Sezin ÖNEY
Yükselirken önlemez düşüş
2013’te uluslararası ve ulusal çaptaki basın konulu tüm raporlara göre Türkiye, özgürlük bakımından irtifa kaybetti. Bunun sebepleri nedir, bu raporları nasıl yorumlayabiliriz?
3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü idi. Bu gün, Türkiye için ne ifade ediyor?
2013 yılı boyunca yayınlanan her uluslararası ve ulusal çaptaki "basın" konulu rapor, Türkiye'de basın özgürlüğünün irtifa kaybettiği söylüyor.
Türkiye'nin durumu hangi raporda, ne şekilde yorumlanıyor, sorunlu alanlar olarak neler gösteriliyor?
3 Mayıs gibi tarihlerde, "günün anlam ve ehemmiyetine" istinaden Türkiye’de basının durumunu eleştiren veya Türkiye’yi ilgilendiren yeni bir rapor yayınlandığında, "işte budur halimiz" diye yazıklanan haberlere alışkınız. Kısıtlama haberlerinin kanıksanmasına rağmen, Türkiye’de, basın özgürlüğün, en azından söylemde, sahiplenmeyen yoktur herhalde.
O zaman sorun nerede?
Türkiye’de basının durumunu ele alan raporları taradığımızda, bu sorunun yanıtı nedir?
Türkiye’de basın özgürlüğüne ilişkin sorunların büyüdüğü algısı ülke içinde ve dışında yayılırken, dünyada durum nedir? Türkiye’nin, yakın zamana kadar basın özgürlüğünde kendisine ölçüt aldığı, "Batı"da, Avrupa ve Amerika’da, gazetecilerin durumu geçmişe oranla daha mı iyi, daha mı kötü? Türkiye, Ortadoğu, Kafkaslar ve ötesinde, "model ülke" olmayı arzularken, nasıl bir örnek oluşturuyor? Model ülke algısı, basın özgürlüğü açısından Türkiye’yi nasıl etkiliyor olabilir?
Bu gibi sorulara yanıt arayan bu yazı dizisinde, ilk incelediğimiz rapor, düşünce kuruluşu Freedom House’unki.
Freedom House Raporu: Türkiye, 'Batı Avrupa’nın en kötüsü'
Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un, dünya genelini kapsayan demokrasi ve özgürlüklerle ilgili çeşitli sıralamaları var. Akademik çalışmalarda veri tabanı olarak en sık kullanılan çalışmalardan bazıları Freedom House’unkiler. Bu kuruluş, bir yandan da, “ABD devletinin çıkarlarını temsil ediyor” suçlamalarının hedefi.
1941’de Demokrat Başkan Franklin D. Roosevelt’in eşi Eleanor kadar, Cumhuriyetçilerin de arasında bulunduğu bir grup tarafından kurulan Freedom House’un, yıllık Dünya’da Özgürlükraporu, en çok izlenen ve kullanılan çalışması. Bu çalışmaları, Basın Özgürlüğü ve ayrı bir rapor olarak hazırlanan İnternet Özgürlüğü belgeleri izliyor.
Türkiye, söz konusu tüm raporlara göre, “kısmi özgür”. Ülkeler arası sıralamada basamağı değişse de, bu statü hep aynı. Son yıllarda, Türkiye’nin basın özgürlüğü konusundaki sıralamada sürekli aşağı kayması, Freedom House’un Ocak 2013’te, Başkan Barack Obama’ya, basına karşı “düşmanca ortamı”.
“2013 Basın Özgürlüğü Raporu”nun yaptığı sıralamada, Türkiye, bir önceki yıla oranla daha aşağı sıraya düştü. Türkiye, 2012’de, 55 puanla 117. sırada idi. Bu listeye göre, 2012’de de, Türkiye, Kolombiya, Kongo, Nepal ve Senegal aynı seviyede idi.
Bu yıl ise, 56 puanla 120. Sıraya indi. Aynı sırada, Türkiye ile beraber, Kongo, Fiji, Liberya, Makedonya ve Seyşeller de var.
