Oya BAYDAR
Bir o taraftan bir bu taraftan aldığı darbelerle hırpalanmış, gelecek umudunu yitirmiş, kavga gürültü arasında boğulmuş Türkiye insanının huzura, barışa, yarınlara güvene, en çok da umuda ihtiyaç duyduğu bir dönemde beklenmeyen bir ışık yandı. Yıllardır nal toplayan, kitlelerle bağını, kendine güvenini yitirmiş muhalefet, AKP-MHP-Devlet bloğuna karşı küçümsenmemesi gereken bir seçim başarısı elde etti. Bu bir yerel seçimdi, %51- %49 oranlarında fazla bir şey değişmemiş gibi görünse de, bir yandan Türkiye’nin kalbinin attığı büyük kentlerin yüzde 49’luk kesime geçmesi, öte yandan tüm ayak oyunlarına, engellemelere ve tehditlere karşın doğuda, güneydoğuda Kürt seçmenin “ben hâlâ buradayım” demesi, atmosferi tümden değiştirdi, psikolojik üstünlük muhalefete geçti.
Başarı cesaretlendirir
“Yenil, bir daha yenil, daha iyi yenil” deyişi, yenilgilerden yılmayıp ders çıkartmayı anlatsa da, gerçekte cesaretlendirici, umutlandırıcı olan başarıdır.
31 Mart seçimlerinden bu yana iktidar bloğunun, hakim olduğu ve denetiminde tuttuğu bütün kurum ve araçlarla yasayı, hukuku, sandık demokrasisinin son kırıntılarını çiğneyerek yürüttüğü saldırı karşısında “Her şey çok güzel olacak” sloganı dalga dalga kitlelere yayılıyorsa bu, hasret kalınmış başarının yarattığı coşku yüzünden ve umut ihtiyacındandır.
Başarı sadece coşku yaratmaz, umut verir, cesaretlendirir. Nitekim, uzun süredir kendi mahallesine çekilmiş, iktidara lâf yetiştirmekten öteye gidemeyen muhalefetin sesinin kendi mahallesini aşabilmesi de; sanatçıların, yazar-çizerlerin, aydınların seslerini çıkartmaları da başarının sağladığı cesarettendir. Ve korku gibi cesaret de bulaşıcıdır. Ancak, sonuca varmak için coşkuyla gelen cesaretin kalıcı olması, sebatlı ve akıllı adımlarla sürmesi gerekir. Sloganlarla, ajitasyonla kitleler diri tutulur, harekete geçirilir ama zafer bununla kazanılmaz.
Bir çiçekle, her şey çok güzel olmaz
31 Mart seçimlerinde İstanbul’da bir çiçek açtı. O gün bugün, İstanbul’un özel konumu ve önemi yüzünden iktidarın belden aşağı vuruşlarına sahne olan sert bir mücadele İstanbul üzerinden sürüyor.
“İstanbul’da açan çiçek” derken, belediye başkanlığını kazanan Ekrem İmamoğlu’nu değil, alınan sonucu kastediyorum. “Bir çiçekle her şey güzel olmaz,” derken de -coşkuya, sevince su katmayı göze alarak- kof iyimserliğin tuzaklarına dikkat çekmek istiyorum.
Seçimlerin yenilenmesine doğru gidilirken muhalefeti bekleyen tehlike, özellikle CHP açısından, seçimin mutlaka kazanılacağı iyimserliğinin ve her şey güzel olacak coşkusunun rehavetine kapılmaktır. Başka türlü söyleyecek olursam, YSK kararına öfkeden de doğan coşku havasının aynen süreceğini, coşkunun oya tahvil olacağını sanmaktır.
İmamoğlu, hayallere kapılmayan gerçekçi bir kişiliğe sahip görünüyor. Sağduyusuna, neye nasıl yaklaşmak gerektiği konusundaki basiretine güveniyorum. Ancak, taban ve teşkilatın havası kişileri her zaman etkileyebilir. Hele ki o kişi kurtarıcı siyasal figür olarak yüceltilip başarının sembolü olarak görülür, ona bel bağlanır ve o da buna inanmaya başlarsa…
İkinci, hatta birincisinden de önemli tehlike, bu aşamada Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanı adaylığını aşan siyasî yıldız kimliğine büründürülmesidir. Yine kişiden bağımsız konuşacak olursam: İnsan psikolojisi, özel durum ve koşullarda coşkuya kapılıp, kitleler karşısında kendini ajite ederek kendi özünden farklı bir kimliğe bürünmeye yatkındır. İmamoğlu’nun başarılı, yetenekli, akıllı, en önemlisi vicdanlı biri olduğunu; benim endişelerimin muhasebesini kendisinin de yaptığını düşünüyorum. Yine de, siyaset çarkı insanı övütür, kendine yabancılaştırır.
İmamoğlu’nun başarısının anahtarı: yüksekten konuşanlardan, gürültüden patırtıdan, beka kılıflı nefret söyleminden, tehditten, gündelik yaşamın güçlüklerinden bıkmış insanlara, onların dertleriyle hemhâl, onların arasından biri olarak seslenmesi, kucaklayıcı olmasıydı. O sesin, Türkiye siyaset arenasının hırçın tonlarına bürünmemesi gerek.
Her şeye hazırlıklı olabilirsek her şey gerçekten güzel olur
İktidar bloğu İBB seçimlerini usulsüzlükler olduğuna, hakkının yendiğine gerçekten inandığı için değil, kendi adayı kazanamadığı için iptal ettirdi. Bunu bilmeyen yok. Böyle bir kafa, kazanmayı garantilemediği bir seçime razı olur mu? Üstelik dört koldan sorunlarla kuşatıldığı, ülkenin hiçbir sorununa çözüm bulamaz hale geldiği, düşüşe geçtiği, moral üstünlüğünü yitirdiği bir dönemde, ikinci kez yenilgi riski alır mı?
Görünen o ki, alıyorlar. Bunun anlamı; kazanmış görünmek için yapmayacakları hilenin, müdahalenin, ürkütmenin, baskının kalmayacağı. Daha da beteri, 7 Haziran-1 Kasım arasında, benzer bir seçim yenilemesi döneminde yaşanan kanlı olayların, provokasyonların yeniden sahneye konulması…
Peki o zaman, seçimi nasıl olsa kazandırmazlar diyerek karamsarlığa kapılmak mı gerek? Asla…
31 Mart seçimlerine giderken de böyle düşünenler vardı, ama kazanıldı. Evet kazanılanı geri aldılar ama iktidarın, pek önem verir göründüğü sandığa bile zerre güveninin, saygısının olmadığı, demokratik seçimlerin son kalesi YSK’nın vesayet altında olduğu apaçık ortaya çıktı. Bu anlamda kazanan, demokrasi güçleri oldu.
Zaten Ekrem İmamoğlu ve İstanbul parti teşkilatı, çıkarılacak engeller, oynanacak Ali Cengiz oyunları karşısında pes edecek yapıda değil. Bütün mesele, onların ve bütün muhalefetin her şeyin çok güzel olmasını temenni ederken “her şey çok güzel olacak”la avunmayıp her şeyi güzel kılacak bir seçim stratejisiyle davranabilmelerinde.
Türkiye seçimi mi, İstanbul seçimi mi?
31 Mart’ta İstanbul’u Millet İttifakı’nın adayı kazandı. Bir yıpratma saldırısı olarak sürekli tekrarlanan HDP’nin ittifakın gizli ortağı olduğu yalandan ibaretti, ama HDP aday göstermeyerek İmamoğlu’nun kazanmasında önemli rol oynadı. İlerleyen günlerde, 31 Mart seçimlerinin ve İstanbul seçim yenilenmesinin anlamı genişledi. Şimdilerde, 23 Haziran’ın bir anlamda Türkiye seçimi olduğu konuşuluyor. Aday Ekrem İmamoğlu’nun konumu da bu bağlamda değerlendiriliyor.
23 Haziran’a doğru gidilirken ve sonrasında, Türkiye’de çok önemli siyasal çalkantıların, çok önemli gelişmelerin olacağını ben de düşünüyorum. Hatta İstanbul seçimi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ardından zor günler yaşayacağımızı da biliyorum. Ancak, İstanbul seçimini ve İmamoğlu’nu bu bağlamda değerlendirmenin, bu yönde motive etmenin muhalefet açısından yanlış adımlara yol açacağından da korkuyorum. İmamoğlu’nu, CHP il örgütüyle birlikte İBB seçiminde uyguladığı strateji ve bizzat kendi kişilik yapısı başkanlığa taşıdı. Türkiye çapında demokrasi mücadelesi ise bundan çok daha fazlasını ister. Ondan, Türkiye demokrasisini kurtaracak süperman beklentisi yaratmak belediye başkanlığı seçimini de riske etmek anlamına gelir.
Böyle bir şey yok, nereden çıkardın, diyebilirsiniz. Benimki yersiz bir kuşku belki ama çok da temelsiz değil. Dünyada olsun, Türkiye’de olsun az örneğini görmedik…
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024