Raffi Hermon Araks
‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR?
İyi bir lise 1 sınıfı öğrencisinin anlayacağı şekilde anlatıyoruz:
******************************************************************
Başka konularda olduğu gibi, bu konuda da bilinçli / bilinçsiz, çok kirletilmiş bilgi var; hangi kökenden, nereden geldiği önemli değil. Yazarın (Uğur Mumcu) dediği gibi, fikir sahibi olmadan, fikir ileri sürülebiliyor maalesef!
Raffi Hermon Araks- İstanbul - Strasbourg - Paris - Yerevan
Artsax(Dağlık Karabağ, BM gerçeğinde, benzerleri gibi, şimdilik 'kendisi tarafından, bağımsızlığını ilan etmiş’ ama ‘kimse tarafından henüz kabul edilmemiş’ ya da ‘az devlet tarafından bağımsızlığı kabul edilmiş’) Cumhuriyeti, silahlı güçlerince, Adırbaycan'a ait 5+2= 7 bölgenin, denetimi altında olduğunu kim inkâr ediyor?
Birileri, Ermenistan'ı sanki ‘Adırbaycan'a ait bölgelerin, Artrsax Ermeni güçlerince denetim altında tutulduğu gerçeğini, inkâr ediyor’ şeklinde tanıtmaya çalışıyor... Yukarıdan gelen emirle bu yolda yayın yapan tüm gazete ve medya organlarını okuyanlar da, araştırma hevesi, vakti, ilgisi, olmadığından, kirletilmiş bilgiyi gerçek gibi kabul ediyorlar…
Bir devlet, ulusal/uluslararası platformlarda sürekli ‘Neden bu bölgeleri, mecburen, şimdilik denetim altında tutuyoruz?’ diye konferans, demeç, brifing, söyleşiler veriyor ise, o devletin o bölgeleri denetim altında tuttuğunu inkâr ettiği söylenebilir mi?
En tepesinden en mütevazı yetkilisine kadar şu, şu ve şu nedenlerden dolayı, mecburi, geçici olarak, denetim altında tutuyoruz, diyen bir devlet için 'kendi askeri gücüyle buraları işgal ettiğini inkâr ediyor'' denmesi çok zor. Amiyane tabirle ‘Yahu adam, ağzıyla söylüyor, inkâr bunun neresinde?'' derler ama çi fayda?
Dolayısıyla süregelen demagojik söylem merdiveninin ilk basamağını, böylece temizledik!
Gelelim ikinci basamağa.
Şu söylenebilir tabiatıyla ‘Efendim, o zaman mesele nedir? Kim, niye, karşılıklı suçlamalar yapıyor? Sorun nereden kaynaklanıyor’' diye...
Buyurun hemen anlatabileceğimi zannediyoruz…
Yukarıda da arz etiğimiz gibi, Ermenistan, Adırbaycan'a ait 7 bölgenin, Artsax güçlerince neden, nasıl, ne zamana kadar, denetim altında tutulduğunu anlatmaya çalışıyor. Ama her defasında, Adırbaycan tarafı, sanki hiç bu açıklamalar yapılmıyor gibi duymazlığa geliyor.
Onun yerine şu cümle tekrarlanıyor: ‘Ermeniler bize ait bölgeleri işgâl etmişler; ne zaman bundan vazgeçecekler?’
İyi de, bu ‘duymazlığa gelme’ hali, ifademiz bağışlansın ama kırık bir plağı / bir papağanı andırıyor... Avrupa Konsey’i ve Birliği’nde, Adırbaycan’a sempati duyan ülkelerce bile pek hoş karşılanmıyor. ‘Adırbaycan’ın, sanki Ermenistan hiçbir şey demiyor gibi davranıp, aynı şeyi tekrarlaması, Adırbaycan’a yarar sağlamıyor’ diyorlar…
Yani burada 21 Yy şartlarında artık ‘diplomasi strateji becerisi’ diye tanımlamaktan ziyade ‘bilinçli bir kör, sağır ve dilsiz olma’ stratejisi görmekteyiz; ne denli strateji denilebilirse...
