Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Sevgili Zerdeşt, Sevgili Canan;
Engelliler Haftası bugün bitti, dün anneler günüydü.
Doğuran, büyüten, seven, acı çeken, yas tutan, annelerin günü.
Sevgili Canan, Anneler Günün kutlu olsun..
Sevgili Zerdeşt, senin ve arkadaşlarının Engelliler Günü kutlu olsun.
İkiniz de şimdi çok uzaklardasınız. Size sarılamıyorum bugün, sizi öpemiyorum..
Burada olsaydınız keyifli bir gün geçirecektik..
Dün gecenin yağmuru, sabaha karşı yerini serin bir sabaha bıraktı.
Yağmur yüklü bulutlar dolanıp duruyor gökyüzünde.
Ankara’da olsaydınız, Zerdeşt’in çok sevdiği o pastanede kahvaltı yapar, sonra da hep beraber, bir sinema salonuna dalardık.
Can Dostum diye yeni bir filmden söz ediyorlar. Seyretmedim henüz, konusunu bilmiyorum, ama filmin afişi konusunu az çok anlatıyor zaten.
Filmin, Fransa’da gişe rekorları kırdığını söylüyorlar.
Can Dostum’un afişinde, tekerlekli sandalyede oturan engelli biri ve onun oturduğu sandalyeyi kullanan siyah derili bir adam görünüyor.
İkisi de kahkahayı patlatmış..
İnsanın içini umutla dolduran bir sahne, ya da film afişi. Kimbilir filmin kendisi nasıldır, nasıl da etkileyicidir, varın siz hesap edin artık..
Burada olsanız belki bu pazar günü yapılacak en iyi şey, bu filme hep beraber gitmek olurdu.
Belki de usulca yağacak bir yağmur altında ıslanmayı göze alır, Mogan Gölü’nün etrafında yürürdük.
Sonra da gün batarken, Emmo Rıdo’ya gider kebap, şemburek, lebeni ve coket yerdik.
Celal Güzelses’ten türküler dinler, Zerdeşt’in kendinden büyük arkadaşlarıyla sohbet ederdik.
Cemal amcası, Ferhat, Vahap, Ramazan ve Devrim abisi..
Epey oldu görüşmeyeli, Zerdeşt kimbilir ne kadar özlemiştir kendinden büyük dostlarını, ağabeylerini. Gitmeyeli çok oldu..
Ama siz yoksunuz..
Yaşlanıyorum galiba ve sizin yokluğunuzun bana yaşattığı yalnızlık duygusu ağır geliyor artık.
Mardin’e her gidişinizde aynı şeyleri yaşıyorum ve kararım kesin, yalnızlık bana göre bir şey değil, yalnızlığı eskisi gibi, özlemiyorum hiç.
Uyuduğunuz odanın kapısını dün gece sabaha kadar açık tuttum.
Etrafa sinmiş kokunuzu nefesinizi yeniden hissetmek için.
O odada geçen zamanların hatırası siz yokken de beni hiç yalnız bırakmasın, beni sarıp sarmalasın, bütün evin odalarını, salonunu dolaşsın, ve terasın açık kapısından ay ışığıyla aydınlanan geceye bir anda karışıp gitsin diye, birlikte uyuduğunuz odanın perdesini çektim, kapısını sonuna kadar açtım.
Gece sizin rüyalarınızla geçti. Zerdeşt’i gördüğüm rüyada aklımda kalanı paylaşmak istiyorum bakın, ikiniz de sevineceksiniz buna.
Kötü başlayan ama hayırla biten bir rüyaydı çünkü.
Zerdeşt’le sıcak mı sıcak bir yerdeydik. Şimdi kaldığınız Nusaybin’in o meşhur sıcaklarını aratmayan bir yerdi sanki..
Benim güzel oğlum, bir ara hastalanır gibi oluyordu, dudaklarının kilitlendiğini, gözlerini yumduğunu ve vücudunun kasılıp titrediğini gördüm. Sonra her şey normale döndü. O anda Canan, sen ve ben ikimiz de çok korktuk..
İki yıldır geçirmediği epilepsi nöbeti yeniden başlamasın diye ellerimizi açmış dua ediyorduk.
Dualarımız kabul oldu belki, çünkü duayla beraber bir mucize gerçekleşti birden.
Zerdeşt, derin bir uykuya dalmış gibi sere serpe uzandığı yerden doğrulup o güzelim gözleriyle bize bakmaya başladı. Yüzü bir azizin yüzüne benziyordu ve kardan da beyaz teni ışıl ışıldı..
Belki o da çok korkmuştu. Yalnız olmadığını, hep yanında olduğumuzu anlayınca neşesi yerine geldi.
Sevgili Canan;
Uyandığımda bu rüyayı düşündüm. Bu rüya, Anneler Günü’nde ikimize sunulmuş bir müjde, hayırlı bir haber gibi geldi bana.
Sen ve ben ömrümüz oldukça Zerdeşt’le beraber yaşayacağız, o hiç hasta olmayacak, bir tek gün bile terk edilme korkusu yaşamayacak hiç.
Her sabah onun bildiği ve söylediği birkaç kelimeyle başlayacağız hayata.
Sonra zaman akıp gidecek. Ve akıp geçen zaman içinde, Zerdeşt’in söyleyebileceği kelimeler artacak. Hatta o kelimeler o kadar artacak ki, Zerdeşt o kelimeleri beyninin içinde bir yerlerde daha fazla tutmak istemeyecek ve beyninin içinde saklanıp duran kelimeleri özgür bırakacak. Sonra da, o kelimeleri biraraya getirip bizi kendine biraz daha hayran bırakacak birbirinden güzel cümleler kuracak.
Onun ilk cümleleri, hayata bir ilk adım gibi gelecek bize..
Bir sabah vakti uyandığında, “Anne seni çok seviyorum” diyecek mesela ve koşup kollarına atılacak..
Sevgili Canan;
Rüyalarda hep görülenin tersi olur derler ya.
İşte size, Zerdeşt’in bir daha epilepsi nöbeti yaşamayacağını müjdeleyen bir rüyanın benim aklıma düşürdüğü umutlu şeyler.
Bu sabah erkenden sizin için çiçek almaya gittim.
Papatya satıyordu bir adam.
Bir demet papatya aldım.
Zerdeşt’in geçenlerde sana aldığı kırmızı gülü koyduğumuz vazonun içine bıraktım.
Umarım siz Ankara’ya dönünceye kadar kurumazlar.
Döndüğünüzde Zerdeşt’e vereceğim o papatyaları, birlikte yaşadığınız, aynı yatakta ve birbirinize sımsıkı sarılarak birlikte uyuduğunuz bu evde, bir demet papatya uzatsın sana ve sonra Anneler Günü’nü kutlasın..
Ellerinden öpsün senin..
Sıcaklığını kalbine gömsün..
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012