Orhan MİROĞLU
Radikal gazetesi, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını bu manşetle karşıladı:
Kozmik Aday.
‘Kozmik odaların’ siyasi hafızamızdaki yeri belli, ama Radikal bu hafızaya atıfta bulunmak için değil, bu adaylığı sadece dört kişinin biliyor olması anlamında kullanmış.
Yine de pek sevdim bu manşeti, ama benim ‘kozmik aday’a yüklediğim anlam çok farklı.
İhsanoğlu, bence bizdeki kozmik oda kalıntılarıyla, dışarıdaki kozmik odaların birlikte, hem Türk ulusalcılarına hem Türk milliyetçilerine dayattığı bir adaydır. (Parantez: Bu adaylığı sorgulamayanlara milliyetçi ve ulusalcı diyebilecek miyiz, o da ayrı bir mesele)
Türkiye’nin cumhurbaşkanı adaylarından Ekmelettin İhsanoğlu’nu, bir Truva atının içine gizleyerek kaleyi içerden fethedeceklerini düşünenler, bu ülkeyi tanımadıklarını bir kez daha göstermiş oldular.
Memleketin dağ taş, siyaset diye inlediği bir süreçte ve iyi ki de öyle olduğu bir süreçte, siyasetten hazzetmediğini daha önce söylemiş ve hala da siyasetten uzak bir kişi olan Ekmelettin Hoca’nın, bu ülkenin siyasi tarihine ‘kozmik aday’ olarak geçeceğinden benim şahsen hiç şüphem yok.
Bir cumhurbaşkanı adayının kozmik aday olarak tanımlanması sanırım dünya tarihinde de bir ilktir ve bu ilki ilk teşhis etmek, belki bir ironi olabilir, ama Doğan medyasına düşmüştür.
Mustafa Karaalioğlu, Hoca’nın adaylığını yorumlarken, buna en çok Sayın Başbakan’ın sevinmiş olabileceğini ifade ettiği zaman, benim de düşüncelerime tercüman oldu.
Başbakan elbette sevinmiştir, İhsanoğlu’nu zayıf bir rakip olarak görmesi nedeniyle değil, ama 12 yıldır dişiyle, tırnağıyla ve halkı arkasına almayı başararak yarattığı Yeni Türkiye’yi, eski zeminine taşımak isteyen bloğun, döne döne kendi 90 yıllık siyasi paradigmasını inkar pahasına, İslami değerlere bağlı seçmenin ilk bakışta itiraz etmeyeceği gibi görünen bir şahsiyeti aday göstermiş olmasıdır.
Neresinden bakarsanız bakın, Ekmeleddin İhsanoğlu bir kozmik aday. Kozmik bir odadan çıktı adaylığı..
Türkiye gibi ülkelerde, rüşvetin belgesi de zor bulunur, kozmik adamların, kafa kafaya vererek, kozmik odalarda bir ülkenin kaderini ters yüz etmek için yaptıkları istişarelerin belgeleri de.
Ama eğer Angola’da filan yaşamıyorsanız, CHP ve MHP seçmeninin bırakalım oy vermeyi, kim olduğunu bile ancak gazetelerin attığı manşetlerden veya internete girip araştırarak öğrendiği bir aday, olsa olsa kozmik odalardan çıkar.
***
Tuhaf zamanlardan geçiyoruz.
Bize epey çektiren bir ‘akıl’ olarak, devlet aklı normalleşirken, aklı hala kozmik odalarda kalanlar, bu odalardaki karanlıkları pek sevenler, bizlere sürpriz üstüne sürpriz yaşatıyorlar..
Bu ülkenin şaka gibi sürprizlere uygun bir zemini ve bu zeminden neşet eden kötü bir kaderi var. Sayın Kılıçdaroğlu gibi 60 yaşına kadar devlet memurluğu yaparsınız, sonra birden kendinizi CHP gibi bir partinin başında bulursunuz.
Gerçek bir devlet ve siyaset adamını-Deniz Baykal’ı kastediyorum- birileri kasetti şuydu buydu diye iki gün içinde alaşağı eder ve koskoca CHP’yi anahtar teslimi size devrederler. Hiçbir ahlaki sorgulama gereği duymadan, size anahtar teslimi devredilen partiye genel başkan olursunuz. Kozmik odalarda alınan kararlara en ufak bir itirazınız olmaz.
71 yaşına kadar, siyasetle ilgilenmezsiniz. Akademik kariyerinizi saygın safhalara taşırsınız. Ülkenizin gurur duyduğu birkaç kişi arasına girmeyi ve ülkenizi Batı’da, Doğu’da bir entelektüel ve bir bilim insanı olarak temsil etmeyi başarırsınız.
Sonra, Türkiye’yi içerden fethedilmesi gereken bir kale gibi gören birileri, sizin isminiz üstüne anlaşırlar. Siz bunu teveccüh olarak anlarsınız, ama bu bir teveccüh filan değil. Hiçbir zaman bir aidiyet duygusu içinde olmadığınız ve kaybedilmiş bir iktidarın yeniden kazanılması için siyaset pazarına sürülmektir.
Türkiye başkanlık sistemini tartışıyorken, halk bu cumhuriyetin tarihinde ilk kez kendi oyu ve iradesiyle cumhurbaşkanını seçecekken, yani bir devir kapanıyorken, hadi bunu da yazayım, Irak-Kürdistan bölgesinin Türkiye’ye yeni bir eyalet olarak katılması bile söz konusu iken, siz hala, parlamenter sistem deyip duran ve cumhurbaşkanlığı köşkünü halktan uzak durması gereken nazlı bir gelin konağı gibi görenlerin, sizi aday göstermesini, sorgulamadan kabul edersiniz.
Edersiniz ama, yazık ki, bir ömür harcayarak elde ettiğiniz bilim adamı ve saygın entelektüel kimliğinizi de o kozmik odaların karanlığına gömmüş olursunuz.
‘Kış Uykusu’ uzadı, yüzyıl oldu, Türk aydınının değişmeyen kaderi, bu sanki..
‘Kış Uykusu’ndan uyanamıyor bir türlü, uyanır gibi olduğu zamanlarda da, kozmik odaların gölgesine sığınmayı, kendisine gösterilmiş bir teveccüh gibi anlıyor..
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016