Freedom House’a göre, basın özgürlüğünde en iyi durumda ülkeler, Norveç, İsveç ve Belçika. Geçen sene ise, bu sıralama, Finlandiya, Norveç ve İsveç şeklindeydi. Bu ülkeler, kendi aralarında yer değiştirebiliyor ancak, birbirlerinden sadece detaylarda fark ediyorlar. Yani, bu ülkeleri biz ‘Kuzey Avrupa’ kategorisinde sınıflandırırsak, Freedom House sıralamasındaki iniş çıkış, yer değiş tokuşları sadece o sene gerçekleşen, dünyanın birçok yerinde gündem maddesi bile sayılamayacak ‘şiddetteki’ olaylardan ötürü fark ediyor diyebiliriz. Freedom House’un raporlarının penceresinden bakınca bu ülkelerin ortak özellikleri, internete erişimi bir ‘insan hakkı’ olarak görmeleri ve basın özgürlüğüne yönelik ilkeleri, yasal güvence altına almaktan öte, devletin dayandığı temel kaideler arasında görmeleri. Buna karşılık olarak da, İsveç, Norveç ve Finlandiya’da gazete tirajları, her 1000 kişiye yaklaşık 500 nüsha gazete düşmesiyle, dünyanın en yüksekleri arasında.
Diptekilerle 'kader bağı'
Listede en dipte yer alan ülkelerinse, Türkiye açısından enteresan bir özelliği var. Freedom House’un 2013 ve 2012’de, “son üç” arasında yer alma "şerefi", 197 ülke arasında "kötünün de kötüsü" derecesini paylaşanlar arasında birbirleriyle yarışan Özbekistan, Türkmenistan ve Kuzey Kore’ye ait. Bu ülkeden, Özbekistan’ın, Türkiye’nin 26 Nisan 2013’te resmen "diyalog ortağı" olduğu Şangay Beşlisi’nde yer aldığını anımsayalım. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu ortaklığı resmileştiren imzayı, Kazakistan’da atarken, Şangay Beşlisi’nde yer alan ülkelerle "kader bağı" oluşturduğumuz yorumunu yapmıştı.
Gerçekten de, en azından "basın özgürlüğü" alanında, Türkiye, Freedom House listesinde her yıl sergilediği düşüş çizgisini sürdürürse, sonunda Şangay Beşlisi’ndeki ülkelerle buluşabilecek. Şangay Beşlisi’nin altılısı, 2013’te şöyle bir sıralamaya sahipti;
Kırgızistan, 158.,
Tacikistan, 172.,
Rusya, 176.,
Çin, 179.,
Kazakistan 182. ve
Özbekistan, 196. sırada.
Türkiye ile beraber, Şangay İşbirliği Örgütü’nün diyalog ortağı olan Belarus ve Sri Lanka’nınsa, sırasıyla, 196. ve 164. konumda yer aldığına dikkat çekelim.
Makedonya ve Türkiye: Hem AB adayı hem 'kısmi özgür'
Önce, Türkiye’nin 2013’te "muadil" konumda olduğu en yakın örnek bir ülkeye bakalım; Makedonya, tıpkı Türkiye gibi bir Avrupa Birliği adayı. Her ikisi de, "AB’nin kapı eşiğinde duran" bu iki ülke, neden basın özgürlüğü söz konusu olunca, "kısmi özgür" ibaresiyle, listenin diplerinde aynı sırada yer alıyor?
2005’ten beri devam eden adaylık sürecinde, şu an Türkiye ile neredeyse aynı konumda. Makedonya’nın, AB adaylığı, "orta ila uzun vadede" mümkün görülüyor. Bunun da başlıca sebepleri, Yunanistan ile yaşanan isim krizi ve Bulgaristan’la olan problemli ilişkiler. Ancak, Makedonya, bu sebeplerle değil, 2012’de (yeniden) alevlenen iç çatışmaları nedeniyle, basın özgürlüğünde seviye kaybediyor. Makedonlar ve Arnavut kökenler arasındaki etnik gerilim yükselerek, geçen sene şiddet olaylarının patlak vermesine sebep oldu. 2012 başında, Ocak’ta Arnavutların çoğunlukta olduğu Struga Köyü yakınlarındaki bir Ortodoks kilisesinin kundaklanması ve Mart’ta Üsküp ve Tetova’da Makedon ve Arnavutlar arasında 14 kişinin yaralanmasına neden olan çatışmalar yaşanması, tansiyonu arttığına işaret eden ilk olaylardı. Nisan’da, Üsküp yakınlarında beş Makedon’un öldürülmesi ve zanlı olarak Arnavutların gözaltına alınmasıysa, etnik huzursuzluğun, 2001’deki Ohrid Barış Anlaşması’ndan bu yana ilk kez can almasına neden oldu.
Bir de, bu çatışmaların üzerine, medya sahiplerinin isimlerinin yolsuzluk skandallarına karışması, siyaset dünyasıyla "fazla yakın" ilişkilerine dair iddiaların ortaya atılması, Makedonya basınındaki “özgürlük sorunlarının” ardındaki nedenlerden.
Freedom House raporuna göre Türkiye’nin sorunları, Makedonya’dan farklı olarak, yasal çerçevedeki eksiklikler, yargının özgürlükleri yönelik negatif tutumu ve bireysel hakların kısıtlanmasından kaynaklanıyor. Ergenekon ve KCK davalarında, gazetecilerin “hedef alındığı” iddiaları, medya mensuplarına yönelik gözaltı ve tutuklamalar, Freedom House’un yönelttiği eleştirilerin başını çekiyor. Rapor, “Türkiye, dünyada en çok gazeteciyi hapis eden ülke olmaya devam ediyor” yorumunu da yapıyor.
Freedom House’un ilginç yönü, Türkiye’yi, Batı Avrupa ülkeleri arasında sınıflandıragelmesi. Bu nedenle de, Türkiye hiç şaşmaz şekilde, “bölgesinin en kötüsü” konumunda. Makedonya ise, “Orta ve Doğu Avrupa /Avrasya Bölgesi” kategorisinde bulunuyor.
Dünyanın sesi kısılıyor
2013 yılı, Freedom House’a göre, dünyada genelinde basın özgürlüğünün, son 10 yılda yaşadığı en kötü sene oldu. Rapor, “2012 yılında dünyada özgür medya ortamında yaşayan insan yüzdesi son 10 yılın en düşük seviyesinde” olduğunu yazıyor. Listeye bakıldığında, incelenen 197 ülkenin, yüzde 36’sı, yani 70’i, "kısmi özgür" ve yüzde 32’si, yani 64’ü, "özgür değil". Dünya nüfusu arasından, yalnızca her altı kişiden biri, "özgür medyanın" var olduğu ülkelerde yaşama şansına sahip.
Freedom House, küresel çaptaki düşüşün sebeplerinin başında, "yeni medya" yani, internet, cep telefonları vesaire gibi teknolojik gelişmeleri kullanan medya örneklerinin, "giderek daha ustaca" baskılanmasını gösteriyor. Gerek kısıtlayıcı yasaların sertleşmesi, gerekse teknolojik olarak filtreleme, bloke etme yöntemlerinin geliştirilmesi, bloglar, internet siteleri, sosyal paylaşım araçlarının genelinin işleyişini engellemeyi amaçlıyor. Tabii, Arap Baharı ayaklanmalarında, yeni medyanın yoğun kullanımının etkili olduğu algısının da, özellikle internet ve cep telefonu kullanımının kısıtlama, denetim ve izlemeye tabii tutulmasına yol açıyor.
Avrupa’daki ekonomik krizin de, Freedom House’a göre, kıta genelinde olumsuz etkisi var. Özellikle, Yunanistan, İspanya ve İtalya, Freedom House’un, basın özgürlüğü açısından, artan oranda "sorunlu" addettiği Avrupa ülkeleri. Bu ülkelerde, bir yandan mali sıkıntılar ve bunun sonucunda, medya çalışanlarının işten çıkarılmaları, medya yatırımlarının azaltılması, basının gücünü zayıflatan etkenler. Yeni bir anayasa yapan Macaristan’da, başta bu adım olmak üzere, yasal düzenlemelerin bireysel hak ve özgürlükleri ciddi biçimde kısıtladığı eleştirilerine rağmen, basın özgürlüğü derecelendirilmesinde, Freedom House tarafından değişiklik yapılmadı. Oysa, gerçekleştirilen düzenlemelerden bazıları, özellikle basın özgürlüğünü kısıtlayıcı olarak yorumlanıyordu.
