Sanem ALTAN
Yalan söylüyoruz!
28.02.2016
2164
Herkesin bir yeteneği, herkesin diğerlerine benzemeyen farklı bir yönü, pırıltılı bir parçası olduğuna inanlardanım ben.
Siz hayatınız içinde onu hiç keşfedemeseniz bile, o yetenek, o farklılık koca bir ömür boyu hiç ortaya çıkmasa bile siz o yetenekle doğmuş oluyorsunuz aslında.
İçinizde “uyuyan” belki bir, belki birden fazlayetenek var...
Ne sarsıcı bir inanç değil mi?
***
Çoğumuz, ömrümüzü “bende niye yok” diye üzülerek geçiririz de, “bende diğerlerinden farklı ne var diye düşünsek bambaşka hayatlarımız olabilirdi”diye aklımızdan geçirmeyiz...
Suyun altındaki çakıl taşları gibiyiz…
Hepimiz suyun altındayız, hepimiz taşız, kimimiz rengimizle, kimimiz şeklimizle birbirimize benziyoruz ama aslında hepimiz birbirimizden farklıyız...
Benzer görünsek de farklıyız.
***
Sanırım hayatın en eğlenceli yanı da bu.
Hem birbirimize benzeyip hem de benzememiz.
Önemli olan, o benzemediğimiz yeri bulmak istiyor muyuz?
Bu, sandığınızdan çok daha fazla bir çaba istiyor çünkü, önce bildiğiniz bütün tembellik numaralarını bırakmamız gerekiyor...
“Yorgunum, kısmetim yok, hayat bana kötü davrandı, bunlar ailemin suçu, o şans bizde olacak ki, çocuğum var, ailem var, kimse elimden tutmadı”bahanelerinin sıcak ve karanlık sığınağından çıkmamız gerekiyor.
***
Yalan söylüyoruz kendimize pek çok şey hakkında ama öncelikle kendimiz hakkında...
Kendimizi hiç tanımama, istiridyeyi kabuğundan çıkartamama nedenimiz de bu işte bence...
Çaba göstermekten, bahanelerden sıyrılmaktan, bir şey yapabileceğimiz gerçeğiyle karşılaşmaktan sanki korkuyoruz.
Kendi tembelliğimizin içine gömülüp, orada kendi kendimize acıyarak bir şey yapamayacağımızı kabul etmek daha kolay geliyor bize...
Elimizdeki yeteneğimizi her gün biraz daha uğraşarak parlatıp bir sonuç almak ve hayatımızı aydınlatmak yerine kendi izbeliğimizde eskimeyi tercih ediyoruz.
Ne tuhaf...
***
İnsan kendi yeteneğinden, gücünden korkar mı?
Korkabilir... Hatta korkar...
Bir şey yapmak, diğerlerinin senin hakkında bir karar vermesine de müsaade etmek anlamına geliyor çünkü...
Sadece tembellikten değil belki bu kararlarla yüzleşmekten korkmak da bizi kendi parlaklığımızı görmekten uzaklaştırıyor.
***
Etrafınıza bir bakın…
Bir türlü silkinemediği, tembelliğini ve korkaklığını yenemediği için parlaklığını gösteremeyen pek çok insana rastlayacaksınız.
Hatta belki kendinizin de öyle olduğunuzu fark edeceksiniz cesursanız...
Bir şey yapmamak için “taşının parlaklığını” görmemeyi tercih eden insanlar olduğunu anlayacaksınız.
***
Ben herkesin bir yeteneği olduğuna inananlardanım...
Bazılarının yeteneği elbette diğerlerinden daha fazla ama gerçek yeteneğimizin ne olduğunu, o yetenek için çaba göstermeden bilebilir miyiz?
Umberto Eco’nun ilk romanını 48 yaşında yazdığını okuduğumda düşündüm bunları.
47 yaşında ölmüş olsaydı kimse “romancı” Eco’nun ismini duymayacaktı.
Bazılarının “taşını parlatması” demek ki bazen diğerlerinden daha uzun sürüyor diye geçti aklımdan...
***
Acaba neden 48 yaşına kadar bekledi?
Onunki tembellik değildi, o açık, korkuydu belki...
Ama “taşını” parlattı sonunda…
Silkindi ve içindeki muhteşem yeteneği ortaya çıkardı.
***
Tembelliğin çukuruna düşmeden, bahanelere sığınmadan, silkinerek aramızdan kaçının içinden bir cevher çıkartabileceğini biliyor muyuz?
Acaba kaç tane Eco, 47 yaşında öldüğü için taşının parlaklığını hiç göremedik?
Acıklı bir soru, değil mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
28.02.2016
26.02.2016
21.02.2016
17.02.2016
10.02.2016
5.02.2016
31.01.2016
29.01.2016
27.01.2016