Böyle stratejiler salt zaman kazanmak(!) için kullanılır; oysa Adırbaycan zaman kaybediyor. Yirmi yıl önce, işe yarayabilirdi ama şimdilerde tersi ve bunu pek anlamak istemiyorlar…
Böyle stratejilerin bir de ‘başka argüman ileri süremediği'' zaman tatbik edildiği biliniyor…
Çünkü Ermenistan tarafının sürekli yaptığı açıklamalara karşı kör, sağır, dilsiz olunmadığı takdirde; o ''işgâl'' edildiği söylenilen topraklardan, ne zaman, nasıl çekileceği anlaşılır…
Eğer bir ‘işgâl’ söz konusu olsaydı, diyelim o ‘işgalci tarafın’ sürekli ama sürekli ne zaman, hangi şartlarda, denetimi, nasıl devredeceği konusunda çözüm üretmez, bunları söylemezdi. Hal böyleyken ‘Ermeniler, bize ait bölgeleri, işgâl etmiş; ne zaman vazgeçecekler?’ diye soru içeren beyanlarda nasıl bulunabiliyor, hakikaten anlaması zor…
Peki, bu durumu nasıl yorumlamak mümkün?
Adırbaycan belki, kronik çözümsüzlük yaratıp, bunu Ermenilere yükleyip, iç siyasette bunu baskıcı idaresini sürdürmek için istiyor olabilir. İktidarda daha uzun süre kalabilmek için? Bilemiyoruz. Ama çözümsüzlükten medet umuyor hatta olası bir çözümü, bir kâbus gibi gördüğü intibası uyanıyor… Bu veriler, hangi ülke için geçerli olsa, sanki söz konusu ülke, çözümü değil de, çözümsüzlüğü bir can simidi olarak görüyor, diye düşünülür genelde…
Yıllarca devam eden demagojik söylemin 2. basamağını da temizledik mi?
Gelelim üçüncü basamağa.
İkinci basamağı da temizlediğimize ikna olmayanlar şunu söyleyebilir: ''Hani, Ermeni tarafı, işgâl (!) ettiği bölgelerden, ne zaman çekilecek, madem kabul ediyor, neden işgâl etmiş?''
Geldik, Türkçemizin nefis deyişlerden biri zurnanın zırt dediği yere! İfadesine…
Münih’te, bir hafta önce, Azeri gazetecinin (aynı) körlük-sağırlık-dilsizlik, tarzıyla sorduğu soruya, Sayın Başbakan Nikol Paşinyan tane-tane açıklamıştı:
'(...) Taraflarda konuşulan dil farklı (söz konusu ''dil'', Ermenice, İngilizce, Rusça vs gibi lisan değil tabii) önemli... Bunu çözmek gerek... Adırbaycan söyleminde sürekli TOPRAK telaffuz ediliyor; Ermeni tarafında ise YAŞAM HAKKI, CAN GÜVENLİĞİ... İşte fark!
Hangi toplum olursa olsun, CAN GÜVENLİĞİ yani HAYAT olmazsa, milyonlarca km2 de olsa, TOPRAK neye yarar? Söz konusu(7 bölge) Artrsax Ermenilerce denetime alınmadan önce durum neydi? Hatırlatıyorum, oralar Adırbaycan'ın elindeydi, Artsax Ermenilerinin üzerine ateş yağıyor, nefes aldırılmıyor, silahlı taciz uygulanıyordu.Gaye Ermenilerin bıkıp, usanıp buradan kaçmalarıydı ama olmadı işte! Aylarca, buradaki Ermeniler evlerinin bodrumlarında hapis kaldılar (bu, tanıdık geliyor değil mi (RAH) ... Defalarca ‘yapmayın, etmeyin, kesin şunu, kalıcı ateşkes edelim, doğrudan, dolaylı, araya başkaları girerek vs’ söylenmesine rağmen, fayda etmedi. Başka yol kalmamıştı.
Vurgulanmak istenen şuydu: Bu, bir toplumun üzerine sürekli ateş yağdıran kolu ‘yeter!’ diye tutmak demekti ama kolu kesmek demek değildi! Halkın yaşam hakkını kullanması, nefes alabilmek için, barışın sağlanıncaya kadar, o toprakları hiç olmazsadenetimde tutmaktı.
Gelin şeytanın avukatlığını yapalım ve Adırbaycan, Ermeni tarafına şunu söylesin: ‘Efendim savaşın sıcak dönemiydi o zamanlar; şimdi artık olmaz, Adırnbaycan'a güvenmelisiniz; eğer güvenmezseniz çözüme ulaşılmaz ki?'
Güzel de… Eğer 25 yılı aşkın sürede, Adırbaycan, hal ve davranışlarında, pişmanlık ibaresi, iyi niyet adımı sergilemiş olsaydı; Ermeni tarafına ‘Bakın Adırbaycan iyi niyet gösteriyor, güven olmazsa olmaz, uzatmayın artık!’ denilebilirdi...
