarışına giren Bernie Sanders de Demokrat Parti içinde neo-liberalizme karşı tepkileri temsil eden sol bir dalgayı temsil ediyordu. Zohran Mamdani’nin aksine, yaşlı bir politikacı olan Sanders de feministler de dahil gençlerden güçlü destek almıştı. Feministleri özellikle zikrediyorum çünkü sonuçta Demokrat Parti başkanlık adaylığını kazanan Hillary Clinton, “kadın” temasını sonuna kadar kullanıyordu. Sonuçta, Demokrat Parti’de Clinton’un mensubu olduğu neo-liberal kanat galebe geldi, ancak Başkanlık seçimi kaybedildi ve Trump’ın ilk iktidarı böylece başladı. 2020’de ise Demokrat Parti adaylığını liberal kanadı temsil eden Biden kazandı ve Başkan oldu; ama sonuçta Demokrat Parti’ye büyük zarar veren bir durum yaşandı.

Yani ABD ve Demokrat Parti içinde sol bir dalganın yükselişi daha öncesine dayanıyor. Özellikle 2016’da Sanders büyük bir dalga yaşamıştı ve adaylığı Clinton kıl payı kazandı. Mesele, 1990’lı yıllardan itibaren giderek daha çok neo-liberal merkeze yaklaşan hatta buluşan Demokrat Parti’nin çoktan toplumsal tepki ve talepleri temsil krizine girmiş olmasıydı. Liberal kanadın parti içindeki hegemonik gücü ve bu krizi görmezden gelme tavrı, sonuçta ikinci Trump iktidarına yol açtı. Zohran Mamdani’nin politik zaferi, en çok da bu krizin devam ettiğini gösteriyor. Ancak bu başarının Amerika’da ve münhasıran Demokrat Parti’de sol kanadın yükselişi olarak devam edeceği konusunda ihtiyatlı olmak gerek. Malum, New York, kozmopolit, sanat ve entelektüel bir merkez olarak özel bir dokuya sahip bir şehir.

Nuray Mert yazdı: Zohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer?
Nuray Mert yazdı: Zohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer?

Yine de Zohran Mamdani olayı, sadece Amerika’da değil, tüm dünyada eski düzenin sürdürülemez hale geldiğinin kanıtlarından biri. “Eski düzen” dediğimiz, gelişmiş Batı’da İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD önderliğinde kurulan liberal kapitalist demokrasi modeli, Batı dışı dünyada da ideal hedef sayılıyordu.

ABD’de Trump Başkanlığı, Batı Avrupa’da aşırı sağın yükselişi ve tüm dünyada otoriter popülizm dalgası, bu düzenin çökmesinin bazen sebebi, bazen sonucu olarak yorumlanıyor. Bundan sonra siyasetin sağ ve sol popülizm çerçevesinde şekilleneceği ileri sürülüyor; haklı olarak her ikisi de “tehlikeli” bir gidiş olarak değerlendiriliyor. Malum, sol popülizm denince de akla Zohran Mamdani’nin tanımladığı “sosyalist demokratlık” değil, Venezuela lideri Maduro gibiler geliyor.

Doğrusu, Zohran Mamdani’yi siyasi ufukta görülen bir ışık olarak görenler haksız değil. Ancak New York’ta yaşanan bir başarının ne kadar yaygınlaşabileceği son derece şüpheli. Bu noktada, bir uygunsuz gerçeği de hatırlatmakta fayda var: Azınlık oyları çoğunlukla sol, sosyal demokrat, çoğulcu ve özgürlükçü partilere gider; ancak bu oyların sahipleri her zaman sol, demokrat ve özgürlükçü olmayabilir. Almanya’daki Türklerin pek çoğunun orada sosyal demokratlara oy verip, Türkiye’de ise muhafazakar ve milliyetçi partileri desteklemesi gibi. Bu nedenle Türkiye’de de iki ayrı kesim, farklı nedenlerle Zohran Mamdani’nin zaferini kutluyor.

Türkiye’ye gelince, tabii her ülkenin kendine mahsus koşulları var.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar