Oya BAYDAR
Bir süredir, siyasî çevrelerde, medyada, sokakta darbe muhabbeti aldı yürüdü. İlk sözüm: Evlerden/memleketten uzak olsun! İkinci sözüm: Heveslisi varsa aklından bile geçirmesin. Üçüncü sözüm:yurtseverim, demokratım diyen kim varsa (söz konusu Erdoğan bile olsa) darbenin karşısında dursun.
Askerî darbelerden çok çekmiş olsak da darbesever milletizdir. 12 Eylül darbesinde işkence görmüş, tutuklanmış, ağır mağduriyetlere uğramış nicelerinin, AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak için türlü çeşitli darbe planları yapan asker-sivil vesayetçileri nasıl desteklediklerini, savunduklarını hatırlayalım. Şimdi de birilerinin, “Keşke yapabilselerdi, bunlardan kurtulurduk” diye hayıflandıklarını duyar gibiyim. Geçende bir arkadaşım “Darbe yapacak bir ordumuz bile kalmadı” diyordu şaka yollu. “Darbe siyasî-ideolojik hasmıma karşı yapılmışsa iyidir, bizimkilere karşı yapılmışsa kötüdür” çifte standardı demokrasiyi içselleştirememiş, dudaktan kalbe indirememiş kesimlerde hâlâ geçerlidir.
Neden yine darbe konuşuyoruz?
Birincisi: Gezi’den bu yana, Sayın Erdoğan ve yakın çevresi darbe paranoyasına kapılmış durumdalar. Mutlak iktidarlarına karşı her eleştiriyi, her muhalefeti, her eylemi darbe sayıyorlar ya da sanıyorlar. Darbe sözcüğünün anlamını değiştirdiler; iktidara muhalefet ve iktidarın değişmesini istemek darbe olarak anlaşılıyor. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmayı hedefleyen mutlakçı ve mutlakiyetçi zihniyetin tezahürü olan bu anlayış, Erdoğan ve çevresinde paranoyaya varıyor.
İkincisi: Siyaset fena halde kilitlendi. İktidar bu ülkenin hayatî sorunlarının hiçbirine çözüm üretemiyor. Bugün seçim yapılsa AKP’nin yüzde 50 veya üstü oy alacak olması işin özünü değiştirmiyor, çünkü o oylar kaos ve çöküş tehdidi karşısında kitlelerin alternatifsizliğinin göstergesi. Muhalefet ise var olan devâsa sorunları (rejim, terör, Kürt sorunu, toplumsal cinnet psikolojisi, vb.) çözme gücüne sahip olmamakla kalmıyor, daha da derinleştiriyor. Siyaset kurumu bu ölçülerde tıkandığında ilk akla gelen “çözüm”ün askerî darbe olmasında, sosyo-politik tarihimiz ve siyasî geleneğimiz hesaba katıldığında, şaşılacak bir şey yok.
Ancak “Paranoyak olmanız izlenmediğiniz anlamına gelmez” diye bir söz vardır. Erdoğan ve çevresi hoşlarına gitmeyen, işlerine gelmeyen her şeyi darbe olarak niteliyorlar diye bu sözleri hepten yabana atmamak gerek. İç ve dış sorunlarımızın dağ gibi büyüdüğü, Türkiye’nin topyekûn çürüme, dağılma, etik çöküş tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu kritik eşikte, bu noktaya vardıran politikaların mimarı ve savunucusu Erdoğan ve çevresi olarak görülüyor (ki ben de böyle düşünüyorum). Cumhurbaşkanı Erdoğan’a laf anlatmak; kuvvetler ayrımını resmen ortadan kaldırıp rejimi değiştirecek bir diktatörlük anlamına gelen başkanlık saplantısından vazgeçirmek; yedi düvelle kavgalı, baştan sona da yanlış bir dış politikanın ülkeye ve bölgeye verdiği zararları anlatmak, konuşup uzlaşmak mümkün değil. O zaman gerek içerde gerekse dışarda gidişatın baş sorumlusu olarak görülen Erdoğan’a karşı tepkilerin, “Bu kişi böyle bir güce sahip oldukça sorunlar daha da büyüyecek, demek ki gitmesi gerek” düşüncesini yadırgamamak gerek.
Öyle bildiğimiz türden darbe falan değil ama Erdoğan’ın gücünü sarsma, parti ve ülke üzerindeki mutlak egemenliğine son verme, geniş çevrelerin hayallerini süslüyor. Erdoğan cephesi de bunu biliyor ve karşı saldırıya geçiyor.
Neden herkes Erdoğan’a karşı?
Cumhurbaşkanı’nın çevresindekiler, yandaşlar, paydaşlar, onu “Allahın lütfu”, yeni peygamber olarak gören müridler, sık sık öfkeyle bu soruyu soruyorlar. Hiçbirinin aklına, reislerine karşı olanların büyük çoğunluğunun 2010’a, 2011’e kadar Erdoğan’ı destekledikleri; dışarda Amerika’sından Avrupa’sına, Rusya’dan Suriye’ye kadar, yani bugün papaz olduğumuz kim, hangi ülke varsa Erdoğan’ın dostu ve destekçisi olduğunu sorgulamak gelmiyor, ya da akıllarına geliyor da işlerine gelmiyor. Aynı şekilde içerde özgürlükçü, demokrat kesimlerin, liberal aydınların önemli bölümünün, Kürtlerin, AKP’nin vaad ettiği demokratik açılımların gerçekleşbileceği umudu veya yanılgısıyla Erdoğan’ın yanında yer almış oldukları da unutuluyor. Şimdi içerde ve dışarda, Sayın Erdoğan barışa, demokrasiye, hukuka tehdit olarak algılanıyorsa ve istenmiyorsa nedenini nerede, kimde aramak gerek?
Uluslararası ilişkiler de ülke içi güç dengeleri de eninde sonunda çıkarlarla belirlenir. Her kesim kendi çıkarları doğrultusunda hamleler yapar, planlarına uymayan liderleri, iktidarları zayıflatmaya, hatta değiştirmeye çalışır. Bu her zaman böyledir. On yıl önce, beş yıl önce de böyleydi; ama o zaman darbe konuşulmuyordu. Peki neden bugün?
Siz içerde ve dışarda müdahale heveslerine çanak tutacak yanlışlara imza atarsanız, yedi düveli ve de kendi halkınızın en az yarısını düşman ilan ederseniz, çözümün değil sorunun parçası (hatta ta kendisi) olursanız iktidarınızı sallamalarından korkmaya başlarsınız.
Erdoğan’a kim darbe yapacak?
Çığırtkanlığı yapılan ya da korkulan darbeye pek ihtimal vermiyorum. Böyle bir çılgınlığın bugünümüzü aratacak sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum. Ama Cumhurbaşkanı’nı çok ilerlemiş bir darbe teşebbüsüne karşı uyarmak da istiyorum.Sayın Cumhurbaşkanı’na darbe bizzat Recep Tayyip Erdoğan’dan geliyor. Bu darbeyi kendisiyle birlikte yakın çevresi, kurmayları, yandaş medya, ak-trolleri, saldırgan timleri uzun zamandır hazırlıyor. Bunu hoş bir anlatım, ilginç bir mecaz olarak değil gerçek anlamda söylüyorum. Erdoğan kendi kendine (ve tabii ki memlekete) yakın çevresiyle birlikte darbe yapıyor. En kötüsü de bu, çünkü iç ve dış destekli darbe teşebbüslerine karşı kendimizi (demokratik kamuoyunu kastediyorum) siper etmeye çalışırız ve çalışmalıyız. Ama Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan’a ya da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı’na darbesini engelleyemeyiz.
Bunu engelleyebilecek olan, gidişatın vahametini görüp parti programlarındaki ilkelere geri dönecek AKP’liler ile parlamento içi ve dışı demokratik muhalefetin ortak çabasıdır. Buna cesaret edebilirler mi bilmem ama Erdoğan’ı ancak ve sadece kendi câmiası frenleyebilir. Öyle büyük sarsıntılara, büyük hamlelere de gerek yok: Cumhurbaşkanı’nın mevcut anayasal sınırlara çekilmesini sağlamak, yargıyı onun elinden kurtarmak için gerekeni yapmak, kuvvetler ayrılığını tahkim edip parlamentoyu göstermelik olmaktan kurtarmak, başkanlık saplantısına geçit vermemek, ayrıştırıcı saldırgan dilini zaptı rapta almasına yardımcı olmak yeterlidir. Bu başarılamazsa sadece muhalefeti değil AKP’yi ve tabii bütün ülkeyi yangın yerine çevirecek kaotik bir sürece gireceğimizden kuşkunuz olmasın.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024