Oya BAYDAR
Türkiye Cumhuriyeti devletinin değişmeyen özünü ve AKP iktidarının bir zamanlar reddeder gibi yaptığı o özle bütünleşmesini daha iyi açıklayabilecek bir söz düşünemiyorum. Cizre JİTEM davası olarak bilinen, eski Cizre Jandarma Komutanı Ergenekon davası sanığı Cemal Temizöz’ün adıyla anılan toplu cinayet/katliam davasının beraat ettirilen sanıklarından birinin sözü bu. Sanık, savunmasında “JİTEM’i bilirim, Fransızca seni seviyorum demektir”, diyor. Mide bulandırıcı bir utanmazlıkla mahkeme karşısında cinayetle, ölümle, insanların acılarıyla alay ediyor. Cezasız kalacağından emin, yüreği ferah, sırtını JİTEM’ci devlet/yargı gücüne dayamış.
21 Cizreli Kürdün 1990’ların başlarında failleri çok belli bir faili meçhule kurban gitmelerinden 22 yıl sonra görülen davada yargılananların tümü, başta Cemal Temizöz olmak üzere, göz göre göre, vicdanlar kanatılarak ve isyan duyguları kabartılarak beraat ettirildi. Demiröz’ün tazminat talebinde bulunacağını da okuduk. Hakkıdır; devletin faili meçhullerle görevli JİTEMci kullarına bu keleği yapmaması gerekirdi. İçerde tepişme olduğu günlerde boşluğa gelmiş, affola…
Katil devlet değil, katilleri koruyup kollayan devlet
“Kâtil devlet” sloganını oldum bittim kof ve anlamsız bulurum. Öfke ve çaresizlikle bağırır, rahatlarsınız ama gerçek kâtilleri, daha doğrusu ceberrut devletin (ki T.C. devleti öğledir) şiddet zihniyetini gözden kaçırmış olursunuz. Devlet, çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla bir toplumsal aparattır/aygıttır. Devlet yüceltmesi hatta tapıncıyla dolu kafalara aykırı gelecek ama, mesela bir dikiş makinesi, bir motosiklet, bir tornavida da birer aygıttır. Bir iş görmek, o iş görülürken insana kolaylık sağlamak içindir. Kâtil motosiklet, kâtil makine, kâtil tornavida olmaz. Ne var ki dikiş makinesini, tornavidayı, motosikleti kullanan o aygıtla kötü şeyler yapabilir, kâtil bile olabilir. Sorun; devlete hâkim olan zihniyette, devletin yapısında ve devlete hâkim olanlardadır.
Osmanlı’dan bugüne, “teba (yurttaş) devlete hizmetle, devleti korumakla görevlidir anlayışıyla gelmiştir Türk devleti. Muktedirlerin iktidarı her dönem bu zihniyetle kurulmuş, korunmuş, pekiştirilmiştir. Egemen ideolojinin, egemen etnisitenin, egemen sınıfların dışında kalan ötekilerin üzerinde asimilasyon uygulanması, olmadı baskı, şiddet, yok etme, katliama başvurulması yüzlerce yıllık devlet zihniyetimizin özü, özeti ve rutinidir.
Kadim ve mevcut yapısıyla T.C. Devleti, derinlere işlemiş o ceberrut zihniyetle, egemenlerin bekası için gerekli şiddeti ve katliamı kurumlarındaki resmî ya da gizli görevlilerine uygulatır. Ve tabii ki görevlendirdiği katillerini koruyup kollar. Özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da işlenen binlerce faili meçhul cinayetin, 1990’larda Kürt halkını kırıp geçiren korkunun, kanın, şiddetin bir numaralı failleri olan JİTEMcilerin mahkûmiyetlerine de izin vermez. Temizöz’gillerin, Küçük’gillerin, derin çetelerin yöneticileri ve uzantıları Ergenekoncuların sütten çakmış kaşıklar gibi AK’lanıp topluma karışmalarına, hatta kahramanlık taslamalarına şaşmamak gerekir.
Kadın katilleri de koruma altındadır
Eril devlet başka katilleri de korur, kollar. Kadın cinayetlerinde, kadınlara uygulanan şiddet vakalarında, faillere iyi halden, tahrik vb. gibi hafifletici nedenlerden uygulanan ceza indirimleri tartışılırken, son günlerde vicdanları isyan ettiren bir mahkeme kararı daha geldi. Hatice Kaçmaz’ı 16 bıçak darbesiyle öldüren kişinin cezası, “suç, tutku derecesinde aşırı sevgiden kaynaklandığı” gerekçesiyle hafifletildi. Şu işe bakın! Aşkı, sevgiyi, sevişmeyi ayıp sayan, kız-erkek birlikteliğine tahammülü olmayan bu muhafazakâr toplumda aşk, cinayet suçunun hafifletici nedeni olabiliyor. Olabiliyor çünkü öldüren: erkek, öldürülen de kadın.
Çünkü kadın, Türkiye ve benzeri ülkelerde eril devlet ve iktidarın birincil “öteki”sidir. Hakim zihniyet, gündelik yaşamda da yargıda da erkekten yana işler. Kadınlara yönelik şiddet ve -ister namus, ister töre, ister aşk cinayeti diye adlandırılsın- kadın cinayetlerinde devletin katili koruma kollama refleksi yargıda kendini gösterir.
Örnekler çok başka alanlardan çoğaltılabilir. Konu, ceberrut devlet zihniyetine aykırı görülen öteki oldu mu, devletin şiddet mekanizması devreye girer. Şiddetin uygulayıcıları da hemen güvence altına alınır. Vatandaşa karşı işledikleri suçlar apaçık ortada olan, korumakla görevli olduğu insanları darpeden, vuran emniyet mensupları, cinayet işleyen polisler yargıdan kaçırılır; kaçırılamadığında ya beraat ettirilir ya göstermelik cezalar verilir. Gerekçe, devletin güçlerinin morallerinin bozulmaması, görevlerini ifâdan (siz ‘şiddet uygulamaktan’ anlayın) çekinmemelerinin sağlanmasıdır. Bu yüzden, ne ölüyü boğazından iple bağlayıp panzerin ardından sürükleyen, ne öldürülen genç kadının çıplak bedenini sokakta teşhir eden, ne suçsuz günahsız insanları ellerini arkalarından bağlayıp yere yatıran, sonra da Türkün gücünü görün diye uluyan, ne terörle mücadele adına sivil insanları, üç yaşında bebeleri, yetmişlik dedeleri, gencecik kızları, küçücük çocukları kurşunlayan özel harekâtçı ceza alır; aksine, ödüllendirilir.
Erdoğan AKP’si: Ergenekoncu devlet zihniyetinin son temsilcisi
AKP; darbeci-vesayetçi-Ergenekoncu devlet ve zihniyete karşı dipten gelen dalgaların sözcüsü olarak iktidara geldi. Henüz devleti ele geçirmemişti, henüz gerçek iktidar değildi. Sonra adım adım, önündeki engelleri temizleye temizleye iktidara ulaştı. İktidar yürüyüşündeki ortağı Cemaat’i tasfiye etme sürecine girdiğinde, sırtını dayayacağı bir güce ihtiyacı olduğunu gördü. O güç, hazırda bekliyordu: Ergenekoncu devlet zihniyetinin zinde kuvvetleri…
Bunun, bir köşe yazısında çok basite indirgenmiş bir analiz olduğunun farkındayım; basite indirgenmiş ama yanlış değil. Cemaatle birlikte, Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde “yenilenen ordu” şimdilik AKP iktidarının müttefiği. İktidarın bugün vardığı anti-Kürt milliyetçi çizgide özellikle Kürt sorununda ordu ile uzlaşma kısa dönemde yolunda gideceğe benziyor. Ama yetmiyor; benzer bütün iktidarlar gibi AKP de Ergenekoncu derin devletle uzlaşmak, onu kendi oyununa dahil etmek ve gereğinde kullanmak zorunda. Sadece Hrant Dink davasını iyi izlemek, ne demek istediğimin anlaşılması için yeterli.
Erdoğan AKP’sinin ve AKP iktidarının dönüp dolaşıp vardığı nokta, “Je t’aime JİTEM” özdeyişinden ibaret. JİTEM’in yeni adı Özel Harekât olabilir, Korucular Konseyi veya başka bir şey olabilir, hiç önemli değil; bu bir zihniyet ve bir devlet/iktidar anlayışı. Son taşıyıcısı ise Erdoğan AKP’si.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024