Teşbihte hata olmaz, ağır suç işlemiş birisinin, pişmanlık yasasından yararlanabilmesi için mahkemeye gelip ‘Evet bu suçları işledim, iyi ki işledim, bugün de olsa yine işlerim’ dediği takdirde ona bir daha aynı suçu işlemeyeceğine dair güveniniz olur mu? İşte Ermeni tarafının da, tam da bunun gibi güven duyamaması için, tüm şartlar mevcut…
ERMENİ TARAFI, NEDEN GÜVEN DUYMUYOR?
Adırbaycan tarafı, bunca yıldır, bırakın iyi niyet sergilemeyi…
İnsan Adırbaycan halkı adına üzülüyor…
Sanki kemikleşmiş bir düşmanlık beslediğine dair, intiba uyandırmak için, özel çaba sarf etti.
Ve dolayısıyla, bundan en ama en çok Adırbaycan halkı çekti ve hâlâ da çekiyor…
Sadece bine varan irili ufaklı örnekten bir tanesini arz etsek yeter maalesef…
2004yılında, Ermeni ve Adırbaycanlı subayların vd ülke temsilcilerinin de katıldığı, bir NATO manevralarından birinde, bir Adırbaycanlı subayın, yatağında üstelik uyumakta olan bir Ermenistanlı subayı balta ile katlettiğini hatırlayınız…
‘Münferit bir olay, sanki karşı tarafta benzeri cani ruhlu müstesna bireyler yok mu? veya
‘Bir bireyin kişisel davranışını bütün bir millete mal etmek ne kadar doğru?’ diyerek yine şeytanın avukatlığını yapalım…
Böyle bir çıkış, tartışmasız ama katıksız şekilde doğru olabilirdi, ne zaman biliyor musunuz?
Eğer Adırbaycan, vakit kaybetmeden, Ermenistan’dan özür dileseydi… Cenazesine resmen katılmak istediğini beyan etseydi; o suçlunun etkin cezaya çarptırılması için, çaba sarf etseydi… Giden geri gelmez ama Ermeni subayın ailesine / Ermenistan devletine ‘miktarı siz söyleyin, tazminat ödemeye hazırız’ deseydi; ülkesinde 3 gün diyelim Ermeni subay için (örnek) milli yas ilan etseydi; dünya gözünde büyümüş olurdu… İşte o zaman ‘Bir bireyin yaptığı hareket, millete mal edilmez’ gibi sözün en azından işitilebilirliği sağlanmış olurdu...
Oysa Adırbaycan ne mi yaptı? …
Değerli okurlarımızın, takdir edebileceklerine inanıyoruz…
Macaristan'ın Budapeşte şehrinde olmuştu bu olay...
Macaristan mahkemeleri, bu şahsı müebbet hapse mahkûm ettiler... Sekiz yıl hapiste yattı. Sonra 'cezasının kalan kısmını çekmek için' Adırbaycan'a iade edildi...
Peki, Adırbaycan idarecileri bu şahsa ne yaptı, biliyor musunuz?
Adırbaycan devleti, önce af etti. Onun, hapis yattığı sekiz yılın maaşını kendisine ödedi. Ev armağan edildi. Yüksek rütbeyle taltif edildi... Ve… MİLLİ KAHRAMAN ilan edildi.
..................................................................................................................................
Her şeyi bir kenara bırakalım…
Unutalım aidiyetlerimizi, fikrimizi beyan da etmeyelim, kendi kendimize düşünelim…
Denetimdeki 7 bölgenin, devredilebilmesi için, önce hangi, nasıl, ne gibi güvence ve teminatların verileceğinin bilinmesi gerekiyor değil mi?
İşte… Ermeni tarafının‘bir daha soydaşlarının hayatları cehenneme dönüşmeyeceğine dair güvence istemesinin’ ve‘ikna olmak istemesinin’ mantığı budur!
Dünyaya ‘iflah olmaz bir yönetim’ görüntüsü vererek, Sergey Paracanov’un filmini yaptığı, Âşık Garip gibi bir değeri, bağrından çıkarmış, komşu Adırbaycan halkının geleceğini, idareci kadroların kendisi, ipotek altına almış olmuyor mu?
Şimdi, gelin, nahoş konulardan sonra, biraz da olumluya dönüştürelim ruh halimizi…
https://vimeo.com/335404327?fbclid=IwAR1QNOF8zuZdXLZ8eV7Iu-l6tHU91WslaYf9mCrmEY5HNTM4WqVVe4W_N_g
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.