Seyfettin Gürsel

Seyfettin Gürsel
Seyfettin Gürsel
T24 Tüm Yazıları
Merkez Bankası zor bir viraja girdi
28.10.2025
18

Malum Eylül’de TÜFE son aylardaki nispe­ten düşük temposunu terk ederek özellik­le gıdada yüksek fiyat artışı sonucu yüzde 3,2 arttı. Düzenli olarak azalmakta olan yıllık enf­lasyon da yüzde 32,9’dan 33,3’e yükseldi.

Yıl­lık enflasyondaki düşüşe paralel olarak büyük çapta faiz indirimlerini neredeyse rutin hali­ne getirmiş olan Merkez Bankası bu durumda ne yapacaktı? “Enflasyonla mücadelede soğuk duş” başlıklı yazımda bu soruyu sormuş ve kişi­sel fikrimi şöyle özetlemiştim: “TCMB’nin na­sıl yorumladığını (Eylül enflasyonunu) bu ayın PPK (Para Politikası Kurulu) toplantısının ar­dından yapılacak açıklamadan ve buna bağlı olarak politika faizinde yapılacak değişiklikten anlayacağız.

TCMB resmi dokümanlarında de­zenflasyonda bir duraksama olduğunda faiz in­dirimlerine son vermekten çekinmeyeceğini sü­rekli vurguladı. Eğer eylülde yüksek enflasyonu geçici bir arıza olarak görürse faizde sınırlı bir indirim yapabilir. Ama yüksek enflasyonu geçici olmadığı, ana eğilimde düşüşün durduğu şeklin­de değerlendirirse politika faizini artıracaktır.”

Faiz indirimi ne anlama geliyor?

PPK politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 40,5’ten yüzde 39,5’e indirilmesine karar verdi. Yüzde 40 seviye­sindeki faizi 1 puan indirmenin talep üzerinde özellikle enflasyonu yüksek tutan gıda fiyatları üzerinde bir etkisi olmaz ama Merkez Banka­sı’nın sözünde durması dolayısıyla güvenilir­liği bakımından karar önemliydi.

Merkez Ban­kası her açıklamada enflasyonda ana eğilimin düşüş yönünde olduğunu, yıllık hedeflerden ka­lıcı bir sapma olduğu görüldüğünde faizi artır­maktan çekinmeyeceğini açık açık tekrarladı. Faizi az da düşürdüğüne göre demek ki TCMB Eylül enflasyonunu bir yol kazası olarak görü­yor ve enflasyonda ana eğilimin düşüş yönünde devam ediyor olduğunu düşünüyor olmalı.

Enf­lasyonla mücadelede kararlılığını göstermek ve bu sayede beklentileri daha sorunlu hale getir­memek için bu iki saptamaya kendi jargonu ile PPK açıklamasında yer vermeliydi. Oysa PPK açıklaması bir hayli kafa karıştırıcı ve yer yer ne demek istendiğini anlamak (en azından benim için) hiç kolay değil. Açıklamayı beraber oku­yup anlamaya çalışalım.

Anlaşılması zor bir söylem

Eylül enflasyonu ile ilgili ilk cümle şöyle: “Enflasyonun ana eğilimi eylül ayında yüksel­miştir.” Gayet net, lafı dolandırmıyor. Ana eği­limde düşüşten yükselişe geçiş varsa para poli­tikasında da olmalıydı. Ama takip eden uzun yo­rum sanki tam da böyle değil demeğe getiriyor: “Son döneme ait veriler talep koşullarının de­zenflasyonist düzeyde olduğuna ancak dezenf­lasyon sürecinin yavaşladığına işaret etmekte­dir. Başta gıda olmak üzere son dönem fiyat ge­lişmelerinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları kanalıyla dezenflasyon süreci üze­rinde oluşturduğu riskler belirginleşmiştir.”

Anlaşılması kolay değil. Benim anladığım şöyle: Talep tarafında dezenflasyon sürecini baltalayan bir gelişme yok ama süreç başta gı­da olmak üzere bazı ürünlerde fiyat artışları yü­zünden yavaşladı. Bu riskler belirgin hale geldi dolayısıyla dezenflasyon daha da yavaşlayabilir. Böyle ise enflasyonda ana eğilim yön değiştir­medi, düşüş, ciddi tempo kaybetmiş olsa da, de­vam ediyor demektir.

Bu durumda 100 baz pu­anlık faiz indirimi anlaşılır ve savunulabilir bir karar olarak görünüyor. Ama bu durumda ne­den enflasyonun ana eğiliminin eylül de yüksel­diği söyleniyor. “Eylülde enflasyonda geçici bir yükseliş oldu ana eğilim düşüş yönüne yavaş­layarak devam ediyor” denilseydi Merkez Ban­kası’nın tutarlılığını değil Eylül enflasyonunun arızi olup olmadığını tartışırdık.

Ara hedeflerden ayrışma nasıl olur?

Merkez Bankası’nın kafa karıştırıcı söylemi özel olarak Eylül enflasyonundan genel olarak da enflasyonun ana eğiliminden ibaret değil. Merkez Bankası’nın açıklamalarında sürekli tekrarladığı bir diğer politika ilkesi “enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir bi­çimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” şeklinde. Hedef ma­lum: Yüzde 5. Ara hedefler ise yılsonu enflasyon oranları.

Merkez Bankası’nın enflasyonla mü­cadele performansı da bu hedeflerle ölçülüyor. Bu yılsonu hedef yüzde 24. Eylülde enflasyon yüzde 33,3. Yılsonuna 3 ay var. Nasıl bir muci­ze olacak da enflasyon yüzde 33 olmasa bile en azından yüzde 27-28 olacak? Bunun için aylık enflasyonların yüzde 1 civarında olması lazım. Yani dezenflasyon sürecinde çok sert bir iniş gerekiyor. Oysa Merkez Bankası tam aksini söy­lüyor. Bu koşullarda “ara hedeften belirgin bir ayrışma durumu” yok mu? Yoksa TCMB’nin ay­rışmanın kriterini tarif etmesi gerekiyor.

Daha söylenecek şeyler var ama yazı yeterin­ce uzadı. Kısacası, Merkez Bankası zor bir viraja girdi inşallah savrulmaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar