Roni MARGULIES
Fransa’da yıllar süren muhafazakâr iktidarlardan sonra mayıs ayında sosyal demokrat François Hollande %50’nin üzerinde oy alarak cumhurbaşkanı seçildi. Aynı seçimlerde yeni bir sol parti, Front de Gauche (Sol Cephe), %11,1 oy aldı.
Yunanistan’da haziran ayında çeşitli sol partilerin koalisyonu SYRIZA oyların %27’sini aldı, hükümet olmasına ramak kaldı. Komünist Partisi de koalisyona dahil olsaydı, %4,5 oy aldığına göre, sol bugün hükümet olurdu.
Ekonomik krizin 2008’de patlak vermesinden bu yana, Fransa ve Yunanistan’da sıcak bir sınıf mücadelesi yaşanıyor. Grevler, genel grevler birbirini izliyor, sendikalar dev gösteriler örgütlüyor, hükümet programlarının uygulanması Fransa’da zor, Yunanistan’da zaman zaman imkânsız hale geliyor.
Hollande’ın, Front de Gauche’un, SYRIZA’nın yüksek oyları bu mücadele süreçlerinin parlamenter alana yansımaları.
İngiltere’de mücadele düzeyi daha düşük. Ama üç gün önce yayınlanan iki kamuoyu araştırmasının birine göre İşçi Partisi %44, Muhafazakâr Parti %33, diğerine göreyse İşçi Partisi %40, Muhafazakâr Parti %34 düzeyinde. Muhafazakârların hükümet ortağı Liberaller ise oylarının yarıdan fazlasını kaybetmiş durumda. Yarın seçim olsa, hükümet düşecek. İşçi Partisi’nin “sol” bir parti olduğu çok kuşkulu, ama Muhafazakârların solunda oldukları kesin.
Ekonomik kriz dönemlerinde siyaset kutuplaşmaya başlar, sol ve sağ büyür. Avrupa’da da sadece sol değil, sağ da yükseliyor. Ama genel akım sola doğru. Sosyal demokrat ve sosyalist partiler iktidara aday olurken, faşist partiler ciddi bir tehdit olmakla birlikte henüz (belki Avusturya haricinde) iktidardan uzak.
Geçen hafta, DSİP’i temsilen Londra’da Uluslararası Sosyalizm Akımı’nın iki günlük bir toplantısına katıldım. Güney Kore’den İrlanda’ya, Mısır’dan Kanada’ya, Yunanistan’dan Sırbistan’a kardeş örgütlerin bir araya gelip dünyadaki ve kendi ülkelerindeki durumu tartıştığı bir toplantı.
Gündemin ilk maddesi ‘Kriz ve Direniş’ idi. Ve birkaç yıldır olduğu gibi, bu yıl da kendimi uzaylı gibi hissettim!
Şöyle bir konuşma tasarladım kafamda: “Yirmi beş yıldır siyasetinin merkezinde ulusal sorun ve ‘düşük yoğunluklu savaş’ bulunan, yaklaşık on yıldır hükümetin bizzat kendi ordusuyla, yargısıyla filan itiştiği, bu iki konuda zaman zaman olumlu sesler çıkaran ve nadiren de küçük adımlar atan ve bu nedenle her seçimde oyunu artıran muhafazakâr bir hükümetin yönettiği, kendini sosyal demokrat zanneden partinin her olumlu adıma karşı çıkıp ceberrut devleti savunduğu, çeşitli garip nedenlerle dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerden birine sahip olan bir ülkeden gelen kimse varsa aranızda, benim diyeceklerim onu ilgilendirecektir. Geri kalanınız isterse şimdi çaktırmadan çay içmeye çıkabilir, gocunmam, nasılsa söylediklerime inanmayacaksınız.”
Gerçekten de garip bir ülke! Doğusunda Mısır, batısında Yunanistan. Bir yanında devrim yaşanıyor, bir yanında iki yılda 20 genel grev yapılıyor ve sosyalistler iktidarı bir iki puanla kaçırıyor.
Orta yerde biz.
Hâlâ savaş. Hâlâ ırkçılık. Hâlâ işyerlerinde işçiler ölüyor. Katiller cezaevlerinden salıveriliyor. Ergenekoncular, darbeciler salıverilmek üzere. Polis gösterilere vahşet ve iştahla saldırıyor. Olur olmaz konularda Diyanet İşleri’ne danışılıyor. Kürtaj yasağı gündeme getiriliyor. Üniversiteli gençlerin bira içmesi yasaklanıyor...
Ve bütün bunların karşısında ne genel grevler, ne dev gösteriler, ne iktidara aday bir sol. Hükümet oy bile kaybetmiyor!
Öte yandan, şöyle bir ilginçlik var.
AK Parti’de Erdoğan’ın yerini alıp partinin yüksek oy oranını devam ettirebilecek isim olarak gündeme kim geliyor? “Kapitalizmin değişmekte değil yıkılmakta olduğunu ve yıkılması gerektiğini” söyleyen Numan Kurtulmuş.
CHP’de yenilik yaparak oy artırmak istendiğinde başa kim getiriliyor? Baykal’ın solunda olduğu tahmin edilen, Kürt ve Alevi kökenli Kılıçdaroğlu.
AK Parti’nin oyları en çok ne zamanlarda artıyor? Askerle, yargıyla, Kemalist devlet güçleriyle itiştiği zaman; barış doğrultusunda adımlar atacakmış gibi göründüğü zaman.
Avrupa’da olduğu gibi, Türkiye’de de tabanda yoğun bir değişim isteği var.
Fark şu ki, burada bu isteğe uygun politikalar savunacak, bu isteği temsil edecek bir sol parti yok.
ronmargulies@btinternet
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023