Oya BAYDAR
Derin devletin sesi, iktidarın oyda hafif kararlarda ağır ortağı Devlet Bahçeli Bey'in öncekilerin üzerine tüy diken son beyanında doğruluk payı var. "HDP'yi bir daha açılmamak üzere kapatmak namus görevidir" buyurduktan sonra, Anayasa Mahkemesi buyruğa anında uymayıp işi biraz savsaklayınca, "Anayasa Mahkemesi'ni kapatmak da artık ertelenemez bir görev olmuştur" diyerek çıtayı yükseltti. Bu çıta da ne çıtaymış! Yüksele yüksele arşa vardı da hâlâ yükselmeyi sürdürüyor.
Bahçeli'nin emri kimi siyaset erbabına biraz ağır geldi ki AKP'den bile, biz hukuk devletiyiz, gibisinden mırıltılar duyuldu. Oysa Bahçeli dolaylı yoldan da olsa bir gerçeğe vurgu yapıyordu: Fiilen mülga (kaldırılmış, yok edilmiş) anayasanın mahkemesine ne gerek var!
Besbelli, bir hukukçu tarafından değil de derinlerde biryerlerde, belki de MHP karargâhında çalakalem yazılmış bir müsveddeyi olduğu gibi kabul edip karara bağlamayı hukukçu kimliklerine yedirememiş olan (belki de, şu günlerde AB'ye, ABD'ye, ele güne koz vermeyelim, biraz savsaklayın, talimatı almış bulunan) Anayasa Mahkemesi üyeleri, "namus görevleri"ni hemen yerine getirmeyince kurum kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
Bu ülkede 146. Maddeden insanlar asılmıştı
Siyasî tarihimizin en acı, en karanlık sayfalarında yazılıdır. Eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 146. Maddesinin ihlali idamlık suçtu. Menderes, Polatkan, Zorlu o maddeden asıldı, sonra sıra üç fidanımıza geldi: Deniz, Hüseyin, Yusuf. Sonra 12 Eylül faşist darbesi döneminde idam edilenler… Neyse ki idam cezası kaldırıldı da bu insanlık suçundan ve ayıbından kurtulduk.
Anayasayı ihlâl suçunu yürürlükteki TCK'nın 309. maddesi düzenliyor. İdamın yerini müebbet hapis cezası almış. Bahçeli'nin, son beyanlarıyla anayasayı ihlâl suçu işlediğini söylediğimde, hukukçu arkadaşlarım bunun siyasî suç sayılabilse de hukukî anlamda suç teşkil etmediğini, ifade özgürlüğüne girdiğini söylediler. Güvenemedim, biraz anayasa hukuku metinlerine, güvendiğim anayasacıların yazılarına baktım. Evet, hukuk diye bir kavram ve kurumun gerçekten var olduğu, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılabildiği bir ülkede Devlet Bey'in yağıp gürlemeleri anayasayı tağyir ve ihlal sayılmıyor.
İyi de, konuşan mahalle kahvesinde tavla oynarken fikir beyanında bulunan Mehmet Efendi veya aynı mealde sözler sarf eden bizim köşebaşındaki enginarcı Seyfettin değil, iktidarın en muktedirlerinden biri.
Şimdi Anayasanın 138. maddesine bakalım: "Hakimler bağımsızdırlar. Hiçbir organ, makam, kurum, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz."
Ne güzel değil mi? Ama dinleyen ve uyan kim bu maddeye? Bırakın anayasanın bütününü bu madde herhalde kendi kendimizle dalga geçip biraz gülelim diye konmuş oraya. Peki başta AKP reisi Cumhurbaşkanı ve ortağı bu maddeyi her gün, her ağızlarını açtıklarında ihlal etmiyorlar mı?
