Sanem ALTAN
Yirmi saniyenin adaletçileri!
14.11.2014
1675
Galiba ben de koşmaya başlayacağım...
Her sabah yüyüş yaparken bunu düşünüyorum yanımdan koşarak geçen insanları görünce... Bilmiyorum siz de benim gibi farkediyor musunuz ama koşan ve bisiklete binen insan sayısı nasıl da arttı, değil mi?
Ne kadar çok insan artık koşuyor sahilde, ne kadar fazla bisikletli insan geçiyor yanımızdan? Açık hava sporları nasıl da hayatların değişmez parçası haline geliyor...
Buna çok özeniyorum.
Pazar günü 36. Vodafone İstanbul maratonu var... Katılanlar 5,5 saatte 42 km koşacak... Ne kadar çok katılan var, haberleri okuduysanız bilirsiniz, 118 ülkeden yaklaşık 25.000 sporcu... İnanılmaz değil mi?
***
Yürüyüş yaparken yanımdan koşarak geçen insanlara baktıkça düşünüyorum, koşmak ne anlaşılması zor bir spor aslında...
Hem herkes yapabilir gibi, hem neredeyse imkansız... Mesela “100 metreyi 20 saniyede koşacak olan insanlar buraya toplansın” desem, 3 milyar insan rahat çıkar bu mesafeyi bu sürede koşacak... 20 saniyede 100 metre... Daha önce hiç koşmamış olsanız bile koşulabilir... Ama “100 metre dokuz saniyede koşulacak”desem, 3 milyar insanın sayısı bir anda yüze düşer sanırım...
***
Hayat, genelde 20 saniyede koşulan 100 metre gibidir... Kalabalıklar eşittir...
Herkes çağdaşlıktan yanadır, herkes akıllı, herkes açık fikirli, herkes kibar, anlayışlı, sevgi dolu, ilerici, uygardır...
Ama işler birden karışırsa 100 metrenin dokuz saniyede koşulması gerekirse, işte orada insanların birbirlerinden farkı çıkar ortaya... İnsanlar arasındaki gerçek fark yani...
***
Ben bunları düşünürken yanımdan renk-li kıyafetleri ile koşucular geçiyor...
Sanırım maraton antremanı yapıyorlar.
Yanlarından başlasam koşmaya sanki ben de 15 km koşar mışım gibi geliyor, sonra biraz deniyorum ve öleceğimi sanıyorum nefesim kesilirken... İşte hayat da tam böyle bizim ülkemizde... Herkes sanıyor, herkes konuşurken yapıyor...
***
Bazen hayat aniden 100 metrenin dokuz saniyede koşulacağı bir döneme girer ya , ezilenlerle ezenler arasında bir seçim yapma zorunluluğuyla karşılasırsınız ve o güne kadar ilericiliği bir kulüp rozeti gibi yakalarına takanlar birden ezenlerin yanında yerlerini alıverirler hani, ve çok şaşarsınız...
‘Daha düne kadar birlikte koşuyorlardı, şimdi ne oldu’ diye merak edersiniz...
Olan basittir aslında, 100 metreyi dokuz saniyede koşmaya nefesleri yetmemiş, yarışın yarısında taraf değiştirmişlerdir...
***
Demokrasi için dövüştüğünü söyleyenler, sosyal adalete inananlar, ülkelerinde gençler ölürken suspus olur birden...
Barışa inandığını söyleyenler savaşı körükler,silahı olanlar silahsızları ezer... İşte 20 saniye politikacılarıdır onlar, dokuz saniyelik yarışta tık nefes olur kalmışlardır...
***
Haksızlığa tahammül edemeyenler, haksız yere hapishanede yatan insanlar olduğu-na inananlar,bunlar için naralar atanlar, işçi hakları için canlarını verenler, başkaları için yürüyüş yapanlar, en çığırtkanlar, haksızlıklar için ölürüz diyenler, 100 metre 20 saniyede koşulurken en keskin mücadeleci geçinenler, haksızlıklar işçilerin, Kürtlerin, tanımadıklarının başına geldiğinde seslerini çıkartmaz olurlar...
Onlar 20 saniyenin adaletçileridir çünkü. Dokuz saniyeyi çıkartamazlar.
***
İnsanların gücü, nefesi, donanımı, birikimi, cesareti, dayanıklılığı, 100 metre 20 saniyede kovulduğunda neredeyse birbirine eşittir... Herkes birlikte koşar ama işler keskinleşip de ‘100 metre dokuz saniyede koşulacak’ dendiğinde asıl farklar çıkar ortaya, kimin, nerede, nasıl döküldüğü,taraf değiştirdiği, yarışı terk ettiği ve yarışa devam edenlere nasıl da çılgınca öfkelendiği anlaşılır...
***
Türkiye 100 metrenin dokuz saniyede koşulduğu bir dönemden geçiyor.
Herkes kendi kararını kendi verecek, yarışı kaç saniyede koşacağına...
Ama bundan sonra yirmi saniyede koşup, dokuz saniyede koştuğunu söyleyenler öyle kolay kandıramayacaklar insanları...
***
Sanırım ben de koşmaya başlayacağım...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
28.02.2016
26.02.2016
21.02.2016
17.02.2016
10.02.2016
5.02.2016
31.01.2016
29.01.2016
27.01.2016