Oya BAYDAR
Aman haa!... Sakın örgüt şifresi, kod adı falan sanılmasın, basit bir hesap. Neyin hesabı mı? Devletin, iktidarın, yürütme ve yargının adaletsizliğinin, kindarlığının, vicdansızlığının, gençlik düşmanlığının duyarsız, soğuk rakamlara dökülmüş hesabı. Çocuk tutuklular bir yana, Aralık ayı itibariyle büyük çoğunluğu üniversite öğrencisi 2600’e yakın genç Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki hapishanelerde tutuklu bulunuyor. Suçları (!) üç aşağı beş yukarı aynı: Gösterilere, protestolara katılmak, poşu takmak, pankart açmak, güvenlik güçlerine mukavemet, hak talebi, HESS’leri protesto, çevre sorunlarını gündeme getirmek ve de bunları yaptıklarına göre tabii ki terör örgütü üyeliği...
Bugün Ankara’da 13 tıp öğrencisi yargıç önüne çıkıyor. Bu çocuklar 6 Hazirandan beri tutuklular. Suçları poşu takmak, “Çok ses Tek Yürek” mitingine katılmak, Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu’nda sağlık sistemini tartışmak, stajları sırasında halk sağlığı taraması yapmak ve delil olarak ders notları,CD’ler, bilgisayarlar, kitaplar, defterler, cep telefonlarındaki mesajlar. Özet: Örgüt üyeliği
Dün İstanbul’da, bir yıl önceki Uludere katliamını protesto eden tutuklu 13 öğrenci hakkında hazırlanan iddianame açıklandı. Savcı öğrencilerin protestosuna neden olan Uludere olaylarına gönderme yaparken “Şırnak’ta ölü ele geçirilen 35 kişi” diyerek görüşünü, bakışını, tıynetini bir güzel ortaya koyuyor. Suç delilleri ve de suçun mahiyeti de değişmiyor. Ancak, 29 Aralık’ta başlayacak bu davanın iddianamesinde, benzer iddianameler arasında açılacak yarışmada açık ara birincilik alabilecek bir suç kanıtı var. Savcı, gençlerden birinin cep telefonuna düşen bir mesajın terör örgütünün silahlı mensuplarına övgü olduğunu iddia ediyor. Mesaj şöyle: “Dağlı bir öyküyüm, sınır boylarında bir gece dürbünüyüm. Beni Cizre’de vurun, Mem û Zin’e selam götüreyim. Beni Kızıltepe’de vurun, 12 yaşında 13 kurşun yiyen Uğur olayım. Beni Dersim’de vurun, Munzur’da yıkayın, Seyit Rıza’ya selam durayım. Beni Amed’de vurun, Ape Musa olup Kürtçe ıslık çalayım...”
Öğrenci gençler için istenen cezalar: ağırlaştırılmış müebbed (yani Başbakan ve aynı hamurdan olanların geri gelmesini özledikleri idam cezasının yerine konan en ağır ceza), ayrıca da 69, 57, 65 yıl. Bu artılar nereden mi kaynaklanıyor? Çünkü bir de üniversitenin tuvaletinde patlayan el yapımı bomba hikâyesi var. Çocukların bir bölümü, örgüt üyeliğine ilaveten bomba koyup birden fazla kişiyi öldürmeye teşebbüsten yargılanıyor. Üniversite Rektörlüğü’nün, patlamanın yüksek basınçtan kaynaklanan teknik bir arıza olduğunu açıklamış olmasının savcı nezdinde hükmü ve inandırıcılığı yok anlaşılan. Madem ki Uludere katliamının hesabı sorulsun istiyorsun, demek ki terör örgütü üyesisin, bomba da koyarsın, her şeyi de yaparsın...
Kültür Bakanı ile Rektör de Yargılanmalı
Mem û Zin, Kürt ozanı Ahmede Hani’nin 17. yüzyılda Kürtçenin Kurmanci lehçesinde yazdığı bir aşk destanı, Kürt edebiyatının baş yapıtlarından. Kültür Bakanlığı geçtiğimiz yıllarda bu destanı Kürtçe ve Türkçe yayınladı. Kültür Bakanı da, kitabı Kürt açılımının parçası olarak iftiharla tanıttı. “Sayın muhbir vatandaş” olarak savcı beye ihbar ediyorum. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da Mem û Zin örgütü davasından, yardım ve yataklıktan yargılanmalıdır. Aynı şekilde, üniversitedeki patlamanın bombadan değil basınçtan kaynaklanan küçük bir patlama olduğunu bildiren Rektör de davaya delil karatmak ve yanlış beyandan dahil edilmelidir. Bütün poşular toplatılmalı, şiirler yakılmalı, gençliğin isyankâr ruhu, adalet arayışı ezilmeli, meydan “dindar ve kindar” nesillere kalmalıdır. Böylece vatan kurtulur, terör sona erer. Ve böylece çocuklarımızın geleceğiyle birlikte bütün ülkenin geleceği kararır.
Bizler bu köşelerde böyle laf döktürüp içimizi boşaltırken, Sultan Süleyman’ın nasıl öpüştüğüyle, ne kadar at üstünde ne kadar yatakta kaldığının hesabıyla uğraşırken, her gün önümüze eğlencelik niyetine atılan yok kürtaj, yok üç çocuk, yok ucube, yok cami, yok tiyatro, saçma sapan konularla uğraşırken, binlerce gencin hayatıyla, geleceğiyle, umutlarıyla, kaderleriyle oynanıyor: Vicdansızca, acımasızca, adaletsizce.
İçimden, “Sizler ne biçim hukukçularsınız” diye değil, “Ne biçim adamlarsınız” diye haykırmak geliyor.
Cep telefonuna düşen o şiirli gençlik haykırışı, özgürlük hasreti, zulme uğrayanlara sesleniş, kimlik arayışı, hiç mi dokunmuyor yüreklerinize. Hiç genç olmadınız mı, hiç devrimci şiirlerle coşmadınız mı, haksızlığa karşı yükseltmediniz mi sesinizi? Diyelim ki gençliğinizi yaşamadınız, ya şimdi yaşlı başlı adamlar olarak hiç düşünmediniz mi bu çocuklar benim oğlum, benim kızım olsaydı ne yapardım diye? Kimin ne hakkı var saçma sapan iddialarla çocuğumun geleceğini karartmaya diye? Ne abuk, ne yersiz sorular soruyorum ben... Devlet eliyle/ kazasıyla öldürülenlerin ardından “ölü ele geçirildiler” diyebilenler, ölüm orucuna yatanları tahkir edenler, ikide birde yağlı urgan sallayıp idam, idam diye yalananlar, devletin suçlarını ört bas etmek için bin dereden su getirenler, gençlerin geleceğini mi düşünecek!
Gözlerinizdeki Bağı Açın Lütfen
Bu gençler, binlerce KCK tutuklusu gibi Terörle Mücadele Kanunu’na uydurularak yargılanıyor. O kanun ki, bugün darbe girişimi davalarından yargılanmakta olan komutanların zamanındaki bastırmalarıyla ağırlaştırılarak varlığını koruyor. Bu antidemokratik yasa şimdi iktidarın elindeki en etkili silah. Her şeyi, herkesi, Mem û Zin ilhamlı şiirli mesaj yollayanı, o mesajı alanı, Uludere katliamını protesto edeni, poşu takanı, Kürtçeye özgürlük isteyeni, Kürt halkının haklı taleplerinin yanında duranı istendiği zaman kodese gönderecek bir Demokles kılıcı. Oslo görüşmelerini ve Hakan Fidan’ın aynı yasa uyarınca KCK davasından yargılanmak istenmesini hatırlayın. Ne ki, gençlerin ve KCK tutuklularının arkasında Başbakan gibi bir koruma, yargıya karşı güçlü bir kalkan yok.
Pek sanmam ama eğer bu satırları okuyup dinleyen varsa; AK Parti çevresine, AK Parti iktidarı sayesinde Türkiye’de demokratik hak ve özgürlüklerin genişlediğini, buna gerçekten inanarak iddia eden herkese seslenmek istiyorum. Belki yola bu amaçla çıkmıştınız, vaadleriniz bu yöndeydi, ilk zamanlar özgürlükçü adımlar da attınız. Ama hak ve özgürlükler alanı sadece sizin taraftan genişledi. Lütfen alanın öteki yanına da bakın. O yanda, terör adı ve korkutmacası altında nasıl bir baskı ve tehdidin sürdüğünü görmeye çalışın. “Şiddete teşvik olmadıkça, savaş ve şiddet önerilmedikçe her şey tartışılabilir” diyen muktedirler, hükümet üyeleri, devlet adamları, yargı mensupları, gözlerinizdeki bağları çözün lütfen. Hayatları karartılan binlerce genç insan şiddet değil barış istiyor, gelecek istiyor, gençliğin umutlarını ve hesapsız pervasız cesaretini yaşamak istiyor.
Ama böyle devam ederseniz, “Mem û Zin örgütü (!)” gerçekten terör örgütüne dönüşür ve bunun sorumlusu sizler olursunuz; çünkü şiddet şiddetten, isyan adaletsizlikten ve zulümden doğar.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024