Geçelim; konumuza dönelim. Anayasa varsa, o anayasanın en önemli dayanak ve güvencesi Anayasa Mahkemesi'dir. Bahçeli'nin, "HDP'nin kapatılması namus görevidir" veya "Anayasa Mahkemesi'nin kapatılması artık ertelenemez bir görev olmuştur" talimatı suç değil ifade özgürlüğüne giriyorsa, o zaman ben de ifade özgürlüğümü kullanırım. Kamuya, savcılıklara, Anayasa Mahkemesi'ne şöyle seslenirim:
MHP'nin kapatılması ertelenemez bir görev olmuştur
İfade özgürlüğüyse bu tür sözler, şöyle gerekçelendiririm talebimi: Mafyalarla, çetelerle iltisaklı olduğu şüphe götürmeyecek şekilde açık olduğundan, kadroları orada burada şiddet eylemlerine başvurduğundan, sözcüleri milletin içine nifak tohumları serpip birliğimize, bütünlüğümüze kast ettiğinden, vb.,vb…
Aman haa… bu tür sözler ifade özgürlüğüyse eğer, dedim. Eğer değil de suçsa, duymamış, okumamış olun. Başımı belaya sokmak istemem. Ama etkisiz ve yetkisiz sade vatandaş Oya olarak, Bahçeli için suç değilse benim için hiç suç olmaz, diye düşünüyorum. Çünkü benim yaptırım gücüm yok, söylediğimle kalırım. Ama büyüklerimiz öyle değil ki! Onların sözleri emir sayılır.
Anayasa Mahkemesi'nin onurlu hakimlerine sesleniyorum
Amacım kışkırtmak değil, ama sormak istiyorum: x Anayasa'nın ve kurumunuzun yok sayılmasına daha ne kadar tahammül edeceksiniz? Yetti gayri! diyerek, sadece kendi onurunuzu değil ülkenin, hepimizin hakkını, hukukunu, onurunu korumak üzere bir adım atmayacak, güçlü bir çıkış yapmayacak mısınız?
En azından, mesela dün Meclis'te, iktidar Meclis'i tanımadığını, Anayasayı yok saydığını, bir kez daha büyük bir pervasızlıkla, korkunç bir cüretkârlıkla ilan etti. Meclis'e bir kez daha darbe yapıldı. TCK'nın 309. Maddesine ve Anayasaya göre Meclis'e darbe ağır suçtur. Göreviniz Anayasayı savunmak, darbeyi engellemektir. Bu yüzden varsınız. Millet iradesine dayanan demokratik rejimi korumak sizin başlıca göreviniz. Susacak mısınız, darbenin suç ortağı olacak mısınız? Cesaretli, onurlu bir adım atın.
Atacağınız adımın hakka, hukuka, adalete susamış çoğunluktan büyük destek alacağına güvenin. Bir kurumun, hele de Anayasa Mahkemesi'nin cesaretli, onurlu, sorumlu bir adım atması sandığınızdan, sandığımızdan çok daha büyük etki yaratacaktır. Kim tarafından atanmış olursanız olun, hangi inançtan, hangi ideolojiden, hangi kimlikten olursanız olun, kararlarınızda ve duruşunuzda hukuka ve adalete göre davrandığınızda çok şey değişecektir
Sizlerin böyle bir adım atması, Meclis darbesi karşısındaki tepkileri, iktidar milletvekillerine "Oh, oh, ne güzel getirdik sizi Meclis'e!" düzeyinde kalan muhalefeti de utandırır, cesaretlendirir belki .
Bu son olay muhalefetin önüne büyük bir fırsat koyuyor. Hiçbir konuda yan yana gelemiyorsanız bile Meclis darbesine karşı tek yumruk olun. Lafla yetinmeyin. Toplum güven verin. Meclis'in, el kaldır el indir şovundan ibaret olmadığını fiilen gösterin. Rejim değişmiş, otoritarizm aşılmış, totalitarizme bir küçük adım kalmıştır. Eski muhalefet yöntemleri artık geçerli değildir. Akıl öğretmek bana düşmez; isterseniz ve cesaret ederseniz en etkili muhalefet yöntemlerini bulabilirsiniz; ülkeyi ve demokrasiyi kurtarabilirsiniz.
Şimdi kimilerinin, "Saftrik kadın! İmam evinden aş, ölü gözünden yaş mı bekliyorsun!" dediklerini duyar gibiyim. Ama ben evinde yoksullar için aş olan imamların, gözlerinde insanlığın acıları için yaşla ölenlerin varlığına inanıyorum. İnsandan, ülkemden, vicdandan umudumu kesmemeye çalışıyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024