Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
“Kürt aydını” kavramı, PKK’yle mücadele konsepti içinde icat edilmiş bir kavram gibi geliyor bana. İhtiyaç oldu ve bir gün birileri her nasılsa birden bire bu ülkede “Kürt aydınlarının” da olduğunu fark etti.
Çok değil 30 yıl öncesine gidin, Türk medyasında böyle bir kavramın ve “kullanımın” olmadığını görürsünüz.
Kürtler ve okumuş yazmışları sözkonusu olduğunda, birtakım hainler, işbirlikçiler, bölücüler filan vardır ama ne Türk entelektüel hayatında ne medyasında ne de akademisinde Kürt aydını diye bir kavram, bir tabir yoktur.
Seksen yıl boyunca, devlet, nispi demokrasi ortamında dahi, ne olur ne olmaz diye, Kürtler’in uyanışını biraz da olsa geciktirmek için Kürtler’in, okumuş yazmış kesimleriyle uğraştı durdu.
Kürt aydınları sürekli takip altında tutuldu.
Islah ve iflah olmayan “Kürtçüler”in gerektiğinde “defteri kapatıldı”, yani infaz edildi.
Kürt aydınları içinde devletin bu hışmından kendini koruyabilmek için, basında ve medyada fikirleriyle ve yazılarıyla yer almayı benimsemiş ve kendine bu yolla bir koruma zırhı edinmeye çalışmış, ama bunu da başarabilmiş kişi sayısı hemen hemen yok gibidir.
Ve Musa Anter bu bakımdan bir istisnadır. Türk medyasına ve entelektüel yaşamına nüfus etmeye çalışır, gider Liman Hamdi’nin Barış Dünyası‘na yazılar yazar, YÖN dergisini daha o yıllarda Nusaybin’e getirir, köylüleriyle beraber okur. Meşru ve aleni olmayan siyasi hareketlere ve gruplaşmalara fazla inanmaz, mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışır, ama biri Kürt hakları için bir şeyler yapıyorsa, elinden geldiğince destekler.
Kalbinin yarısı Kürtler için, yarısı Türkler için atar.
Kürt’ten çok Türk dostu vardır ve bunu iftiharla yazar.
1940’lı yıllarda gelip yerleştiği İstanbul’a adeta sevdalanır Musa Anter, ama doğup büyüdüğü Zivingê’deki iki numaralı mağarayı da unutmaz.
Hücrelerde Kürtçe-Türkçe sözlükler hazırlar, piyesler yazar.
Ama Şırnak’a, Hakkâri’ye razı olmaz, İstanbul’u, Antalya’yı, Mersin’i de ister.
Adı bu yüzden sanırım, “Türkiyeci Kürtçü”ye çıkar.
Türkiyeci Kürtçü demek, özetle ve benim anlayabildiğim kadarıyla her iki halkın birarada ve eşit haklar kullanarak yaşayabileceğine inanmak demek.
Ama bu tanımdaki Türkiye kelimesi Kürtleri, “Kürtçü” kelimesi de Türkleri rahatsız eder, makbul bir şey değil yani “Türkiyeci Kürtçü” olmak.
Böyle bir damga yemişseniz başınız iki türlü belada demektir.
Kürtler Kürdün Türkiyeci olmayanını, Türkler de Kürdün “Kürtçü” olmayanını sever.
Ama böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırıdır ve sıfıra sıfır elde var sıfır demektir.
Anlamamız lazım ki, Kürt aydınının hem Türkiyeli olması hem “Kürtçü”, yani eşitlikten yana olması en makbul, en gerçekçi yoldur; ama bu yol dikensiz gül bahçeleri içinden geçen bir yol değildir.
Zahmetlidir, meşakkatlidir.
Etrafı “Ulusal çitlerle çevrilmiş ulusal mahallelerden” firar etmiş adam muamelesi görürsünüz.
Kendi kızları oğulları, en güzel üniversitelerde okurken, ya da Erbil’de, Diyarbakır’da, Bursa’da şantiyeler kurarken, Kürt gençlerine “savaşmaktan ve şu Erdoğan’ı devirmekten başka çaremiz yok” diyenlerin safında yer almadığınız için, kendi halkınızın arasında ve kanınızın aktığı şehirlerde korumayla gezmek zorunda kalır, kuşatılırsınız..
Etnik hınç ve öfkenin hayatımızı altüst ettiği bir zamanda Kürtlere Hakkâri’yle, Şırnak’la neden yetinmemeleri ve İstanbul’u, Antalya’yı neden daha çok istemeleri gerektiğini anlatmak ve bu anlamda Türkiyeci olmak kolay değildir.
Şemdinli’yi 700 kişiyle basmak yerine, İstanbul’da yaşayan beş milyon Kürdün arasına bunun yarısı kadar silahsız siyasetçiyi yetiştirip göndermenin ve İstanbul Kürtlerinden bir milyon oy almaya çalışmanın daha iyi olacağını anlatmak bazı Kürtler’e “mücadeleyi yolundan saptırmak” gibi görünür.
Bu siyaset kolay değildir, sabır ve metanet ister.
Ama Hakkâri’ye gidip silahlı gençlerle kucaklaşmak işin en kolayıdır.
Herkes yapar bu atmosferde.
Çünkü Veli Küçükler, sarı Leventler yok artık savaş alanında.
Kürt siyasetinin en ucuz en masrafsız ve maliyetsiz yolu bugün budur.
Gerilla kıyafeti giy, iki dönem milletvekilliği garanti!
Siyasetin bütün maliyetini dağdaki, gençlere yükle, onlar nasılsa ölmeye ve öldürmeye hazırlar, onlar dağda ölmeye ve öldürmeye devam etsin, sen 1 ekimde Meclis açılınca Ankara’nın serin havasına dön ve “basın açıklamaları” siyasetine devam et!
Maliyeti dağdakine yüklemek en makbul yoldur Kürt siyasetinde, ama insafla ve vicdanla bağdaşır yanı kalmamıştır.
O yüzden Kürt siyasetçisi yüzünü İstanbul’a değil Hakkâri’nin dağlarına dönmüştür.
Kürtlerin acelesi vardır ve her şeyi bombalarla, tüfeklerle hâlledebileceklerini sanıyorlar.
Bir Kürt baharının daha çok ölerek ve öldürerek gerçekleşebileceğine inanıyorlar.
İşin kötü tarafı ise Türk aydınları arasında Silvan saldırısından sonra ortaya konulan bu fikre ve bu stratejiye sırf AK Parti nefreti nedeniyle, tanınan toleranstır.
Bir yıldır bu tolerans doğrultusunda yazı yazanlara bakıyorum, sanki Antep’ten sonra bir ideolojik sarsıntı yaşıyorlar.
Bu mukadderdi ve ben daha erken olmasını bekliyordum açıkçası.
Şimdi, bu sarsıntının, Türk medyasında deprem şiddetinde hissedilmesi için, ne gerekirse yapılmalı, ne gerekirse yazılmalı.
İnsanın “Behey kardeşim Silvan, Bingöl, Batman, Siirt eylemleri farklı mıydı Antep’ten, o zamanlar aklınız neredeydi?” diyesi geliyor..
Antep’ten önce bize AK Parti’nin ve Başbakan’ın çözüm istemediğini ve Kürt şiddetinin bu yüzden meşru olduğunu anlatmaya çalışanlar, şimdi de “diyelim ki AK Parti çözüm istemiyor, bunun karşılığı Antep mi yani” diye sormaya başladılar.
Roj baş hevaller!
Roj baş!
İyi yoldasınız, devam edin..
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012