Oya BAYDAR
17-25 Aralık hırsızlık yolsuzluk soruşturmalarının açılması ve bir hışımla aynı hızla kapatılmasından bu yana en fazla duyduğumuz, okuduğumuz sözcük “paralel” oldu. Hırsızlık yaparken MOBESE kameralarına yakalanan garibandan devletin en yüksek kademelerindekilere kadar, şu veya bu şekilde suça bulaşmış kim varsa, kendini temize çıkarmak için paralel komplosuna sığındı, sığınıyor. Paralel deyince, aklıma hemen Tan Oral’ın o güzel karikatürü geliyor: Öğretmen tahtaya iki paralel çizgi çizmiş, “Bakın çocuklar; bu buna paralel, bu da buna paralel” diyor.
“Gülen Cemaati” dememek ve hedef bulandırmak için özenle uydurulmuş, siyasal içerikten ve anlamdan yoksun, hukuksuzluğa, keyfiliğe açık, düşman/hain yaratmaya, palazlanan iktidar ortağını kriminalize etmeye yarayan bir kavram bu. Ama, kırk kere değil kırk milyon kere tekrarlanınca, herkes alıştı, yaygın kullanıma girdi. “Baaayan” sözcüğünün kadın’ın yerini alması, en ummadığınız kişilerin “by by” demesi, inmek fiilinin yerini iniş yapmanın; heyecanlanmanın, hırslanmanın, gururlanmanın, vb. yerini heyecan yapmak, hırs yapmak, gurur yapmak gibi ucube deyişlerin alması gibi… Galiba önce ekmekler ve dil bozuluyor, sonra her şey…
Bir paralel de benden
Ben çakma değil gerçek bir paralel yapıdan söz etmek istiyorum: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’ye paralel partisinden… Üstelik burada paralel sözcüğü yerli yerine oturuyor, çünkü iktidarda olan ve seçimlere hazırlanan bir parti: AKP var, bir de Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinin AKP’ye paralel Tayyip Bey Partisi var. Bunu, mizah olsun diye ya da üslup yapmak için söylemiyorum; şu sıralarda Türkiye siyasal arenasında yaşanan tam da budur. Seçimlere doğru gidildiği, seçim propagandalarının hız kazandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı, il il, meydan meydan dolaşarak kendi amacı, kendi partisinin programı çerçevesinde seçim propagandası yapıyor.
Anayasayı değiştirebilecek çoğunluk için, 400 milletvekili çıkarılabilmesi için propaganda yaparken, eski partisinin programı ve çıkarı doğrultusunda değil kendi saplantılı amacı olan başkanlık için oy istiyor.
Tayyip Bey Partisi’nin tek maddelik (Tayyip Bey’in Türk usulü (!) başkanlığı) bir programı var. O maddenin gerçekleşmesi için her şey, hatta içinden çıktığı ve basamak olarak kullandığı AKP’yi bitirmek bile mubah. Nereden mi çıkartıyorum? Dikkat edin! Tayyip Erdoğan’ın toplu açılış töreni veya bilmem hangi kuruluşun genel kurulu veya muhtarlar toplantısı, vb. adı altında fellik fellik dolaştığı seçim meydanlarında bağırıp çağırarak attığı nutuklar, AKP’nin ve Davutoğlu hükümetinin programını da, icraatını da, kişiliğini de yıpratıyor. Ne çözüm süreci, ne mali disiplin, ne demokrasi vaatleri, ne evrensel değerler; hepsi alt üst, hepsi Başkanlığı sağlayacak oylara feda.
Cumhurbaşkanı Anayasa'yı ihlal ediyor
Bu ülke neredeyse 35 yıldır bir darbe anayasasıyla yönetiliyor. Bu anayasanın mutlaka değiştirilmesi, evrensel hak ve değerler temelinde özgürlükçü, eşitlikçi, laik bir anayasanın mümkün olan en geniş toplumsal uzlaşmayla yapılıp yürürlüğe girmesi gerekiyor. Ancak, şu anda ortada anayasal bir belge var; beğenin beğenmeyin değiştirilene kadar buna uymak zorundasınız. Hele de sorumlu mevkilerdeyseniz anayasa ihlali lüksünüz hiç yok.
Konuyu uzatmadan, ayrıntılandırmadan söylersek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu anayasanın en temel maddelerini her gün, her an ihlal ediyor. Bu ihlalin meşruiyetini de pervasızca halk tarafından yüzde 52 oyla seçilmiş olmasına dayandırıyor. Garabetin; bu anayasa ve bu sistem içinde kalarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinde olduğu bir yana, yüzde 100 oyla seçilmiş olmanın bile anayasa ihlallerini meşru kılamayacağını herkes biliyor. Ne var ki, Tayyip Bey’in eski İçişleri Bakanı anayasayı tanımadığını açık açık beyan etti de, kimsenin gıkı çıkmadı. Oysa sadece bu beyan bile yasalara göre ağır cezalık suçtur.
Erdoğan’ın seçim sürecindeki bütün mitingleri ve siyasal toplantıları anayasa ihlalidir. Davutoğlu hükümetinin -içindeki Paralel Erdoğan Partisi üyeleri hariç- büyük çoğunluğu bu ihlalin farkındadır ve bundan hiç de hoşnut değillerdir. Nitekim bir süre önce Hükümet kanadından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı’nın daha önce programlanmış birkaç toplu açılış dışında seçimlere kadar mitinglerine ara vereceği bildirilmişti de, Tayyip Erdoğan hemen ardından miting ve toplantılara devam edeceğini hem de vurguyla söyleyerek Davutoğlu hükümetine posta koymuştu.
Erdoğan’ın siyasete ve seçimlere müdahale ederek tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle HDP’nin Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığı başvuru, kurul tarafından dün reddedildi. Kurulu suçlamamak gerek, çünkü bu konuda karar vermek YSK’nın yetki alanına girmiyor. Uzman hukukçular, Anayasa Mahkemesi’nden de bu yönde karar çıkamayacağını, çünkü anayasa ve yasalarda konuya uyan bir madde bulunmadığını söylüyorlar. Sözün kısası: Böyle bir vaka bugüne kadar görülmemiş, düşünülmemiş, dolayısıyla da hükme bağlanmamış. Yani Erdoğan yine bir ilke imza atıyor; cumhurbaşkanlığı makamına kadar gelmiş bir kişinin siyasal ahlakına, adalet anlayışına ve vicdanına teslim edilmiş bir konuda bütün bu değerleri hiçe sayıp hukuk boşluğundan da yararlanarak bildiğini okumayı sürdürüyor.
7 Haziran’ın meşruiyeti şimdiden tartışmalıdır
Yüzde 10 seçim barajı 7 Haziran seçimlerine zaten yeterince gölge düşürürken Tayyip Erdoğan’ın seçimlere açık müdahalesi önümüzdeki seçimlerin meşruiyetini tartışmalı hale getiriyor. Onun, Paralel Parti marifetiyle seçim propagandasının baş figürü haline gelmesi diğer bütün adayları, partileri minderin köşesine itiyor, AKP’nin ve hükümetin başını da itibarsızlaştırıyor. Daha önemlisi; özellikle HDP’nin önünü kesmek için devlet güçleri ve olanakları kullanılarak gerçekleştirilen provokatif saldırılar, HDP’nin güçlü olduğu bölgelerde art arda girişilen TSK operasyonları… Mesela dün Ağrı’nın Tutak bölgesinde başlatılan operasyonun, Ağrı’da halk gelmediği için AKP mitinginin iptal edilmesinin hemen ardından başlatılması manidar değil mi? PKK Doğu’da baskıyla, tehditle oy istiyor, diyenlerin bölgede son zamanlarda yoğunlaşan askerî operasyonları görmezden gelmeleri siyasî ahlaksızlık ve anayasayı ihlal suçuna iştirak değilse nedir?
7 Haziran seçimlerinin sonuçları Türkiye’yi bir ölçüde normalleştirebilecek, çözüm sürecini ilerletebilecek, muhalefeti daha demokratik bir düzleme çekebilecekken, ülkenin Tayyip Bey’in başkanlık tutkusuna kurban edilmesine, aklı başında AKP’liler daha ne kadar göz yumacaklar? Şimdilik, kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla veya sultana hoş görünüp parsa toplamak için susanlar Erdoğan’ın ülkeyi ve partiyi sürüklediği çıkmazın ilk kurbanlarının kendi siyasî gelecekleri, siyasî ve ahlaki namusları olacağının farkında değiller mi? Gün geldiğinde suç ortaklığıyla yargılanabileceklerini hiç düşünmüyorlar mı?
Tarih; bazen geç de kalsa, suçların er geç yargılanıp ceza gördüğünün, muktedirlerin işlerini gelmeyen kararlar alan hâkimleri tutuklatmalarının da her zaman mümkün olmadığının öğretici örnekleriyle dolu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024