Freedom House’a göre, medyanın "iktidar tekeline" alınması, Rusya, Venezuela, Ekvator ve Ukrayna’da, seçimlerde, muhalefetin aleyhine gelişmelere neden oldu ve seçimlerin adil bir ortamda gerçekleşmesini engelledi. Özellikle Rusya, "basının tamamen iktidar kontrolü altında olduğu" bir ülke olarak tanımlanıyor.
Buna karşılık, Freedom House’un yorumuyla, Gürcistan ve Ermenistan’da, basın özgürlüğüne yönelik olumlu gelişmeler yaşandı. Bu durum da, Gürcistan’da iktidar değişikliğine neden oldu, Ermenistan’daysa muhalefeti güçlendirdi.
Afrika’da, Mali ve Gine dışında, basın özgürlüğü, iş başına gelen yeni hükümetlerin olumlu adımlar atması, basındaki yatırımların ve buna bağlı olarak, farklı görüşlerin seslendirilebilmesi gibi sebeplerle arttı.
Asya-Pasifik bölgesi ise, tersine, hemen her ülkenin basın özgürlüğü açısından büyük sorunlar yaşadığı bir porte çiziyor. "Basının olmadığı" Kuzey Kore başta olmak üzere, Çin’den Kamboçya’ya, Nepal’den Sri Lanka’ya, Tayland’dan Afganistan’a her yerde, gazeteciler baskı altında, medyanın her mecrası da, sıkı devlet takibi altında. "Demokratik Açılım" sürecinde varsayılan Burma ise, "büyük mesafe kat ettiği" savıyla, Freedom House’un övgülerine nail oluyor.
İlginç biçimde, Freedom House’un sorunlu bulduğu bölgeler arasında, Kuzey ve Güney Amerika da bulunuyor. Güney Amerika genelinde hemen her ülkede düşüş yaşanırken, Küba ve Venezuela da, basın özgürlüğünün "aşırı biçimde" kısıtlandığı yerler arasında gösteriliyor. Meksika ise, "gazeteciler için dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri" olarak niteleniyor. Freedom House’un merkezinin bulunduğu ABD’deki başlıca sorun, siyasetin, bilgi edinme hakkı önüne set çekecek uygulamaları benimsemesi olarak adlandırılıyor.
Freedom House, Arap Baharı’nın basın özgürlüğü açısından, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya bir kazanım sağlamadığı kanaatinde. Düşünce kuruluşuna göre, Yemen dışında tüm bölge ülkeleri, 2012 genelinde ya basın özgürlüğü bakımından seviye kaybetti ya da yerinde saydı. Hatta bölge, “basın özgürlüğü açısından dünyanın en kötü durumdaki coğrafyası”. Bölgedeki en demokratik basın ortamına sahip olduğu varsayılan İsrail de, 2013 raporunda, “kısmi özgür” statüsüne düştü.
Kutu: Freedom House’un puanlama yöntemleri
Freedom House’un listeni oluşturan puanlama sistemi şöyle işliyor: Düşünce kuruluşunun danışmanları, incelenen 197 ülkedeki gazeteci ve uzmanlarla bağlantılı olarak, söz konusu ülkeleri ziyaret ederek, uluslararası diğer kurumlarla da temas kurarak, bilgi biriktiriyor. Daha sonra, eldeki bilgiler, her yıl aynı metodolojik çerçevede, matematiksel olarak “hukuki”, “siyasi” ve “ekonomik” puanlamalara veriliyor. Elde edilen puanlar, “Özgür” (0-30 arası), “Kısmi Özgür” (31-60) veya “Özgür Değil” (61-100) olarak sınıflandırılıyor. Ortaya çıkan liste, bir önceki sene ile karşılaştırılıyor; eğer ki, yukarı veya aşağı bir oynama söz konusuysa, değerlendirilen bilgiler gözden geçiriliyor, hesaplamalar yeniden yapılıyor.
T24
http://t24.com.tr/yazi/basin-ozgurlugu-raporlarina-gore-turkiye-1-/6638
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024