Roni MARGULIES
Gazete köşelerinde yazı yazınca insan kısa yazmayı öğreniyor.
Ben zaten eskiden beri “Althusser’in dediği gibi” veya “Aklın Fenomenolojisi’nde Hegel’in de belirttiği gibi” cümlelerini gördüğüm anda elimdeki kitabın devamını okumadan rafa kaldırırdım.
Mektep yıllarımda duymuştum. Adam şöyle bir doktora tezi yazıyor: “Güney İngiltere’de Brighton ve Hastings kentlerinde 19. yüzyılın ikinci yarısında aile ilişkileri ve gayrımeşru çocuk doğumları.” Başarılı bir tez; kitap olarak yayımlanıyor. Kitabın adı daha kısa ve özlü olmak zorunda elbet. “Güneyli Piçler” oluyor!
Benzer bir yaklaşımla, İsrail/Filistin sorununu özetlemek istiyorum.
Çok karmaşık, çok yönlü, içinden çıkılmaz bir sorun, değil mi?
Değil. Aksine. Çok basit.
On kısa cümlede özetlenecek kadar basit:
1) Dünyanın uzak bir yerinden birileri bir toprağa geliyor ve ora halkına, “Bu topraklar 2000 yıl önce bizimdi, biz oturacağız, siz gidin” diyor.
2) “Bize Avrupa’da yaşam hakkı vermiyorlar, ırkçılığa ve soykırıma maruz kaldık, izin verin bu topraklarda beraber yaşayalım” demiyorlar.
3) “Siz gidin, burası bizim” diyorlar. Ve savaşarak yerli halkı kovuyorlar, yerinden yurdundan ediyorlar.
4) Bunun hiçbir hukuksal, etik, ahlakî meşruluğu yoktur ve olamaz. Bu anlamda, İsrail devleti gayrımeşrudur, korsan bir devlettir.
5) İsrail “sadece Yahudilere özgü” bir devlet, bir “Yahudi devleti” olduğu sürece, gayrımeşru, ırkçı ve haksız bir devlet olacaktır.
6) Bu koşullarda barış olamaz. Bu koşullarda Filistinliler her an, her yaptıklarında, tümüyle haklıdır.
7) İsrail’in tüm yaptıkları, savaşlar, saldırılar, cinayetler, bu temel haksızlığı sürdürmeyi amaçlamaktadır. Tümüyle haksızdır.
Meselenin özü bundan ibarettir.
Başka her şey ayrıntıdır, meselenin özünü değiştirmez.
Bu özü gözden kaçırmadığımız zaman, kimin haklı, kimin haksız olduğunu unutmadığımız zaman, her şey çok basittir.
Örneğin, “Filistinliler Gazze’den İsrail topraklarına roket atarak masum insanları öldürüyor. İsrail devleti vatandaşlarını savunmak zorundadır” iddiasının cevabı basit.
Gazze halkı, kendi topraklarından sürülmüş, 1948’den beri kamplarda yaşıyor. Dahası, topraklarını ellerinden alan devlet tarafından bu halka yıllardır ambargo uygulanıyor. Açlık, sefalet, çaresizlik içinde yaşıyorlar.
Roket atan mı haklıdır, bir halkı bu koşullara mahkûm eden devlet mi?
Çok basit.
Örneğin, “İsrail elinden geleni yapıyor, iki devlet çözümünü bile kabul ediyor” iddiasının cevabı basit.
Bir halkın elinden topraklarının tümünü alıp, üstelik şiddet kullanarak alıp, sonra da “Buyurun, topraklarınızın yüzde 27’sini iade ediyorum” demek hangi anlamda “çözüm” oluyor? Hangi adalete, hangi hakkaniyete sığıyor bu “çözüm”?
Hiçbirine sığmıyor. Çok basit.
Basit konulardan söz açmışken, biraz da kendi basit sorunlarımıza bakalım mı?
Başbakan şöyle demiş:
“Biz İslam dininin mensupları Hz. Musa’yı da, Hz. İsa’yı da kendi peygamberlerimiz olarak gören, hürmette kusur etmemeyi şiar edinen insanlarız. Aynı hürmetin, aynı saygının Müslümanlardan ve Müslümanların kutsal değerlerinden esirgenmesini adalet adına büyük bir çifte standart olarak görüyoruz. Kendi ülkelerinde Müslümanlara yönelik ayrımcılığı görmezden gelenler Gazze’de çocukların katledilmesi karşısında gözlerini yumuyorlar.. Nerede adalet?”
Tümüyle katılıyorum. Kâğıt üzerinde tam da böyle.
Ama sadece kâğıt üzerinde böyle.
Gerçekte ise, olup bitenlerin ne Hz. Musa’yla, ne Hz. İsa’yla, ne Müslümanlarla, ne de kutsal değerlerle alakası var.
Batılı devletler, Gazze’deki katliam karşısında Filistinliler Müslüman olduğu için, İsrailliler Yahudi olduğu için ve kendileri Hıristiyan olduğu için sessiz kalmıyor. Devlet oldukları için sessiz kalıyorlar.
Mesele kimsenin diniyle alakalı değil.
İsrail dünyanın karmaşık, istikrarsız ve önemli bir bölgesinde emperyalizmin güvenilir bir müttefiki olduğu için, emperyalist devletler hep sessiz kaldılar, hep sessiz kalacaklar.
Sessiz kalmak ne kelime? Bu devletlerin desteği olmasa, İsrail’in varlığını sürdürmesi bile mümkün olamazdı.
Sessiz kalmak Hıristiyanlıkla ilgili değil, vahşet Yahudilikle ilgili değil.
Türk devletinin 90 yıldır Kürtlere yaptıkları Müslümanlıkla ilgili olmadığı gibi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023